Geçen Perşembe akşamı
Kılıçdaroğlu’nu Bab-ı Ali toplantılarının onur konuğu olarak dinledik.. Tabii
benim odağımda, son iki yazımda ileri sürdüğüm görüşler, yüzde 50’ye karşı
CHP’nin tavrı ve CHP’nin 2019 Başkanlık seçimleri hakkında neler düşündüğü
vardı.
Kılıçdaroğlu, umduğumdan çok
şey söyledi.. Yazdıklarımla CHP Başkanının düşünceleri neredeyse örtüşüyordu..
Ama önce seçim gecesi konusunda söylediği çarpıcı açıklamalara yer vereyim
önce:
“Çok net biliyoruz ki iktidar gece
adamlarını silahlandırmıştı, sopalar dağıtmıştı, duyumlar aldık ve
arkadaşlarımızla karar verdik, böyle bir hareket yapsaydık kesin kan dökülecek
ve süreç bizim kontrolümüz dışında başka bir mecraya akıtılacaktı.. Gençlerin
enerjisine gem vurduk biliyoruz, kararımızın doğru veya yanlış olduğuna tarih
karar verecek.. Kavga ile sonuç alamayız, bu başka süreçleri
tetikleyecektir..”
Bunu şu soru üzerine
söyledi: YSK adındaki iktidar güdümündeki
kurumun yasaları çiğneyerek veya yasa maddelerini ortadan kaldırarak kararlar
alması karşısında, seçim gecesi neden hayır oyu veren kitlelerle YSK kapısına
dayanmadınız, pişman mısınız.. (Zafer
Arapgirli’nin sorusu)
“Enerjiyi azalttım, farkındayım..”
O gece “silahlanın
sokağa çıkın” diye tvit atan Cem
Küçük’ü anımsadınız mı? Kılıçdaroğlu herhalde bu çağrıya dayanarak bunları
söylemiyordur, bir takım duyumlar partiye gelmiştir. Kılıçdaroğlu ayrıca seçim
sonrası “sokak çağrısı yapmadığım için
kitlelerin enerjisini azalttığımın farkındayım” diyerek, kendisine
aktivistler veya daha geniş çevre tarafından yöneltilen “pasif”lik
eleştirilerini de biliyor.
Bize de çok sık mesajlar
geliyor. Mesela toplantı sonrası sosyal medyada “açıklamaları doyurucu buldum” paylaşımıma gelen yanıtlar arasında
çok sık dile gelen –ağır– eleştiriler de vardı: “Hala o adamdan medet mi umuyorsun.. her tarafı dolu olsa ne yazar bu
saatten sonra.. O sinek anca vızıldar, gaz alır. Liderlik vasfı
olmayan eski bir bürokrattan başka bir şey değil. Tam bir devlet memuru!..” gibi.
Eğer YSK önünde
protesto için toplanan büyük kitleye saldırılar olsa ve kan dökülseydi,
şüphesiz ki bugün farklı şeyler konuşuyor olacaktık, ama alınan duyum doğruysa,
burada hem etik tartışma ortaya çıkıyor hem de sonuçlarının kime yarayacağı
meselesi.
Peki seçimler ne zaman anlamını yitirir?
Fakat önümüzdeki
süreçte, seçimlerin gerçekten anlamsız, göstermelik, milli iradeyi hırsızlamaya
dayalı olduğu çok daha net ortaya çıkarsa? Ki muktedirlerin iktidarı asla
devretmeme konusunda kararlı tutumlarının işaretleri giderek artacak gibi
gözüküyor... O zaman ne olacak?
Mesela, YSK’nın kanun
tanımaz kararı, önümüzdeki seçimlerde nasıl sonuç verecek ve sandıklar nasıl
denetlenecek?
Herhalde, seçim ve
parlamento tamamen terkedilir. Bu oyuna hiç katılmamak en şiddetli protesto
olarak ortaya çıkar, şüphesiz ki Türkiye raydan ve zıvanadan çıkar.. İktidar
bunu bile yapacak gözü karalardan mı oluşuyor?
Önümüzdeki 2,5 yılda
neler yaşayacağımızı bilmiyoruz. Ama Cemaat tv’lerinin bir emirle, ihalesiz,
sorgusuz sualsiz havuz medyasına devredilerek dünyanın en büyük medya tekelinin
yaratılması yoluna girildiğine göre.. İktidar konusu artık giderek “kollektif suç” niteliğine bürünüyor?
Verilen emirlere
karşı çıkacak hiç bir yasal güç kalmadı mı artık?
“Hedefiniz CHP..”
Kılıçdaroğlu’nun işaret ettiği başka bir nokta
daha var:
Referandum’dan sonra önümüzdeki
süreçte en büyük hedefleri CHP.. Devlet kurumlarına ve havuz medyalarına
talimat verdiler, bunu biliyoruz... Bizi büyük saldırılar olacak.
Havuz medyasına baktığınızda
zaten kapaklarından CHP inmiyor. Kılıçdaroğlu için de “işi bitti” manşetleri
çekiyorlar. CHP ve Kılıçdaroğlu için onlarca fezleke hazırlanıyor. Gözü kara
bir şekilde CHP’yi de gerektiği zaman içeri tıkmaya cesaret edebilirler mi..
Ama en azından, yüzde 50’lik kampı parçalamak için harekete geçtiler diyor Kemal
bey.. Bunu da, referandum sürecinde CHP’nin eski politikasını terk ederek,
herkesi kucaklama ve AKP’nin düşman yaratma politikasını boşa çıkarma
stratejisine bağlıyor ve diyor ki:
“Adamlarına, partilerine ve
devlete, CHP’yi eski ayarlarına, politikalarına döndürün, bu amaçla her şeyi
yapın talimatı verdiler..”
Önümüzde uzun bir süreç var..
Bütün bunları göreceğiz. Kesin olan yüzde 50 hayır, iktidar cephesinde ortalığı
karıştırdı ve denizi dalgalandırdı..
Devam edeceğiz..
NOT:
İKİ BİLGE KONFERANSI
Bugün iki Bilge Doğan Kuban ve Bozkurt Güvenç,
Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş yerleşkesinde saat 17.00’de “Türkiye’nin
Gelişme dinamikleri” üzerine konuşacaklar. Herkes davetli..
6 Mayıs 2017 Cumartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder