Cumhuriyet 14 Kasım Perşembe, 2018, Bilim ve Siyaset
Diyanet
başkanı, Atatürk düşmanı, yunan galip gelseydi diyebilecek kadar Kurtuluş
Savaşı ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna düşman birisini ziyaret ettiği için
yoğun eleştirildi. Başkan bey, 9 Kasımda gitmiş “hasta ziyareti”ne, 10 Kasımda
haberi resimli olarak medyada sökün etmiş. Cübbesiyle sarığı ile..
Resmi
kıyafetle gitmesi önemli mi? Önemi şuradan ileri gelir: “Sana sadece Ali Erbaş olarak değil, üstüne
üstlük Diyanet İşleri Başkanı olarak, devletin en yüksek memurlarından biri
olarak geliyorum. Hürmet, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.”
Şimdi
düşünün siz Atatürk ve Türkiye Cumhuriyet sevdalısı olarak, tanıdığınız,
eskiden arkadaşınız, (birileri der ki kardeşim) bile olsa merak eder gider
misiniz? Şüphesiz gidenlerin olmasını da yadırgamamak gerek.
Fakat
burada kişi yok, Cumhuriyeti yönetenler var, ülke var, “bu ülkenin bu milletin
en önemli değerleri” var: Kurtuluş, zafer, Cumhuriyet ve Atatürk... Eğer bu
ülkenin yöneticileri, temsilcileri ise, bu ülkeye küfredenleri ziyaret
edemezler. Ha, şu olur: Hiç bir göreviniz yoktur, gidersiniz.
Bu milletin
“değerleri”nin anlamsızlığı
“Bu
milletin değerleri” sözü dillerine yapışmış bir kadro var işbaşında. Sözde,
ülke- millet değerlerine çok önem verir gözükürler. Ama bu hasta adamı her
fırsatta el üzerinde tutmaktan çekinmezler.
Fakat
mesele sadece Diyanet İşleri Başkanı değil.
Bu
hasta adamı ziyaret, AKP ve tüm yönetiminin bir siyasal tutumunun
göstergesidir. Dün AKP yetkilileri açıkladı: “Hasta ziyaretinin siyaseti
olmaz!”
Burada,
siyasetin hasta ziyaretinden ve anlamından bahsediyoruz.
Bir
ünlü yazar, neden bu konuda yazmıyorsun
diyen bazı okurlarına yanıt vermiş: Bu
hasta adama en iyi yanıtı, Cumhurbaşkanı 10 Kasım’da Anıt Kabire giderek verdi!
Gülmemek
için kendimi tuttum. Bu konuyu hiç köşesine taşımasa kendisi için daha iyi
olabilirdi. Zerre zekice olmamış.
10
Kasım’da Cumhurbaşkanı Devlet ile birlikte gitmesi gereken yerdeydi. Henüz
şimdilik başka bir seçeneği yok. Şimdi Anıt Kabire giderek, Erbaş’ın hasta
ziyaretini eleştirenlere yanıt mı vermiş oluyor?!
Tepeden ziyaret
16
Şubat 2018’de ise Cumhurbaşkanı da aynı hastanın ziyaretindeydi! Daha önce de
“Saray Yemek Masası”nın baş konuklarındandı.
Cumhurbaşkanı
da eleştirilmişti. Erbaş da eleştiriliyor.
Erbaş,
ziyaretini ve açıklamalarını 10 Kasıma denk düşürdüğü için eleştirildi. Aslında
denk düşürmeseydi de eleştirilmesi gerekirdi.
Soru:
Erbaş bu etkinliği için eleştirileceğini bilmiyor muydu.. Biliyordu ve bunu
göze almıştı.
Ama
umursamadı, göze aldı.
“Hasta” ile dayanışma
Onun
için önemli olan eleştirilmek değil, bu ülkenin değerlerine saygı değil, bu ülkenin
kuruluşuna ve kurucusuna, Türkiye’ye küfür eden bir hastayı, 10 Kasıma denk
düşen günde ziyaretiydi.
Nereden
bakarsanız bakın, bu ziyaret hasta adamla bir dayanışma anlamına gelir. Mesela
Ali Erbaş, hasta adamın sarf ettiği sözlerine, düşüncelerine bir eleştiri
getirdi mi?
Bu
düşünceler hasta adamın ağzından istemeden mi dökülmüştü, bu konuda bir özür mü
dilemişti, “bir ara öyle düşünüyordum
ama şimdi yanlışlığını görüyorum, düşüncelerim çok değişti” mi demişti?
Veya Ali Erbaş bey, “bu hasta adamın düşüncelerini hiç paylaşmıyorum, yanlış çok şeyler
söyledi, ama eski bir hukukum nedeniyle ziyaret ettim” mi dedi..
Böyle
olsaydı o zaman 10 Kasıma denk düşen bir zamanı seçmez, sıradan anlamsız bir
günü tercih ederdi.
Ama
bunu yapmadı. Tersine, 10 Kasımlarda
kenefe gidin diyen bir hasta adamı, ziyarete gitti, tam 10 Kasım günü de
ziyareti açıklandı!
Bu, büyük ve göz
yaşartıcı bir dayanışmaydı. Bu
dayanışma, iktidarın dayanışmasıdır.
Cumhurbaşkanı
bu hastayı ziyaret etmeseydi, sofrasına çağırmasaydı, Ali Erbaş bey de buna
cesaret edemezdi, hatta fikirlerini bile değiştirebilirdi. AKP yönetimi de
böyle bir açıklama yapmazdı.
Bir “bütünlüklü eylem” ile karşı karşıyayız.
Gerçi AKP’nin esas düşüncelerini hep biliyoruz.. İktidar cephesinde değişen bir
şey yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder