Harran Üniversitesinde
profesör, üstelik biyoloji profesörü. Ve botanikçi, araştırma makaleleri var; araştırmalarında
evrimsel gelişmeyi de net görürsünüz. Mesleki dergilerde yayımlanana bu
makalelerin hiç birinde ne evrime bir saldırı var ne de yaratılışçılığı öven
ile ilgili bir yorum. Böyle bir şey yapsa hiç bilim dergisinde makalesinin
tekini bile yayınlatamaz, nal toplar ancak. Bunu biliyor, akademik unvanını
elde edebilmesi de bu makalelerin uluslararası bilimsel kurallara uygun olması
gerekir.
Bir kongre düzenliyor: “1. Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış
Kongresi”. Yani Evangelist vb Kreatonistlerin bir araya geldikleri yer
olacak. Bilime karşı bildik tezlerin bu kez Türkiye’de tekrarlanacağı bir
arena.
Sahtekarlıkları almış
başını gidiyor. Mesela Prof. Aziz Sancar’ı
alet ediyorlar, güya demiş ki “Ben
Müslümanım, Evrime inanmıyorum..” Sancar’ın böyle bir sözü yok. Dediği şu:
“Ben Allaha inanıyorum, evrim ise bir
inanç konusu değil bir gerçek, güneşi balçıkla sıvayamazsınız. Kreatonistlerle de
bir ilgim yok.”
Bunu oradan
çıkarmadıkları sürece, hepsini sahtekar ilan etmeyi sürdüreceğim. Üstelik
Sancar’la konuşmamı içeren “Evrim bir
gerçek” yazımı okudukları halde. Kongre parasını da Harran Üniversitesi ile
bölge devlet yönetim birimleri vb karşılıyor.
“Bizim çocuklar aptal, anlamaz”
Diyor ki, Evrim’i üniversitesi öncesi eğitim
müfredatından çıkardık. Çocuk okulda evrim okuyacak, eve gelince de seccadeyi
rafa kaldıracak, bu çelişkiyi yaşatamayız çocuklara.. Bizim kültürümüzde evrim diye bir şey yok.
Kültürümüz dediği, ülkenin büyük çoğunluğuna
dayatılan “evrim yanlıştır” inancı. Bu ülkenin bilimine, aydınlığına,
geleceğine en büyük ihanetlerden
birini yapıyorsunuz. Gelişmiş ülkelerin köleliğini dayatıyorsunuz hâlâ.
Yok soyut bir şey evrim, çocuklar anlamaz gerekçeleri de bir başka yalan.
İranlı çocuklar üniversite öncesi
sayfalar dolusu evrim okuyor.
İran’da ilk öğretim beşinci sınıftan itibaren fosiller
öğretiliyor; ortaokul son sınıfta Yaşamın Kökeni ana başlığı altında Türleşme
ve Evrim, Popülasyon Genetiği, Popülasyon Dinamikleri gibi başlıklar altında Evrim konusunda 60
sayfalık kapsamlı bilgiler veriliyor... Darwin’in evrim kuramına da 11 sayfa
ayrılıyor.
Avrupa’da tüm okullarda
evrim bilimin en önemli gerçeği diye okutuluyor, onların hepsi anlıyor.. Ama bizim çocuklar aptal, öyle mi?
Evrim’in zerre kadar bir soyut yönü yok. Hepsi kanıtlara dayalı. Hayatın Kökeni
pek çok bilimin ana dayanağıdır. Ve çok somuttur. En soyut matematiktir.
Matematiği öğrencilerimiz anlıyor, ama evrim gibi çok somut bir gerçeği
anlamaz.. Türkiye’yi aptal yerine koymanın diz boyu..
Yalanın bir yönü de şu:
Evrim, "nihayetinde insanın oluşumuna ilişkin bir akıl
yürütme biçimi..” 200
yıllık Evrim araştırma müktesebatına, sen kalk “bir akıl yürütme biçimi”
diye cahil bile denemeyecek, kahvehane kültüründe bile insanların destur
diyecekleri bir şekilde saldır.
Evrim’in üniversitede
okutulacağı da başka yalan. Evrim konusunu ancak biyoloji öğrenimi görecekler
okur. Başka hemen hiç bir bölümde sözü bile edilmez. Ne yani iktisat, finans,
halkla ilişkiler, hukuk vb okuyanlar evrim mi okuyacaklar?
İnsanın kökeni sadece bir ayrıntı
Evrim teorisi içinde
insanın kökenleri, son derece küçük bir detay! Teori, canlıların aşağı yukarı
3.5 milyar yıl önce ortaya çıkmasından beri, maya hücrelerinden dinozorlara
kadar bütün yaşam biçimlerinin birbiri ile ilgisini ortaya koyan bir bilimsel
çerçeve. DNA deşildikçe bu çerçevenin içi çok daha incelikle dolup duruyor. Aşağıdaki
İngilizce metin, maya hücreleri ile insan DNA’sı arasındaki ortak yönleri
anlatan sıradan bir yazı:
Bir bilimci dostum gönderdiği notta diyor
ki: “Tesadüfen dünyada insanlar olmasaydı -aslında 300,000 yıl öncesine kadar
yoktular, evrim, Darwin'in anahatları ile çizdiği, Mendel, Crick ve Watson'un
ise mikroskopik mekanizmalarını açıkladığı senaryoya göre gerçekleşecekti.
İnsanlar sahneden çekilince de süreç devam edecek, zaten ediyor. Bunun
‘nihayetinde insanın oluşumu’ konusuna indirgenebileceğini düşünmek için bütün
bunlardan bihaber olmak lazım..”
Bilginin sınırı olmadığı gibi, cehaletin
de yok..
Tabii, ülkeye kötülüğün de..
31 Temmuz 2017 Pazartesi / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder