Eğitimin üç ana konusu- sorunu var: İlki fırsat eşitliği, ikincisi nitelik,
üçüncüsü de özgür düşünebilen öğrenciler - eğitim - okullar.. Tüm diğer sorunlar bunların alt
başlıklarıdır.
İktidar, çağdaş dünyada süren ülkeler arasındaki daha
iyi eğitim ve daha iyi yaratıcı ve yeteneklerini dışa vurmuş bir gençlik
yaratma yarışına katılmadı.
Asla böyle bir düşünceleri - sorunları da olmadı.
Eğitimde tüm yasal ve siyasi ağırlıklarını,
*tüm milli eğitim okullarında din öğretilerini mümkün
olduğu kadar öne çıkarmaya ve
*tüm okulları da mümkün olduğunca imam hatipleştirmeye
verdiler.
Gelinen nokta, demin bir videoda seyrettiğim bir
olgudur: Öğretmen adında birinin sabah sınıfta din adına tüm çocukların
katıldığı bir selamlaşma adeta andı içiriyor..
Valiler, kaymakamlar öğrencilerin mümkün olduğunca
imam hatiplere çekilmesi konusunda talimatlar yayımlıyor..
Zorla
dayatılmıyor mu?
Cumhurbaşkanı “imam hatip okullarını zorla dayatmıyoruz”
biçiminde açıklamalar yaparken, saysız ilde, ilçede, mahallede çocukların
sadece imam hatip okuluna gidebileceği durum yaratıyor..
Nerede ne okul açılabileceğine karar veriyorlar ve
sonuçta bakılıyor ki “Türkiye’nin 5’te birin imam hatip okullarına mahkum”
ediliyor
Okulların kapıları, başta Ensar olmak üzere cemaatlere
açılıyor.. Tarikatın - cemaatlerin çocuğumun - torunumun gittiği okulda ne işi
var, diye kimse sorup dava açmıyor.. Türkiye’de eğitim tarihi boyunca böyle
bir zulüm altında olmamıştır..
Talim terbiye adındaki, “zalim terbiye” diye
manşetleri atılan, artık kurum bile diyemeyeceğim yapının başındaki, evrimi
okullardan atıyor, evrim bir tornavidadır, diyor. Kadınlara da kocaya itaati
öneriyor.
Laik ve nitelikli eğitimin yapıldığı Cumhuriyetin
okullarının başlarına imamlar atanıyor.. Niteliğine kıyılıyor.
Doğa
Müzesi’nde evrim sergisine yasak
Fransız Okulu Saint
Joseph’e gelen müfettiş, okuldaki Doğa Müzesini gezerken, serginin bir
eklentisi olan evrim tarihine bakıp “kaldırın bunu” diyebiliyor ve okul da
gereğini yapıyor. O müze ki, 1900’lerden bu yana Fransız bilimcilerin
biriktirdikleriyle varolmuş ve bir kaç yıl önce bilimsel bir müzeye
dönüştürülmüştü!. Her açıdan utanç verici bir durum!
Devlet okullarını imam hatip cenderesi ve cemaatler
sarınca aileler paniğe kapıldı. Ya kırk katır ya da kırk satır (özel okulların
büyük paralı eğitimi) arasında sıkışıp kaldılar. Kapağı yurtdışına atanların
sayısı giderek artıyor. Varlıklar yurtdışına taşınıyor. Biliyorum ki iktidar oh
ne iyi ne iyi diye ellerini ovuşturuyordur..
Aileler ve eğitim, dediğim gibi, böyle zulüm görmedi.
Özetle Türkiye eğitimde çağdaş dünyadan kopmuş
durumdadır.
Kafalarındaki dini eğitim, yönetime adam yetiştirme şablonu,
bir toplumsal mühendislik olarak, çağdaş dünyaya aykırı bir şekilde hepimize
dayatılıyor.
İmam hatip okulları tüm sınavlardan nal topluyor! Kalitesizlik
diz boyu!
Şimdi de
TEOG
Cumhurbaşkanı kaldırılmalıdır,
dedi. Bakanlık, hükümet başta tüm iktidar yanlıları alkışlamaya başladılar.
Övgüler düzdükleri sistemi iki – üç yılda bu kez yerden yere vurmaya
yöneldiler.
TEOG sorunlu mu? Açın toplumsal tartışmaya, en iyisi
aransın ve bulunsun.. Bu ülkede böyle bir şey olabilir mi! Oldu mu hiç!
Ülkenin güzide uzmanları dış kapının dış mandalları.
Ne işleri var burada, gitsinler başka ülkelere danışmanlık versinler!
Ama büyük bir kargaşa – kaosun içine yuvarlandı
eğitim.
Aileler üç yıldır çocuklarını TEOG’a hazırlarken,
bakanlık emre uydu ve kaldırdık dedi.
Mahkemeye veren var mı?
Zerre şüphem yok ki, bunu kaldırırken, daha büyük
eşitsizlik, kalitesizlik yaratacaklar.
Zerre şüphem yok ki, düşük vasatı her yere
yayacaklar..
Ve okulları, öğrencileri imam hatipler düzeyine çukura
itecekler..
Dibe doğru gidişe devam..
21 Eylül 2017 Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder