SAYFALAR

1 Ağustos 2017 Salı

Evrim: insanın kökeni, 3,5 milyar yılda küçük ayrıntıdır


Harran Üniversitesinde profesör, üstelik biyoloji profesörü. Ve botanikçi, araştırma makaleleri var; araştırmalarında evrimsel gelişmeyi de net görürsünüz. Mesleki dergilerde yayımlanana bu makalelerin hiç birinde ne evrime bir saldırı var ne de yaratılışçılığı öven ile ilgili bir yorum. Böyle bir şey yapsa hiç bilim dergisinde makalesinin tekini bile yayınlatamaz, nal toplar ancak. Bunu biliyor, akademik unvanını elde edebilmesi de bu makalelerin uluslararası bilimsel kurallara uygun olması gerekir.
Bir kongre düzenliyor: “1. Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi”. Yani Evangelist vb Kreatonistlerin bir araya geldikleri yer olacak. Bilime karşı bildik tezlerin bu kez Türkiye’de tekrarlanacağı bir arena.
Sahtekarlıkları almış başını gidiyor. Mesela Prof. Aziz Sancar’ı alet ediyorlar, güya demiş ki “Ben Müslümanım, Evrime inanmıyorum..” Sancar’ın böyle bir sözü yok. Dediği şu: “Ben Allaha inanıyorum, evrim ise bir inanç konusu değil bir gerçek, güneşi balçıkla sıvayamazsınız. Kreatonistlerle de bir ilgim yok.”
Bunu oradan çıkarmadıkları sürece, hepsini sahtekar ilan etmeyi sürdüreceğim. Üstelik Sancar’la konuşmamı içeren “Evrim bir gerçek” yazımı okudukları halde. Kongre parasını da Harran Üniversitesi ile bölge devlet yönetim birimleri vb karşılıyor.

“Bizim çocuklar aptal, anlamaz”

Diyor ki, Evrim’i üniversitesi öncesi eğitim müfredatından çıkardık. Çocuk okulda evrim okuyacak, eve gelince de seccadeyi rafa kaldıracak, bu çelişkiyi yaşatamayız çocuklara.. Bizim kültürümüzde evrim diye bir şey yok.
Kültürümüz dediği, ülkenin büyük çoğunluğuna dayatılan “evrim yanlıştır” inancı. Bu ülkenin bilimine, aydınlığına, geleceğine en büyük ihanetlerden birini yapıyorsunuz. Gelişmiş ülkelerin köleliğini dayatıyorsunuz hâlâ.
Yok soyut bir şey evrim, çocuklar anlamaz gerekçeleri de bir başka yalan. İranlı çocuklar üniversite öncesi sayfalar dolusu evrim okuyor.
İran’da ilk öğretim beşinci sınıftan itibaren fosiller öğretiliyor; ortaokul son sınıfta Yaşamın Kökeni ana başlığı altında Türleşme ve Evrim, Popülasyon Genetiği, Popülasyon Dinamikleri  gibi başlıklar altında Evrim konusunda 60 sayfalık kapsamlı bilgiler veriliyor... Darwin’in evrim kuramına da 11 sayfa ayrılıyor.
Avrupa’da tüm okullarda evrim bilimin en önemli gerçeği diye okutuluyor, onların hepsi anlıyor.. Ama bizim çocuklar aptal, öyle mi? Evrim’in zerre kadar bir soyut yönü yok. Hepsi kanıtlara dayalı. Hayatın Kökeni pek çok bilimin ana dayanağıdır. Ve çok somuttur. En soyut matematiktir. Matematiği öğrencilerimiz anlıyor, ama evrim gibi çok somut bir gerçeği anlamaz.. Türkiye’yi aptal yerine koymanın diz boyu..
Yalanın bir yönü de şu: Evrim, "nihayetinde insanın oluşumuna ilişkin bir akıl yürütme biçimi..” 200 yıllık Evrim araştırma müktesebatına, sen kalk “bir akıl yürütme biçimi” diye cahil bile denemeyecek, kahvehane kültüründe bile insanların destur diyecekleri bir şekilde saldır.
Evrim’in üniversitede okutulacağı da başka yalan. Evrim konusunu ancak biyoloji öğrenimi görecekler okur. Başka hemen hiç bir bölümde sözü bile edilmez. Ne yani iktisat, finans, halkla ilişkiler, hukuk vb okuyanlar evrim mi okuyacaklar?

İnsanın kökeni sadece bir ayrıntı

Evrim teorisi içinde insanın kökenleri, son derece küçük bir detay! Teori, canlıların aşağı yukarı 3.5 milyar yıl önce ortaya çıkmasından beri, maya hücrelerinden dinozorlara kadar bütün yaşam biçimlerinin birbiri ile ilgisini ortaya koyan bir bilimsel çerçeve. DNA deşildikçe bu çerçevenin içi çok daha incelikle dolup duruyor. Aşağıdaki İngilizce metin, maya hücreleri ile insan DNA’sı arasındaki ortak yönleri anlatan sıradan bir yazı:
Bir bilimci dostum gönderdiği notta diyor ki: “Tesadüfen dünyada insanlar olmasaydı -aslında 300,000 yıl öncesine kadar yoktular, evrim, Darwin'in anahatları ile çizdiği, Mendel, Crick ve Watson'un ise mikroskopik mekanizmalarını açıkladığı senaryoya göre gerçekleşecekti. İnsanlar sahneden çekilince de süreç devam edecek, zaten ediyor. Bunun ‘nihayetinde insanın oluşumu’ konusuna indirgenebileceğini düşünmek için bütün bunlardan bihaber olmak lazım..”

Bilginin sınırı olmadığı gibi, cehaletin de yok.. 
Tabii, ülkeye kötülüğün de..
31 Temmuz 2017 Pazartesi / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder