Tartışmalarda Cumhurbaşkanı’nın
Kararname çıkarma yetkisi söz konusu olduğunda “temel yasalar” ve Meclis’in yetki alanında olanlar gibi,
anayasa değişikliğindeki maddeleri okunarak geçiştiriliyor.
Şimdiki Anayasa’da hükümete-
Başbakana tanınan pek çok yetki Cumhurbaşkanı’na geçiyor ve dolayısıyla bir
icra- yürütme gücü olduğu için de Cumhurbaşkanı’nın sayısız konuda kararname
çıkarma yetkisi bulunuyor. Fakat nedense bunlara değinilmiyor. Güçsüzleştirilen
Meclis “kanun hükmünde kararname” çıkarma yetkisini yitirerek, yeni anayasada
bu yetki “Cumhurbaşkanı Kararnameleri”ne dönüştürülüyor. Meclis devre dışı ve
Meclis’in en önemli yetki kayıplarından biri..
Cumhurbaşkanına verilen
yetkilerin en belirgini, devleti bilinen bütün yapısıyla darmadağın ederek,
devlet yapısını kararnamelerle istediği gibi düzenleme hakkının resmen
verilmesi. Bakanlıklar dahil.. Eyaletle ayıracak, bölgeler kuracak, kent
yönetimlerini istediği gibi değiştirecek ve düzenleyecek..
Yeni bir devlet kuruluyor diye
yazarken, yeni bir yönetim biçimi – yeni bir yönetim biçimi- rejimin yanı sıra
öncelikle buna işaret ediyorduk..
Cumhurbaşkanı hangi konularda
kararname çıkartacak? Yürütmeyi ilgilendiren pek çok alanda.. Anayasa’da “kanunla düzenlenir” diye buyurulanların
dışında...
Anayasa’da “kanunla düzenlenir”
vurgusunun yapılmadığı hangi konular söz konusu? Mesela bir araştırma, döküm
yapıldı mı? Ben görmedim..
“Kararname
Tuzağı”
Ama Cumhurbaşkanı tamamen
yürütme erki olacağı için, yürütmeyi ilgilendirecek sayısız konuyu gündeme
getirecek ve kararnameler imzalayarak, tek adamın tek imzasıyla ülkeyi
yönetecek..
Deniz
Yıldırım, “Kararname Tuzağı” başlıklı yazısında, dikkatlerden kaçan
başka konuları da gündeme getiriyordu (ABC gazetesi). “Başkan her konuyu “yürütmeyle ilgili”
diyerek kararname konusu yapabilir; Meclis iradesinin yerine geçip ülkeyi tek
başına, yasa yerine geçen kararnamelerle yönetebilir... Kararnamenin
sınırlarını, süresini, kapsam ve ilkelerini belirleyen bir Yetki Kanunu
öngörülmüyor.”
Yıldırım, Anayasa’nın 73. Maddesi değiştirilerek, “Vergi
ödeviyle ilgili düzenleme yapma yetkisini” alan Cumhurbaşkanının “Kimine vergi artışı, kimine vergi muafiyeti
ya da istisnası” getirebileceğine işaret ediyor ve sermayenin çeşitli
kesimleri arasında tercihlerde bulunarak yandaş sermaye yaratabileceğini
yazıyor. Bunu ihalelerle yapıyorlar zaten! Ama yasallaşma söz konusu olabilir!
“Ekonomik ve Sosyal
Konsey”i yetkisini de alan
Cumhurbaşkanı, bu alanı da kararnamelerle düzenleyecek. Neler
çıkartabilir, dersiniz?
“Piyasaların Denetimi ve
Dış Ticaretin Düzenlenmesi” yetkisini de alacak Cumhursbaşkanı
kararnamelerle “bütün iç ve dış ticareti, piyasaların denetimini, vergi salmayı,
vergi muafiyeti getirmeyi” de kararnamelerle düzenleyecek. Yani ekonomiyi
kendine göre biçimlendirecek.. Deniz
Yıldırım, isterse bazı sermaye guruplarını tasfiye bile edebileceğini ileri
sürüyor!
Anayasa
mahkemesi denetleyebilir mi?
Bir avukat dostumuz aradı, Cumhurbaşkanı kararnameleri iki
yoldan denetlenebilir, Anayasa Mahkemesi’nce ve Meclis’çe..
Anayasa Mahkemesi’ne götürüldü diyelim, Anayasa’ya aykırılık
iddiasıyla. Mahkeme inceledi ve aylar sonra iptal yetkisi verdi diyelim. Ama
mahkemenin kararları geriye yürümediği için, kararnameyi alan Üsküdar’ı geçmiş
oluyor.. Yani yürütme yapacağını yapmış oluyor.
Meclis’te de zorlaşıyor
denetim. Zaten gensoru falan yok. Meclis diyelim ki bir yasa yaptı,
Cumhurbaşkanı’nı reddetti. Meclis’in bunu, Cumhurbaşkanına rağmen
yasalaştırabilmesi için, tam 301 vekilin oyu şart. Yani Cumhurbaşkanı Meclis’in
neredeyse her bakımdan üstünde
DİN SÖMÜRÜSÜ TEPE NOKTASINDA
İktidar, dini alabildiğine
kullanıyor. Hayır oyu verecekler anayasaya değişikliğine karşı çıkarken dünyanızı
da, ahiretinizi de tehlikeye atmayın, diyebiliyor. Son kozları evetçilere cenneti garanti etmek, hayır
verecekleri de cehennemle korkutmak.
Beyler
ayıptır.. Bakın İlahiyatçı İhsan Eliaçık ne diyor size:
"Hayır oyu verenler cehennemliktir diyor...
Ya kardeşim Allah'tan korkun. Dini bu işe niye bulaştırıyorsunuz. Üç kuruşluk
dünya için, makam için, koltuk için Allah'ın güzel dinini niye alet
ediyorsunuz. Bir insanın cehenneme girmesine kim karar verir. Şu cehennemlik,
şu cennetliktir demek Allah'a aittir. Sen, hayır verdiği için cehennemliksin
deme yetkisini nerede buluyorsun...”
“Allah
adına” hareket edenler, emir ve talimat verenler İslam dünyasında dur durak
bilmiyor. Bu nedenle İslam dünyası sürünüyor! Bu arada akla “Allah adına” Suriye
ve Irak’ı kana bulayanlar geliyor. Eğer “Onlar İslamı temsil etmez..”
ise, hayırcıları cehennemlik ilan edenler mi İslamı temsil ediyorlar.
Meraktan çatlıyorum!
İktidarı iyi tanıyan bir
“inançlı entelektüel” bir sohbette dedi ki:
“RTE bugüne kadar dindarlardan
“Allah rızası” için oy istiyordu.
Şimdi ise kendisi için istiyor. Bu
nedenle o cenahtan epey oy kaybedecek..
Ne diyeyim, hadi hayırlısı..
11 Nisan 2017 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder