20
Ocak 2019 Pazar / Bilim ve Siyaset Cumhuriyet
N. Hatipoğlu
fetvacı ilahiyatçı. Özellikle son 6-7 yıldır yıldızı parladı. Önce gazetelerde
ramazan sayfaları, sonra din iman üzerine tv yorumları. Derken meydanlarda
kadınların dini sorularına verdiği ilginç yanıtlarla gazetelerde haber olmaya
başladı. Hadisçi; Diyanet Kuran Kursu Müdürlüğü yapmış; Din İşleri Yüksek
Kurulu ve Dicle Üni.’de prof.
“Sosyal
etkinlikleri” o kadar olumlu göze çarpmış ki Cumhurbaşkanı’nın büyük beğenisini
kazanmış. Erdoğan’a sürekli destek vermiş biri. Bol bol övücü sözleri ortak
resimleri var. 29 Ekim resepsiyonlarının tabii ki davetlisi.
Diyarbakır
doğumlu olduğu için Erdoğan onu 2014 yerel seçimlerinde belediye başkan adayı
yapmak istemiş. Pek yanaşmamış, “emrederseniz olurum” demiş. Cumhurbaşkanı da
istemezliğini görünce “ben hocalara emir vermem” demiş.
Çifte makam
Fakat
Reis’in gözüne girdi çıkmaz. Hatipoğlu’nu 2017’de YÖK (Evet Yüksek Öğrenim
Kurumu) Yönetim Kuruluna atıyor. Diyeceksiniz ki YÖK yönetiminde herkes var,
niye bir medyatik ilahiyatçı olmasın.
Cumhurbaşkanı’nın
onu YÖK üyeliğine atamasının nedeni belki de “gözümün önünde olsun” olabilir!
Çünkü kafasında Hatipoğlu’nu hâlâ Diyarbakır Belediye Başkanı adaylığı var. Bu
yıl yeniden yoklamış Hatipoğlu’nu. Ama Nuh der Peygamber demez birisi. “On binlerce kişi beni dinliyor, onları
namaza yönlendiriyorum... Acaba siyasi bir isimle anılmak, dini hizmetime zarar
verir mi, bütün derdim o...” diyerek, kaybedeceği adaylığı reddeder. Gören
de sanır ki Hatipoğlu dini nutuklarından geri kalırsa, ülkede din batacak...
Diyarbakır
adaylığı bulunmaz bir nimet Hatipoğlu için; Cumhurbaşkanı ikinci reddiyeyi yeni
bir makam ile ödüllendirdi: Gaziantep Bilim ve Teknoloji Üniversitesi
Rektörlüğü! Böylece çifte makamlı oldu! Burası Fetö’cülerden alınmıştı. Fakat
hoca din adamı, orası ise bilim ve teknoloji. Çözüm bulunuyor hemen ve
üniversitenin başına “İslami” sözcüğü ekleniyor.
Haydi ilk 500’e
Pardon,
şimdi Gaziantep İslami Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, başına hoca ve “İslami”
sözcüğü getirilince, İslami bilim ve teknoloji mi üretilecek orada. Batının
bilim ve teknolojisine karşı, Hatipoğlu gücüyle İslami bilim ve teknoloji..
haydi hayırlısı!
Belki
de hocanın güçlü İslami söylemi ve güçlü nefesi, Türkiye üniversitelerinde
eksik olan bilim ve teknoloji üretimine bir sıçrama yaptırır.
Cumhurbaşkanı,
neden
dünyada ilk 500 içinde bir üniversitemiz yok diye sormuştu. Aslında iki
vakıf üniversitemiz vardı! Kastettiği anlaşılan devlet üniversiteleriydi.
Şimdi
Hatipoğlu’na, Gaziantep İslami Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’ni ilk 500’e
sokmak kaldı.
Fakat
yine merak ettim: Belediye Başkan adaylığının dini faaliyet ve söylemlerini
engelleyeceğini düşünüyordu; peki rektörlük engellemeyecek mi, neden orayı da
reddetmedi; yoksa güçlü nefesiyle bilim ve teknolojiyi ürettiririm diye mi
düşündü. Kimbilir, insanların hikmetinden sual olunmaz.
ATEŞİ SOLUMAK
Kasımdaki
Fuar’da şair Nihat Behram ile
karşılaşmıştım. Hemen fırından yeni çıkan ve toplu şiirlerini içeren Ateşi
Solumak kitabını (Everest Yayınları) paketten çekerek imzalamıştı. Kitabın ilk
imzası banaydı, “kardeşçe... yoldaşça..” Başucumda durur, dünya işlerinden
sıkıldığımda açar okurum, başka dünyalara yelken açarım.
Kitabın
baş cümlesi “Beni şiirler bağışlasın.”
“Sığınak”
şiirinin son dizesi. Bir bölümü:
“Yedeğimde hep bir şiir olmalı
çırpındığım geceler
yetişip yatıştıran
esinlenip dindiğim
duygusu sağılmamış
üşüse soluverecek
pürüzsüz, bir başına, incecik
gülüşü gülüşüme denk
andıkça parıldayan
andıkça parıldadığım
kanmayan kandırmayan
öfkesi kirlenmemiş
zehri gibi kendi hayatımın
ayrılık yaralarını sarılır sanmış,
sürgün, ürkütülmüş
üzgün bir şiir...
yedeğimde hep bir şiir olmalı
...
beni şiirler bağışlasın”
Sevgili Nihat ve şiiriyle mutlaka
tanışın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder