17 Şubat 2019 Pazar /
Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Günümüzde canlıların hayatta kalma mekanizmasını çözerek çağ açan büyük
bilim adamı, 12 şubat 1809’da doğmuştu. Bugün 210 yaşında. 4 milyar yıldır
yaşam, Evrim yasasına (teorisine) uygun gelişiyor. Bu yasaya aykırı bir canlı
hayat yoktur.
Darwin’in Evrim kuramı tüm canlıların “doğal seçilim”e tabi geliştiğini kanıtlar. Sık verilen bir
örnek, uzun boylu zürafalar, kısa
boylu zürafaların elimine olmasının sonucudur. Ağaç yapraklarına uzun boylular
erişebildiği için, onların doğurduğu boyunları uzun yavrular çoğalarak bugünkü
zürafa neslini oluşturdu. Kısa boylular çoğalamadığı için ortadan kalktı. Çünkü
koşullar varlıklarını sürdürmesine elverişli değildi.
Yarın çok farklı koşullar ortaya
çıkarsa, uzun boylu zürafalar yiyecek bulmakta zorlanır, ya zürafa yeryüzünden
yok olur ya da yavrularından birisi mutasyon sonucu, veya rastlantısal olarak kısa
boylu zürafa doğumu ile, varoluş şansı olabilir.
Tarihsel takvimde DNA’nın 1953’de keşfi bir önemli ara durak oldu. Bilim,
bugün DNA’yı avuçlarının içine aldı, onu hamur gibi yoğuruyor, genleri kesip
biçiyor, yeni genler veya gen parçaları ekliyor – çıkartıyor ve “yeni özelliklere sahip canlılar”
yaratıyor.
Bu sıfırdan yeni canlılar da yaratmaya doğru giden yoldur.
“Canlı tasarlayan insan”
çağındayız. Ama Homo sapiens,
çevreyi de “tasarlamaya koyulduğu” için, doğal seçilimin yolu tartışmalıdır.
Mesela şimdi elimize bir kısa boylu zürafa geçirebilsek, ona yaşayabileceği ve
çoğalabileceği bir çevre yaratabiliriz.
Bu da Homo sapiens’in canlı doğaya bir tür “yaratıcı müdahalesi”. İnsan
eliyle yaratılan yeni dünya, zaten binlerce türün yok olmasına neden olmuyor
mu?
Homo sapiens, düzen bozucu ve yeni düzen kuruculuğunu kanıtlamıştır.
Üçlü sarmal içinde ölüm
Kartal’daki faciada ölen 21 kişi, üçlü ölüm sarmalın kıskacı içine
hapsolmuş bir apartman öyküsüdür. Şüphesiz ki apartman diyoruz ama onun bugüne
uzanan serüveninde rol oynayan insanlar ile yerel ve siyasi sistem var. Hepsi
çöken apartmanın altında kaldı.
Çöküşün ilk sarmalında apartmanı yapanın aç gözlülüğü var, yasalara uymayan
bir inşaat; ilk rüşvet belediyeye! 5 katlı iken 8 kata çıkıyor, burada da
ikinci rüşvet çarkı işliyor. İlk girişinin kolonları kesiliyor, işyerine yer
açmak için. Burada ise tamahkarlık ve insanların kendi ölümlerini hazırlama
var.
İkinci ölüm sarmalı: Yıkılması gereken binaya yaşaması için izin veriliyor.
“oyum sizlere” siyasal kazanç mekanizması
çalışıyor.
Üçüncü sarmal, ver parayı kurtar
apartmanı imar affı. Apartman sahipleri burada da ellerini cebine atıyor ve
bu kez yasal rüşvetini veriyor... Daha temel atılırken, bir ölüm girdabına girmiş
bir apartman ve insanların acıklı öyküsü. Böyle binlerce benzeri ev...
Çuvaldız, İkrami Özturan
Epeydir ihmal ettiğim önemli bir kitabı önereceğim. Balyoz davasında
yargılanıp beraat eden İkrami Özturan,
üçüncü etkili kitabıyla, bu alandaki subay literatürüne çok önemli katkıda
bulunuyor: Çuvaldız’ın ana özelliği
eleştiri oklarını ağırlıklı olarak TSK ve yapılanmasına yöneltmesidir: “Yeni TSK.. TSK’nın kara delikleri... Öz
eleştiri?”
Özturan, büyük alçak saldırılar karşısında subaylarını koruyamayan TSK’yı
adeta baştan sona eleştiriyor, büyük bir duygusal ve psikolojik isyan
saptamalarına eşlik ediyor. Öyle ki serbest kalınca ilk işi evinde sakladığı
TSK’ya ait ne varsa kapının önüne koymak oluyor.
Kara Delikler bölümüne bakıyorum, dehşet eleştiriler: Teşkilat yapısı
hantam ve çağın gereklerine yetersiz.. İnisyatif yok kararv erme süreci
sorunlu.. TSK günremi: Askeri olmayan işlere ilgi.. Kendine olan aşırı güven..
Kamuoyu desteğinin kaybı... İdeolojisizlik...
Değişim ihtiyacının algılanmaması..
Özturan, Amerikalıların Süleymaniye’de subayları çuvallamasından sonra,
Balyoz’u Ergenekon’u ikinci çuval olayı
olarak görüyor.
Özturan, TBK neler yapamadı neler yapmalıydı konularına de yer veriyor ve
15 Temmuz 2016 darbe girişimini, öncesiyle sonrasıyla hatalarıyla ve
yaptıklarıyla da belgelere dayalı ele alıyor.
Değerli bir çalışma, okumalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder