Cumhuriyet 13 Kasım Salı, 2018, Bilim ve Siyaset
Andımız
konusunda alabildiğine eleştiri diyeceğim ama bunu aşan küfürbazlık derecesine
varan bir durum var. Neredeyse iktidar Andımız’ı savunanlar hakkında dava
açılıp cezalandırılmalarını isteyecek adeta! Cumhuriyet’in en güzide
bakanlarından, Atatürk karşısında bile “fikri hür vicdanı hür” Türkiye’nin
yiğit insanı Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip, ırkçı olmakla bile
suçlandı.
Ben ve tüm çevrem Andımızı söyleyerek büyüdük,
ama bakıyorum hiç birimiz “Türk ırkçısı” olmadık! Anadolu’ya, Osmanlıya
Avrupalılar 500 yıldır Türk ülkesi, Türkiye, Türkler dedi. Osmanlıyı kuranlar
Türktü, ama Osmanlı imparatorluk kurduğu için giderek Türklük iddiasında
bulunmadı, zaten Osmanlı adının kaynağı bunu anlatıyordu.
Osmanlı
kendisini oluşturan etnisitelere ayrışmaya ve dağılmaya başladığında, Türkler,
Türk aydınları bu kez kendi varlıklarını yeniden keşfettiler, Türkçe’ye sahip
çıkıp geliştirdiler. Bir vatan telaşı sardı hepsini, bir vatan da ancak dil
etrafında bir birlik ile sağlanabilirdi, bir de tarih, coğrafya, din.
Osmanlı
bittikten sonra geride nasıl bir Anadolu ve insanı kaldığını anlamak için, Suyu
Arayan Adam destanını okumanız yeterli.
Osmanlı
bitmiş, ama yerine ne kurulacaktı? Osmanlının aydınları, subayları 1850’lerden
itibaren bir Türk kültürünü, diliyle geçmişiyle oluşturmaya başlamışlardı.
Atatürk,
Türkiye’yi bu temelde kurdu, zaten tek seçenek buydu.
Ama bir
millet yoktu ortada. Bir Cumhuriyet kurulacak, bir ülke yaratılacaktı. Ulus
devletler çağında bir ulus oluşturulacaktı.
600
yıllık Türk adı, birleştirici unsur olabilirdi. Bu süreçten tüm ulus devletler
geçti. Fransa, hakim unsur Fransız temelinde Fransa oldu. Almanya hakeza öyle.
Atatürk
neden İş Bankası hisselerini Hazine’ye vb değil de, CHP’nin
koruyuculuğunda Türk Dil ve Tarih Kurumu’na bıraktı, anlayın artık. Dil
geliştirilmeliydi ve Tarih araştırılmalıydı. Ulusu ulus yapan iki önemli konu.
İki temel: Dil ve
kimlik
Burada
sözü Doğan Kuban hocaya bırakmak istiyorum. Yazının tümünü, Cuma günü
yayımlanacak HBT’de okuyacaksınız.
“Atatürk yeni Türk devletinin iki temelini tanımlamıştır. Birincisi Türk dilidir. Dünyanın bugüne
kalan en eski dillerinden biridir. Bir Çerkez babanın oğlu olarak dilime
annemle eş bir kimlik göstergesi olarak bakıyorum. Türklerin en büyük tarihi mirası dilleridir... Atatürk’ün çok gelişmiş bir tarih bilinci ile bu topluma ısrarla hediye
ettiği Türk dili, geçmişin en değerli mirası ve kimliğimizin de temelidir.
“İkinci kale Türk kimliğidir. Kozmopolit Osmanlı’dan
‘Türk’üm’e gelen bu süreçte, vatanı yaşatacak olan bu Türklerdi. Gazi Mustafa
Kemal Paşa, Kurtuluş Savaşı Başkumandanının, zaferden sonra yok olan
İmparatorluk ve Osmanlı imgesi yerine koyduğu Türk imgesi, bu halkın hem hakkı hem de kimliği idi.
“Gazi,
ulusal kimlik ülküsünün yaratıcısıdır. Batılı tarihçiler de bunu anlatmışlardır. Buna
sahip çıkmak çağdaş ulusçuluğun yarısıdır.
“Gazi Mustafa Kemal Paşa olmadan ne Kurtuluş
savaşının ne de Türkiye’nin yeni bir vatan olmasının tarihi yazılamaz.”
***
Türk kimliği ırkçılık değildir. Tıpkı Fransız,
Alman kimliği gibi.
Andımız, bir ulus oluşturmanın basamağıydı.
Bugün tartışılıyorsa, Türkiye’nin ekonomik
güçsüzlüğü, siyasi olarak oturmamışlığı, bu iktidarın tüm geçmişi tartışma
konusu yapması, ülkeden bir devlet daha yaratılmak istendiği içindir. Ne
Fransa’da Fransızlık, ne Almanlık, ne İtalyanlık vb tartışılır. ABD’de herkes
Amerikalıyım der.
Andımız şüphesiz tartışılır.
Andımız ile Türkiye büyük hedef ve amaçlarına
varmada aracı olmamıştır. Yeniden okuyun ve ülkemiz durumuyla karşılaştırın. Bu
hedefler, eğitimin çağdaş, laik, içerikli, nitelikli oluşturulmasıyla sağlanır.
Ama bundan bile ne kadar uzağız!
Andımızın ateş altında alınmasının temel nedeni
bunlardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder