SAYFALAR

13 Eylül 2017 Çarşamba

Arz ederim.. Birinci sınıf konular üzerine..

Cumhurbaşkanı’nın Kazakistan konuşmasını sevdim ya, bugün de oradan kendime yeni yollar açacağım. Hele ülkenin neredeyse mutlak lideri böyle bir konuşma yapıyorsa, konuşmaya sahip çıkmalıyız..
Çünkü konu ülke meselesi.. Hepimiz vatanı kurtarmak için çalışmıyor muyuz?!
Eğer Cumhurbaşkanı bu konuşmasının böyle yazılara destan olmasından hazzetmiyor ve “onları söyleyen ben değilim..” diyorsa, metni kaleme alanların yakasına yapışmalı...
Bir ülkenin neredeyse mutlak lideri eğer böyle bir konuşma yapıyorsa, elindeki metinle uyumlu hakkaniyet istemek, hele hele fikri takip halindeki gazeteci ve yazarlar için bir farzdır. Her ne kadar bağımsız, eleştirel özgür gazetecileri sevmese bile..

Ekrandaki futbol tartışması
Cumhurbaşkanı üstün yetenekli değerlerimiz yurtdışına gidiyor demiş ve bilim ve teknoloji üretiminin önemine değinmişti ya.. Tam o konuşmayı internetten okurken, bir bilgisayar satıcı – onarıcı dükkanda beklemedeydim.
Karşımdaki ekranda futbol eleştirisi yapılıyordu. Tartışma, futbol takımlarımızın artık tamamen yabancı oyunculardan kurulabiliyor olması ve bunun yarar ve zararı üzerineydi. Müşterilerden biri “daha çok tartışırsınız, bu ülkenin gençlerine fırsat vermezseniz..” diye sayıp döktürdü. Ortalık kızıştı.
Elimdeki gazetenin spor sayfasının açtım, bir spor yazarı özetle diyordu ki, siz birinci sınıf mal varken, ikinci üçüncü sınıfı satın alır mısınız, alırsanız düşük kümede oynarsınız, biz ekranda çok kaliteli futbolcu seyretmek istiyoruz, Digitürk’e o kadar para veriyoruz, stadyuma gidiyoruz, kalite istiyoruz, yabancıysa yabancı...
Yani birinci sınıf ithalat talebi... Zaten öyle değil mi?

Mesele üretememek
Futbolun, futbol takımlarının bu ülkede 100 yılı aşkın geçmişi var. Ama yeteri sayıda evrensel kalitede futbolcumuz yok. Olmayınca ithal ediyoruz. Para var. Borç da var. Galatasaray’ın 1,5 milyar borcu var. Diğerleri de benzer durumda. Yok yok, futbol, bilgisayar vb. ileri teknoloji ürünleri gibi dün ortaya çıkmadı ki, ne yapalım tren kaçtı, üretici olmadık diyelim.
Yahu 100 yılı aşkın futbol varsa ülkemizde, bunun tepesindekiler bugüne kadar ne halt yediler de futbolcu üretemediler. Mesele bu. Her alanda olduğu gibi: Üretememek.
Türkiye’nin durumu ile Futbolun durumu niye farklı olsun?
İktidar, bu ülkeyi 500 milyar dolar borçlandırarak ekonomiyi döndürmüyor mu? Bu para mesela küt diye yarın gitse, ne olur bu ülkenin hali.. Bir düşünün! Gayri safi milli hasıla 300 milyar dolara, kişi başına düşen para da 3.000 dolara iner..
Yani, bizim olmayan, ama tonlarca faizini ödediğimiz yabancı araç gereç ile caka satıyoruz! Nurlu ufuklar, köprü, yol inşaat...
Yabancı futbolcular da küt diye gitse, ortada takım ve futbol kalmayacak.

Üretemezsen futbolcu alırsın
İçinde bulunduğumuz bilgisayar ve eklentileriyle dolu dükkana göz attım, tartışmaya katıldım, bakın şu dükkana, dünyanın dört bir yanından birinci sınıf mallarla dolu... bilgisayarlardan tutun... Biz de gelip bu mallardan satın alıyoruz.. Fakat burada ikinci / üçüncü sınıf (yerli) mal bile yok, kafayı futbolda yabancı kaliteye takmış yazar ne yapsın, tabii ki bilgisayarı gibi birinci sınıf futbolcu istiyor..
İthalse ithal..Vee milyarlarca dolar ödeniyor.
Çağdaş dünyanın en tipik özelliği: Üretemediğini satın alırsın. Hele yüksek teknoloji ve kaliteyse.. Aldıkça batarsın, ütülürsün, varını yoğunu verirsin. Yabancı futbolculara, antrenörlere ödenen paralara bakın. Ödendikçe batan bir futbol!
Futbol yönetimlerini tek ilgilendiren o anlık başarı. Peki, futbol yönetimi diye bir şey var bu ülkede. Tam bu duruma çanak tutucu. Onun da, yorumcunun da, gündemindeki soru şu olmalıydı: Futbolcu niye üretemiyoruz?
Bu soruya yanıt verebilmek için gerçekten derdi olan, fikri olan, evrensel yönetici lazım.

Birinci sınıf siyasetçi de!
Hah tamam: Evrensel tarzda düşünen ve sorun çözen yönetici.. Birinci sınıf futboldan önce birinci sınıf yönetici: işte istememiz gereken.
 Bakıyorsunuz genç işsizler yüzde 25’leri aşmış, lise ve üniversite mezunları işsiz. Oysa yüzlerce futbolcuyu, tıpkı Brezilya gibi dünyaya salacak fikri olan yönetici.
Kazakistan’da neredeyse iyi bir konuşma yapan Cumhurbaşkanına arz ederim.
Fakat, biz birinci sınıf Başkan da istiyoruz.. birinci sınıf Başbakan da.. birinci sınıfı bakanlar. Birinci sınıf siyasal etik.. Birinci sınıf yönetim.. Bunlar bu ülkenin hakkı.

Arz ederim.
12 Eylül 2017 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder