Cumhuriyet 22 Kasım Perşembe, 2018, Bilim ve Siyaset
Binali Yıldırım beyin İstanbul’a başkan adaylığının
kesinleşmesi artı an meselesiyken, ben eyvah dedim. Bu yazımda “kim kazanır,
hangi stratejiler geliştirilirse, ittifaklar kurulursa..” gibi bir seçim
analizi yapmayacağım (*). Bir İstanbullu ve ülkesini seven bir insan olarak,
belediye başkanlarına, adaylara karşı kentimi savunacağım.
CHP’nin, seçimleri
kazanırsa İstanbul’a atılan büyük kazıkları hançeresinden nasıl çekip alacağını
bilmiyoruz. Çünkü pek çok şey geri dönülmez bir noktada. Mesele “yoksullara
yardım”, “öğrencilere ulaşım bedava” vb gibi “sosyallik” politikalarının çok
ötesine taşmış durumda.
İstanbul az gelişmiş
ülkelerin büyük kentlerinden biri. Latin Amerika başkentleri, Kahire, Tahran,
Karaşi, Bombay, Pekin, Şanghay, Yeni Delhi vb gibi toplasan 150 milyon kadar
insanını birbirini ezerek yok ettiği, ulaşımın modern bir yaşam için imkansız,
hava kirliliğinden nefes alınamaz duruma gelen, yoksullukların zirve yaptığı
kentlerden biri durumunda.
20 milyona yakın
nüfusuyla İstanbul, Marmara – Trakya hinterlandıyla birlikte, ülkenin ekonomik
olarak kanını emen ve Anadolu kentlerinin yoksul ve işsiz kalmasına neden olan
bir kent.
Neler yapılmalı?
İstanbul’un parçalanıp
dağıtılması gerekir.
Türkiye’nin ekonomik
ve nüfus merkezi olmaktan çıkarılması gerekir.
İstanbul’a tam bir
inşaat yasağının konması gerekir.
Nüfus göçünün
önlenmesi gerekir.
Bunları bir belediye
başkanı yapamaz. Hiç bir belediye başkanı İstanbul’u yaşanır, modern, bir marka
kent haline dönüştüremez.. Yukarıdaki sorunlar alabildiğine ve engelsiz sürdüğü
sürece.
Tüm belediye
başkanları İstanbul’u sadece genişletir, büyütür, daha yaşanmaz hale getirir,
yoksulluğu arttırır..
İstanbul’un trafiğini
yönetemezsiniz. Şüphesiz ki metro ağlarının çok sadece enlemesine değil
boylamasına kesişmelerle çok daha hızı çoğaltılması şart.
Ama mesele sadece ağlarla
ilişkili değil. Uzunlamasına 200 kilometrelik bir kentten bahsediyoruz. Şimdi kuzeyinin
de mahvedilmeye hazırlandığını da göz önüne alırsak, kuzey- güneyin de hızla
100- 150 kilometrelik bir mesafeye ulaşacağı bir kentten bahsediyoruz.
Çarpın kilometre kare
olarak..
Ne gireni ne çıkanı belli
Halkalı’dan Gebze’ye
ketro uzansın. İki saat yolculuk yapacaksınız, dönüş de bir o kadar. Silivri ve
ötesini hiç düşünmüyorum bile.
İstanbul’dan belki de
tüm sanayiyi, fabrikaları, öyle kent çevresine falan değil çok uzağa,
Anadolu’da seçilecek merkezlere kaydırmak zorundasınız. İstanbul’a ne giren ne
de çıkan belli. 1967’de Berlin’e gittiğimde 15 gün içinde polisi bildirmek
zorundaydı herkes kendini ve oturduğu yeri, evraklarıyla birlikte.
İktidar İstanbul’dan
besleniyor. Bakmayın biz gökdelenlerle kenti mahvettik itiraflarına, yatay
mimariye geçme masallarına. Bundan asla vazgeçmez bu iktidar.
İstanbul bir ölüm kenti.
Deprem senaryoları kentin mahvolacağını gösteriyor. Merkezde tüm deprem
alanlarını yapılaştırdı bu iktidar. Büyük bir yıkım ve ölüm bekliyor kenti.
Bir suç ve ölüm kendi
İstanbul bir suç
kenti. Her bakımdan. Uyuşturucusuyla, muazzam seks ticaretiyle,
hırsızlıklarıyla, cinayetleriyle ve her türlü yasa dışı faaliyetiyle. İşsizi ve
güçsüzü ile..
İstanbul’a bir
büyükşehir yönetimi hiç bir şey yapamaz. Sadece büyütür. Hele hele Binali Yıldırım, şüphesiz ki tek lider
ve sorumlu Cumhurbaşkanı, ancak İstanbul’u politikalarıyla daha yaşanmaz
kılacakları açık. Bu büyük tehlikedir. Kuzey’de havaalanı ve Kanal İstanbul
gibi projelerle İstanbul’un sırtına 1 milyonu aşkın bir nüfus ve işyeri daha
bindirmekten asla vazgeçmeyeceklerdir.
Bu konuda hep birlikte
yazmayı sürdürmeliyiz.
-----
(*) Bahçeli ve RTE henüz bir ay kadar önce
birbirlerine haydi herkes kendi yoluna dediklerinde, ittifakın kapısının
açık olacaktır, yeniden görüşecekler çünkü bu seçimlerde birbirleri olmadan
yapamayacaklar demiştim. Şimdi kucaklaşma zamanı! Küçük ortak İstanbul ve
Ankara gibi AKP – İktidar için hem büyük bir ekonomik rant kapısı hem de
prestij konusu olan İstanbul ve Ankara’yı kazanması için destek çıkacak; büyük
ortak da küçük ortağın büyükşehirsiz kalmaması için yardımcı olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder