21 Ocak Pazar
/ Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Merhaba diyerek yazı işlerine başlarken bazı saptamalarda ilerleyelim.
İlki: İktidar
Afrin’e askeri müdahale için yanıp tutuşuyor. Rusya’yı da zorluyor. Rusya ve
Suriye ile bir anlaşma olmadan bunu yapması mümkün değil.
Bu havanın, seçimlere yönelik çok ciddi bir hesabı
vardır. Aynı zamanda MHP ile ittifakın da
gereğidir. Ama bu noktayı sonra derinleştireceğim.
İkincisi: Rusya sert
cevizdir. Suriye’ye “uçaklarınızı vururuz” açıklaması yaptırıyor. Şam –
Moskova, İdlip’teki köktendincilerden oluşan ve Ankara’nın önemli himayesi
altındaki yönetimi kuşatıyor. Suriye topraklarını kurtarma yolunda ilerliyor.
Ankara ise bundan rahatsız! Rusya İdlip’i
bırak, Afrin’de operasyon yap pazarlıklarının sürdüğü değerlendirmelerini
okuyoruz.
Rusya izin verirse..
Rusya izin verirse, Ankara Afrin’e girer, ABD ve NATO da büyük olasılıkla
bunu yutmak zorunda kalır. Ama dosya, gelecekte bir hesaplaşma konusu olarak
masa üzerinde kalır. Gelecekte hesaplaşma? Evet. ABD’nin öncelikli hedefi
Türkiye değildir. Bunu sonraki yazımda işleyeceğim. Bu nedenle ABD, PKK-PYD
destekleme politikasından sapmadan, ama Türkiye ile bağları koparmadan adım
adım ilerleyecektir. Afrin’i bile şimdilik göz ardı edebilir.
İktidarlar, stratejik öncelikler değişirse, durum da değişir.
Üçüncüsü: ABD’nin
Orta Doğu planlarının ve buradaki hesaplaşmalarının henüz ortasındayız. ABD’nin
hedefi İran; tüm buradaki
yapılaşmasını orta vadeli olarak kotarıyor. PKK / PYD bu politikanın, bu hedefinin
iyi bir aleti olarak biçimlendirdi. Bölgede, PKK/PYD güçlerinden daha iyi bir
askeri güç bulamaz.
PKK ABD ile ittifaka mecbur
Yoksa, ne Kobani olurdu ne Suriye Kürt bölgesindeki
PKK/PYD egemenliği ne PKK/PYD 50-60 bin
kişilik bir ordu ne modern silahlarla techizatlandırılma.. Bugün PKK / PYD
Amerika’nın geliştirdiği önemli bir askeri güce ve coğrafi egemenliğe sahip
olmuştur.
PKK / PYD artık tüm Amerikan operasyonlarının büyük gücüdür, başka türlü
hareket edemez, ABD desteğini – silahını çekerse bölgede dımdızlak kalır.
Dördüncüsü: ABD’nin
amaçlarıyla PKK ve diğer ülkelerdeki “kardeş” silahlı örgütlerinin amaçları
birleşmiştir...PKK’nın kardeş örgütü İran’lı PJAK (Kürdistan Özgür Hayat
Partisi) da ABD’nin politikalarıyla özdeşleşmiştir. ABD onlara, tümüne “özgür
vatan” vaad etmekte, Kürt milliyetçiliğini, dahası ırkçılık temelinde (Bakın Hasip Kaplan’dan dışa vuran sözler)
desteklemektedir.
İran’lı PJAK da, PKK’nın, yan Kürdistan İşçi Partisi'nin öncülük ettiği veya
kurduğu Kürdistan Topluluklar Birliği'nin (KCK) üyesidir. Suriye’deki kolu da YPG / PYD’dir ve PKK’nın
denetimi altındadır.
“özgür vatan” havucu
ABD İran’ı hedef alırken, milliyetçi Kürt silahlı örgütlerine de “İran
Kürdistanı’nı kurtarma” havucu sallamaktadır.
Özetlersek, Amerika'nın emperyalist politikasıyla PKK ve tüm diğerleri
özdeşleşmiştir ve bu örgütlerin varoluşları ve hedefleri ABD’nin teminatı
altındadır.
Beşincisi: ABD’nin
Ankara’ya “PKK’ya karşı savaşınız meşrudur,
anlıyoruz vb” gibi açıklamalarına ne diyelim? Tarihi koşullar ne gösterir,
bilinmez.. PKK-Türkiye konusu ABD için çook sonraki bir meseledir.. Belki de
hiç bir zaman PKK Türkiye’de başarı kazanamayacaktır. Ve ABD’nin de böyle bir
hedefi olmayacaktır. Ankara iç parçalanmayı sürdüren politikalarında ısrarcı
olursa, “iç barış değil iç savaş” kirli, siyaset dışı, hukuksuz keyfi
politikasını sürdürürse, zaman ne getirir bilinmez.
Bu iddiayı öne sürüyorsak, o zaman konuya biraz daha derinden girmek
zorundayız.
Merhaba okurlara, hoş bulduk J !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder