Ülkesinin insana umut vermesi gerekir. Öyle değil mi? Burada yaşıyoruz ekmeğimizi kazanıyoruz. Umutsuz yaşanmaz, yazı da yazılmaz, eleştiri de yapılmaz. Okurlardan sık sık bize umut veriyorsunuz mesajları alıyorum. Mutlu oluyorum, bu mesajlar da bana umut veriyor.
Bu ülkenin nesinden umutlusunuz, diye çatanlar da var. Onlar beyaz bayrağı asmış, kabuğuna çekilmiş veya kapağı dışarıya atmış, atmaya hazır olanlar. Olsun.
Ben umudumu gençlikten alıyorum. Geçmişi değil geleceği, çağını ve ötesini yaşamak isteyen yeni gençlikten..
Ülkenin iyi yetişmiş, üretken, canlı, Türkiye’yi ayakta tutan belkemiği insanlarından alıyorum. Ve… bilimsel etkinliklerden.
Son bir ay içinde İzmir’de Biyotıp ve Genom Merkezi’nin uluslararası bir toplantısına katıldım. Burası muazzam bir yer, anlatacağım. 4. Türk Dünyası Kurultayı’na, Aziz Sancar Bilim, Teşvik ve Hizmet Ödülleri törenine katıldım. Ankara’da 21.Yüzyıl Planlama toplantısındaydım.
Hacettepeli tıp öğrencileriyle
Ankara’ya gitmişken, Hacettepe Tıp öğrencilerinin yönettiği Atatürkçü Düşünce Derneği’nin davetlisi olarak Aziz Sancar Nobel Ödülü - Atatürk ve Bilim başlıklı konuşma yaptım 200 adet Sancar ve Bilim Ödülü kitabını imzaladım, sohbet ve tanışma. Aynı gün bu kez Prof. Fahrettin Keleştemur hocanın davetlisi olarak, yeni kurulmakta olan Aziz Sancar Araştırma Merkezi’ni gezdik ve uzun sohbet ettik.
Türkiye’nin genç, diri, üretken ve dinamik merkez, toplantı ve dinamik insanlarıyla birlikte olmak, umudu körüklüyor.
Bunları daha ayrıntılarıyla yazacağım, belki burada ve hem de Herkese Bilim Teknoloji dergisinde..
26 Ekim’de de, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği’nin kongresine davetliydim.
Orada, “Dünya ve Bilim: Bilim, dünyayı değiştirdiği gibi siyaseti de değiştirecek mi?” başlıklı, geleceğe yönelik tartışmalı bir konuşmada birlikte olduğum insanların hepsi, ülkeyi ayakta tutan, dinamik, geleceği kuran uzman değerlerimizdi…
Yazıya bu amaçla başlamamıştım, yılın faaliyetlerini raporlamaya, okuru bilgilendirmeye yöneldi.
Böyle mi bitirsem yazıyı?
O zaman sürdürelim:
Mayıs ayında Kıbrıs’da Pediatri Kongresi’ne bu kez İki Bilge Konferanslarının delikanlıları Doğan Kuban ve Bozkurt Güvenç davetliydi ve üçümüz yine bilim ve gelecek üzerine konuşmalar tartışmalar yaptık.
Bir ay önce geriye gidersek, bu kez Toraks Derneği Kongresi’nin davetlisiydi İki Bilge ekibi. Onlarla birlikte olmaktan güç aldık. Yine Toraks’ın Şubat ayı eğitim programında bir sunum fırsatı verdiler.
Bu arada Mart’da Frankfurt’ta Türk Mimar Mühendislerinin davetlisiydim, Türkiye, bilim ve teknoloji politikaları ve gelecek üzerine tartıştık.
Ocak ayında Mülkiyeliler Birliği’nin davetinde, Yurttaş Olmak Bilinciyle Yarını Kazanmak, konumuzdu.
Araya özel bir FAS gezisi de sıkıştırdık.
Bu arada, unuttuklarım var. Mesela Çanakkale’de CHP’nin Eğitim Kurultayı… Samsun’da EMO ve diğer çağdaş derneklerin ortaklaşa daveti ve konuşmalar. Komşu Kapı’da konuşma ve tartışma.. Çevre Okullarında gençlerle buluşma.. Bursa Çağdaş Eğitim Kooperatifi’de sohbet. Edirne, kitap fuarları, imza günleri vb… Tartışma programları. Haftanın 4 günü köşe yazıları..vb.
Hem bu toplantılar hem gelişen ve yaygınlık kazanan Herkese Bilim Teknoloji dergisinin her hafta ülke dinamizmini kucaklayan bir bilim ve gelecek ışığı olarak sahiplenilmesi ve buna verdiğimiz büyük emek, yazılmayı bekleyen kitap projelerimi engelledi bu yıl. Varsın olsun. Bugünden itibaren kolları sıvarım…
Umut yarında, gelecekte..
Bunları neden anlattım? Başta belirttiğim gibi, umudumu besleyen toplantılar, tartışmalar, insanlar, gençler ve gençler.. Kız öğrenciler ve kız araştırmacıların çokluğu.
Ülkenin dinamizmini hep buralarda görüyorum ve yaşıyorum.
Tepede siyasete, ceviz kabuğu, sabun köpüğü laf ve tartışmalara değil, buralara bakın.
Yarının Türkiyesini görüyorum, umudumu körüklüyor, daha güzel bir ülke hayalimi besliyor.
Herşeye rağmen!
28 Kasım 2017 Salı / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder