6 Mayıs 2018 Pazar / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet
CHP kurultaylarında sürekli izlediğim Muharrem İnce, büyük bir mücadeleci yapıya sahip bir siyaset insanı. Cumhurbaşkanı adayı olarak kariyerinin tepe noktasına ulaştı.
CHP’ye alanlarda meydan okuyacak, rakiplerinin dillerini çok iyi konuşacak, polemikse dibine kadar yapacak yüksek enerjili bir aday gerekiyordu. Kılıçdaroğlu uzun süre önce aday olmayacağını açıklamıştı. Onun yerine süreci yönetmeyi üstlendi ve gelinen nokta gerçekten başarıdır. Böylece AKP’ye karşı meydan okuyacak yeni bir ses olarak İnce, CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun “en önemli savaşçısı” olarak meydanlara çıktı.
AKP, asla anlayamayacağı bir kültürle karşılaştı. “Lider dediğin her şeyi yapar” anlayışı, kolektif başka irade ile karşılaşınca, çuvallıyor. On paralık yorumlar ileri sürülüyor: “Kılıçdaroğlu, Parti’deki konumunu kaptırmamak ve harcamak için İnce’yi aday yaptı. Nasılsa kazanamayacak.. CHP’nin hiç bir zaman iktidar olma meselesi olmadı.. İşleri güçleri Erdoğan’ı başkan yaptırmamak için uğraşmak..”
Üstelik bu yorumları akademik unvanlı, ama esas işi iktidar propagandası yapmak olanlar da servis ediyor ve hepsi tek ağızdan konuşuyor. Belli ki, CHP’yi aşağılama programı ellerine verilmiş.
“Koltuğu yitirmemek” için
Kılıçdaroğlu’nun “koltuğu yitirmemek” diye bir sorunu var mı? En iyisini kendisini bilir şüphesiz. Ama düşüncem: Gerektiğinde bırakır.. Ayrıca Parti iradesi şüphesiz ki tamamen delegeye ipotek edilmemiştir. Delege, zamanı geldiğinde güçlü bir lider değiştirme iradesini geçmişte gösterdi.. Ayrıca delege son iki kongrede, Muharrem İnce’yi Başkanlığa getirebileceğinin güçlü işaretlerini verdi ve Kılıçdaroğlu da bunu net gördü.
Bir partinin “iktidar olmamak için” var olduğu görüşünün, hiç bir siyasette karşılığı yok. Bu sadece ucuzun da ucuzu bir polemik, ancak konuyu anlayamayacak, sallama başlar için uydurulmuştur ki onlar da günlük hayatta başkalarına bir malmış gibi bunu satabilsinler.
7 seçim meselesi
Tıpkı, Kılıçdaroğlu’nun 7 seçim kaybettiğini, dillerine yapıştırmaları gibi.
Bir siyaset analizcisi, seçimleri ve sonucunu değerlendirirken, ülkenin, iktidardaki partinin dinamiklerine bakar. Bir ana muhalefet partisi uzun süre seçimi kazanamayabilir. Bu kendisinden çok, kendi dışındaki oolgulardan kaynaklanır. AKP’yi iktidardan düşürecek dinamiklerin olgunlaşması diye de bir mesele var!
CHP daha önce de seçimleri kazanıp tek başına iktidar olamamıştı! Bunun yakın tarihsel nedenlerinin uzun analizi gerekir.
Satın alınan bir birleşme
AKP bir “bütünleşik parti”dir. Türkiye’nin siyasi partiler yapısı bu iktidardan önce merkez ve sağ partiler olarak çok parçalıydı. Hepsi, Türkiye ile birlikte o zamanki merkez sağı da çökertti, ve siyasi boşluktan AKP adım adım birleşik güç olarak yükseldi.
Ayrıca 2007 seçimlerinin bir de satın alınmış karanlık mı karanlık kutusu vardır: DP- ANAP, yani Mehmet Ağar- Erkan Mumcu, birleşerek seçimlere girecekken, bu birleşme son anda dışarıdan “satın alınmış” ve her iki parti de bitmiştir. Mumcu, 2011’de olayın perde arkasını ve Ağar’ın son anda birleşmekten vazgeçtiğini anlatmıştı. İktidarın eli işin içindeydi!
Merkez sağ tek partiye dönüşünce, seçim sonuçları fotoğrafı değişti. CHP’nin “koalisyon yapma” olasılığı bile doğmadı. Oysa CHP bugün yüzde 20-30 arası bir geniş bantta hareket ediyor.
Bu nedenle “7 seçimi kaybetmek”, propaganda malzemesidir
Bugün AKP dışında Saadetve İyi Partiyeni yeni filizlenmeye çalışmakta. İktidarın en çok korktuğu bu filizlenmedir. Yoksa CHP değil!
Ayrıca AKP yeni seçim yasası ile başkalarına hazırladığı tuzağa düştü ve seçimleri kaybetme riski ile karşı karşıya bulunuyor.
Yarın bu konu: Evet kazanabilirsiniz!
Tülay Erkin, güle güle!
Mücadele ruhu çok yüksek bir Cumhuriyet çınarı kadınına bugün elveda diyoruz. Ne yazık ki burada değilim ve üzüntülüyüm. Geçen yıl kendisini evinde ziyaret ederek uzun sohbet etmiştik. Tülay Erkin’in Cumhuriyet’e desteğini, saldırılara karşı mücadelesini, Balyoz ve Ergenekon sahtekarlığına karşı duruşunu hiç unutmayız. Bize ışıklı bir ruh bırakarakgöçtü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder