SAYFALAR

20 Şubat 2017 Pazartesi

“Referandumu kaybedersek silahlı iç savaşa hazırlanın”

Yaygın bir görüş var AKP ve tabanında: İktidarı ele geçirdik. Artık bir daha bırakmayız, bırakmamalıyız, asla kaybetmemeliyiz iktidarı... Üstelik akademik kılıklı bir ülke ve millet düşmanı, iktidar için ülkeyi yakıp yıkmaya hazır bir katil ruhlu, referandumu kaybedersek silahlı iç savaşa hazırlansın herkes diyor.
Sadece o mu?
Başka yetkili bir AKP’li, hedefe az kaldı, 90 yıllık hasret bitecek diyor.
Az kaldı dediği şu: İki ay sonra referandum olacak ve kazanacağız ve bu işi kesin ve ebedi olarak bitireceğiz, Cumhuriyet ve Atatürk belasından, parlamenter sistemden vb kurtulacağız.

Gördükleri rüya

Ülkede Atatürk’ün ilan ettiği Cumhuriyeti, kadınlara özgürlükleri, Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir ve Meclisindir kuralını, Cumhuriyetin demokratik parlamenter düzene ve güçler ayrılığına demokratik bir sisteme doğru büyük evrimini, bu süreçte verdiği ileri doğru büyük atılımı, çağdaşlığa ve uygarlığa doğru büyük serüveni sona erdirecekler. Bunun rüyasını görüyorlar.
Cumhurbaşkanı ne demişti muhtarlara, bileklerimizdeki prangayı kıracağız.
O pranga nedir? Yukarıdaki büyük paragrafı yeniden okuyun.
Daha önceki söylemlerle de bütünleştirin bu son anlayışları: Cumhuriyet 90 yıllık parantezdir, bu parantezi kapatacağız.. Cumhuriyet bir reklam arasıdır..
Anayasa değişikliği ile öngörülen de zaten, bu reklam arasına bir son vermek, 90 yıllık paarantesi kapatmak, Türkiye’yi Osmanlı ile bütünleştirmektir.
Yeni Türkiye dedikleri budur.
Tüm bu söylem, niyet, politika ve değişimi alt alta koyarsanız, hedefin tamamen bir Abdülhamit mutlakiyetinin yaratılmak istendiğini görürsünüz.

Ey MHP’liler duyuyor musunuz?

Anayasa değişikliği tamamen budur ve Bahçeli, Atatürk’ün, Cumhuriyetin ve tüm uygarlığa doğru atılan temellerin mezar kazıcısı rolünü üstlenmiştir.
Ey MHP’liler, duyuyor musunuz!
Bahçeli, Özgür’ün sık yazdığı gibi, 3-4 ay içinde yaşadığı bu 180 derece değişikliği açıklamaya mecburdur.
Bu mecburiyeti hem MHP’lilere hem MHP’li seçmene, üstelik Türk Türkiye’ye borçludur.
 Çünkü Bahçeli bu pek de aydınlık olmayan kararıyla, Tüm ülkeyi bir başka kulvara sokmuştur. Bu kökten değişiklik, bu Cumhuriyetin tasfiye talebini sandığa götüren, tamamen ve tek başına Bahçeli’nin kararı ve isteğidir.
Tek istenen, bu karar değişikliği üzerindeki karanlığın aydınlatılmasıdır.

“Sadece  RTE için geçeri olsun”

Şimdi iyi niyetli AKP’li yazarların bir korkusu var: Ya bu Başkancı- Reisçi yetkiler bir başkasının eline geçerse, biz ne halt yeriz, nereye kaçarız..
Kabataş yalanının baş mimarı hatta şöyle bile yazabiliyor korkusundan: Anayasaya bir madde koyalım, tüm bu yetkiler sadece ve sadece RTE için geçerli olsun, ondan sonra geçerli olacak normal bir anayasa yürürlüğe girsin.
Herhalde iktidarı bırakmamak için bir içsavaşı göze alacak bir inanca sahip değil. Ama aynı zamanda böyle yetkilerin nasıl bir karanlık döneme yol açacağını, kabağın dönüp dolaşıp kendi başlarında patlayabileceğini de en azından sezgisi ile anlıyor.
İktidar ve adamları diyor ki, silahlanacağız, bu prangaları kırıp atacağız..
Yasal parti, parti il başkan yardımcısı olan adamını alayı vala ile kapıdışarı bile etmiyor: İstifa yolunu gösteriyor.
Bunun anlamı şu: Salak mısın, bu böyle söylenir mi, bize liderlerimize bak, senin aptalca sözlerini nasıl akıllıca dile getiriyorlar. Henüz daha yemek pişmemiş, sen ona soğuk su katıyorsun, şimdilik ayrıl partiden de bizi zor durumda bırakma..

“Artık bizim burası, uyacaksınız”

Acaba bir savcı kaldı mı bu kişiyi sorguya çekecek?
Ülkede adalet ve hukuk var mı ki soruyorum: Baksana, müdürü olduğu okulda oğlancılığa soyunan adam bile serbest bırakılıyor ve okuluna gidebilecek yüze sahip olabiliyor. İktidar ve tüm Türkiye bunu seyrediyor!
Evet bu ülkeyi epey değiştirdiler..
Öyle ki, burası artık bizim,
Öyle ki Brükselde yaşayan bir alçak, bana not bile gönderebiliyor: Ya bize artık tamamen uyacaksınız ve böylece yaşama şansınız olacak ya da bu ülkeyi terkedeceksiniz, terketmezseniz milletimiz size halledecek.
Bu istilacının anlayışı şu: Türkiye’yi okyanusta giden bir transatlantike benzetin.. Düşünün ki korsanlar gemiye baskın yaparak ele geçirdiler.
Kırk haramilerin istilası gibi.
Cumhuriyetin yarattığı tüm ekonomik kurumsal değerleri satıp savuşturup yok etme girişimlerini de bu kapsamda değerlendirin..

Bir HAYIR onları kesin rüyalarından uyandıracak etki yapacaktır.
19 Şubat 2017 Pazar / Bilim ve siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder