20 Şubat Salı, 2018 / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Türkiye siyaset gündeminde hiç yer bulamayan ve “geleceğimiz”
başlığı altında toplayacağımız ve tartışacağımız o kadar çok konu var ki! Şüphesiz
ki Suriye’de bir çatışma yaşıyorsak, bu konu da geleceğimizle ilgili..
Suriye’nin parçalanmasına hizmet eden 5 yıl önceki politikaların bir sonucunu
bugün kötü bir şekilde yaşıyorsak, haydi haydi tartışacağız.
Savaşın seçmen sandığına yansıdığını, oylarda büyük artış olduğunu sevinçle dile getiren
iktidar yanlısı yazarlar ve iktidar ölçümleri ortaya serilirken,
savaştan- şehit kanı üzerinden siyasi kazanç devşirmeyin diyen
muhalefete saldırıların ne kadar boş olduğunu tabii ki tartışacağız.
Başbakan Yıldırım,
Alman gazeteci Deniz Yücel üzerine
yazılıp çizilmesini “başka mesele yok mu yani” diye söylenmesini, elbette
tartışacağız..
“Evet yargı bize bağlı” itirafı
Çünkü mesele, alçak casus diye bir yılı aşkın süredir
hapishanede tutulduktan, mahkeme serbest
bırakır inşallah dedikten bir gün sonra zindan kapılarının açılması,
ülkemizin yıllardır yaşadığı hukuk- yargı keyfiliğini ve siyasete bağımlılığını
yeniden gündeme getirdiği ve gözlere soktuğu için de tartışacağız.
Afedersiniz, Almanya gezinizi çok daha önceden
kararlaştırdığınıza göre, Deniz Özcan’ı bir ay önceden serbest
bıraktırabilirdiniz. Bu kadar kör gözüm parmağına yapmamak çin! Demek ki, durmadan,
yargıyı siyasetin elinde bulundurduğunuzu belgelemenizin, bir güç ifadesi keyfi
veriyor.
Tam da bunu tartışıyoruz, ülkemizdeki adalet
sisteminin iktidara bağımlılığından şikayet etmiyor muyuz? O zaman köşe
yazarlarınız ve tv ekranlarındaki hukukçu kılığındaki şakşakçılarınız neden “yargı
bağımsızdır, iktidara bağlı değildir” lafazanlıklarına utanmazca başvuruyor,
üstelik karşılarındakileri tehdit ediyor? Nedenini biliyoruz tabii ki.
Bugün hiç siyasete girmeyecektim. Ne de, “Suriye’nin ülke birliğinden yanayız, ama
katil Esat” söyleminizin yanlış olduğunu aylardır yazıp çiziyoruz,
aldırmıyorsunuz, şimdi de Suriye PYD ile anlaşıp Afrin’e gireceği dedikoduları
karşısında ne yapacaksınız...” diyecektim..
16 trilyonluk bir yapay zeka ekonomisi
Peki şimdi, toplumun ve siyasetin gündeminde asla
sokulamayan konuya değinebilirim: Önümüzdeki
10 yıl içinde tüm ekonomilerin dönüşeceği 16 trilyon dolarlık yapay zeka
devriminin içindeyiz. Konuyu Herkese Bilim Teknoloji dergisi kapağına
taşıdı.
Bakıyorum: Yapay zeka- robotik teknolojilerine uyum sağlayarak
en çok kazançlı çıkacak dört sektör sıralanmış: Profesyonel hizmetler, finansal
hizmetler, imalat sanayi, toptan ve perakende..
Sadece iş gücü verimliliğindeki kazanç 6,6 trilyon
dolar, tüketici talebindeki artışta ise 9,1 trilyon dolar.
100 yıl öncesinin elektriği neye yol açtığıysa,
bugünün yapay zekası da aynı etkiyi yapacak.
Robot ithalatında patlama, 2010- 2015 arası satışlar
100 binden 250 bine yükselmiş.. Yapay zeka üzerine bilimsel araştırma
makaleleri aynı dönem içinde 10 bir artışla 20 bine vurmuş.
Bu ne demek ülkemiz için: ekonominin yüksek teknoloji
ürünlerine bağımlılığı zorunlu olarak artacak, siz bunları üretemediğiniz için
satın alacaksınız.
Hiç bir sektör veya işletme yapay zekaya kayıtsız
kalamayacak.
Yapay zeka teknolojilerinin küresel ekonomik etkileri
grafiğine bakıyorum, sadece Çin’de 7 trilyon dolar.. Bu Çin’in büyük
sıçramasını da gösteriyor. Bu arada, Birleşik Arap Emirlikleri’nde “yapay
zekadan sorumlu bakanlık” kuruduğunu da belirtelim.
Teşvik vermekle olmaz..
Türkiye’yi bu gelişme, dönüşüm ilgilendiriyor mu? Belki
lafta. İktidar şöyle diyebilir: Yapay zeka çalışmalarına teşvik vereceğim!
Yani, dam üstünde saksağan vur beline kazmayı misali..
İktidar mensupları “katma değeri yüksek imalata geçmeliyiz” diye konuşuyor, bol
laf tabii..
Şu politika ile mi: (Yine de siyaset dürtüyor!) Cumhurbaşkanı,
"Keşke
Yunan Galip gelseydi.... Atatürk heykelleri köpek leşi gibi sürüklenecek”
diyen bir Cumhuriyet düşmanına neden gidiyor?
Tamam, bugünün siyaset görüntüsü sizleri “Atatürkçü”
görünmeye zorunlu kılıyor olabilir.
Ama bu görüntüyü bile kurtaramıyorsunuz..
Yine de: Şu 16 trilyon dolarlık büyük ekonomik dönüşüm
ve etkilerini hiç düşlediğiniz, rüyanıza soktuğunuz oluyor mu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder