“Bir zamanlar “Rüşvetin belgesi olur mu?” sözü meşhurdu. Bu gün “İhanetin belgesi olur mu?” diye sorulsa “Evet binlercesi var” denilebilir. İşte yasalar dolanarak ya da çiğnenerek yapılan “İhanetin Yolları”:
1-
·
Belediye, hazine ya da TMSF arsaları satışa çıkarılır.
·
Arsayı birileri alır ve mevcut imarın artırılmasını belediye veya
bakanlıktan ister.
·
Gelen yeni imar isteği, misli ile kabul edilir.
·
Yapılan işleme itiraz edenler; “İstanbul’un gelişmesine karşı” olmakla suçlanır.
·
Yapılan imar değişikliğinin sonuçları İstanbul’da yükselirken,
bazı binaların gölgesi Sultanahmet Camisi üzerine düşerek, “ihanetin görünen
belgesi” oluverir.
2-
·
Yükselen yüzlerce binayı görüp; “Benim imarımı da artırın” diye İBB’ye başvuran sade vatandaşın talebi,
meclis kararı ile birkaç kez reddedilir.
·
Umudunu kesen vatandaş, yerini ya satar, ya da “birileri” ile
anlaşmak zorunda kalır.
·
Önce ret edilen imar isteği, bu operasyondan sonra yeni muhataba
fazlası ile verilir.
3-
·
Koruma Kurulu yetki alanlarında imar artışını kabul etmiyorsa,
geri adım atılmaz.
·
Hemen Kanun çıkarılır, koruma kurulların yapısı ve yetkileri
değiştirilir.
·
İtirazı olan kurul üyeleri görevden alınıp yerlerine yenileri atanarak
iş bitirilir.
4-
·
Kamuya ait yeşil alanların tapusu yoktur. Yeşil alanlar önce “cami
alanı, belediye hizmet alanı, sosyal kültürel tesis alanı” yapılıp parsele
çevrilir, tapuları alınır. Senaryoyu
bilenler karşı çıktığında; “Din düşmanı,
gelişme düşmanı” ilan edilir.
·
Bir süre sonra bürokrasiden; “Burada
belediye hizmet alanına, ya da kültür tesisine ihtiyaç yoktur” diye bir
yazı alınır.
·
“Belediyenin
kaynağa ihtiyacı var” gerekçesi ile sosyal tesis alanları yeni bir plan tadilatı ile
“Akaryakıt-Turizm Ticaret-Konut” alanına çevirip satılır.
5-
·
İmar planları yapılırken, sosyal donatı alanları (açık-kapalı
otoparklar, spor alanları, okullar, yeşil alanlar, sosyal kültürel tesis
alanları) istimlak gideri olmasın diye belediye ve hazine mülklerine konulmuştur.
·
Kent yaşamının “konforu” olacak donatı alanları, plan değişikliği
ile “Turizm-Ticaret-Konut-Akaryakıt İstasyonu” alnına çevrilir ve satılır. (2004-2012
arası 81 Katlı Otopark Alanı ve 71 Kapalı Spor Alanında plan değişikliği
yapılarak birçoğu “Akaryakıt-Turizm Ticaret ya da Konut” alanı yapıldı.)
6-
·
“Dindar gençlik” söylemi ile
İstanbul’daki kamu malı “Sosyal Kültürel Tesis” alanları plan değişikliği ile ”Özel
Sosyal Kültürel Tesis Alanı” yapılır. Bu arsalar belli vakıflara tahsis edilip
paylaştırılır.
7-
·
Boğaziçi Kanununa aykırı olsa da, tarihi mesire alanları Turizm
Tesis alanı yapılabilir. Boğaz koruları istediğine kiralanır, istediğine tahsis
edilir.
8-
·
Bu “ihanetlere” rağmen seçimleri her seferinde kazanıyorsan kendini
İstanbul’un sahibi zannedersin. Belediyeyi “babanın malı” gibi kullanır,
ihaleleri istediğine, istediğin fiyatla dağıtabilirsin.
·
Bu öz güvenle, büyük kamu arazilerini; “üniversite, özel hastane
kurma” koşulu ile kurucusu olduğun, ya da kendine yakın vakıflara “üç otuz
paraya” tahsis edersin.
·
Nazım Plan İlkeleri “İstanbul’da
mevcut üniversitelerin lisansüstü üniversiteye çevrilmesine, sadece teknoloji
ağırlıklı yeni üniversitelere izin verileceğini” öngörmesine rağmen, bu
ilkeye uymaz, onlarca lisans üniversitesine izin verirsin.
9-
·
İstanbul’a yapılan “ihanetin” sonuçları İstanbul semalarında beton
bloklar olarak yükselip tepkiler çoğalınca yeni çıkış yolları bulursun. “Yüksek yapılar yanlıştır, yaygın yapılaşma
olmalı” söylemi ile kuzey ormanlarının inşaata açılmasına zemin
hazırlarsın.
10-
·
İstanbul,
deprem riski açısından 1999 yılından daha güvenli değil. Deprem toplanma
alanlarına rezidans ve AVM yapıldı. İstanbul bir depremden bin felaket üretecek
bir kente dönüştürüldü.
·
Kentsel
Dönüşüm; önceliği olan bölgelerde, doğru uygulanma yerine, önceliği olmayan,
satış değeri yüksek bölgelerde müteahhitlerin eline bırakıldı.
İstanbul’a bu ve benzeri kötülükleri yapanlar,
günah çıkarıp “İHANETİN” sorumluluğundan kaçmaya, kurtulmaya çalışıyor. Bu
mümkün mü?”
Yazının sahibi: Mehmet Yıldız, CHP İst. İl Bşk. Yrd. ; İBB İm. Panlama. Da. Eski
Bşk.
2 Kasım 2017 Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder