Cumhurbaşkanı ve hükümet çevresinde
referandumda “hayır” çıkması endişesi okunuyor. Cumhurbaşkanı gerçi son
açıklamasında hayır önde gidiyor dedi ama bir gün öncekinde de, milletimizin
anayasa değişikliği hakkında henüz yeterince bilgi sahibi olduğunu
düşünmüyorum, benzeri sözler söylemişti. Bu açıkça anketlerde evetlerin
istediği ölçüde yukarıda görünmediğinin işaretiydi. Eğer evetler ağır bassayıd, halkımı anayasa
değişikilğniin ne anlama geldiğini net ir şekilde anlamış olacaktı ve bu
sözlere de gerek kalmayacaktı.
Kim bilir, belki de milletimiz, anayasa
değişikliğinin ne anlama geldiğini epey iyi anlamış da olabilir, eğer evetler
hayırların altındaysa.
Burada AKP’lilerin temel bir sorunu var:
genel seçimlerde partiye oy verenlerin hepsini “AKP’li seçmen, AKP’nin kesin seçmeni..” Bunu zaten iktidar
yandaşlarının söylemlerinde de görüyoruz.
Hayır, AKP için doğru olan, “AKP’ye oy veren seçmenler”dir.
Bunun böyle olduğunu, özellikle 7 Haziran
2015 seçimlerinde gördük. Yüzde 41’i bulamadı AKP.
Seçmenin
desteğini çekme olasılığı
Demek ki, koşullara göre, AKP’den
desteğini çekmeye hazır büyük, milyonlarca seçmen var. Koşullar olgunlaşınca,
AKP düşecektir. Tabii, parti iktidara yapışmamışsa, kazısanız bradan gitmem
anlayışında değilse.. Çünkü siyasal dinci partilerin böyle bir özelliği var!
Seçim güvenliği sağlandığı ve sayım sonuçlarına saygı gösterildiği zaman,
AKP’nin iktidardan uzaklaştırıldığını hepimiz göreceğiz
Her siyasal iktidar, iktidardan düşmeyi
eninde sonunda yaşayacaktır. Önemli olan bu iktidarı bırakmanın düzen ve sistem
içinde gerçekleşmesidir.
İkincisi, AKP’ye oy verenlerin önemli bir
kesiminin Başkancı, tek adam sistemine aynı oranda evet demediği gerçeğidir.
Genel seçimde aldığı oy ile reisçi sistem oylamasında aynı oranda oyunun
olmadığını biliyoruz.
Bunu, Kadir Has Üniversitesi’nin son yaptığı kamuoyu yoklamaları sonucunda
da görüyoruz. Bazı seçim anketi yapan ve üstelik iktidara hizmet veren
şirketlerin açıklamalarında da, Reisçi Sistem konusunda AKP’ye oy veren
seçmende de heyecan görmediklerini itiraf ettiklerini görüyoruz.
Çünkü AKP’ye oy veren yüksek oranda
seçmenin salt yüzde 20’si geleneksel Erbakan seçmeni olabilmiştir. O da, o
zamanki konjonktürel koşullardan. Gerisi Demirel’in, Özal’ın vb partisine oy
verenlerdir.
Uygun koşullar bir AKP iktidarı
sürekliliğini sağlamıştır. RTE’nin karizması da buna el vermiştir. Ama orada
kimse ebedi asla olmamıştır. Hayatın tek gerçeği budur.
Şimdi Reisçi Sistem, otoriter iktidarını
çok daha üst düzeyde ve bir bilinmez gelecekte tırmandırmak için, seçmen
katında bir zorlukla karşı karşıyadır.
Şimdi bu otoriter iktidar üstelik Türkiye’yi Suriye savaşının derinliklerine
iteliyor.
NİYET
NETLEŞTİ, RUSLARIN GÖRDÜĞÜ RESİM
Cumhurbaşkanı, Suriye’de askeri
hedeflerini milim milim açıklayarak sonunda çok net bir fotoğraf çizdi: Eğitip
silahlandırdıkları, Şam- Esad- Birleşik Suriye düşmanı “Özgür Suriye Ordusu”nun
(ÖSO), TSK ile birlikte işgal ettikleri bölgede bir “minik Suriye” kurmak.
Ülkemizdeki Suriyeliler geri dönecekler,
“kurtarılmış bölgelere” yerleşecekler, üstelik kuracakları “milli ordu”ları ile
de (siz bunu ÖSO diye okuyun) kendilerini savunacaklar.
Cumhurbaşkanını niyeti bununla da
kalmıyor. El Bab ve çevresinde bu “minik ulus”u kurduktan sonra, Rakka’ya doğru
yönelinecek ve orası da kurtarılacak. Burada yazıp çizdiğimiz korkulu rüyamız
net olarak dile geldi.
Anlaşılan Suriye bataklığında kalacağız.
Bu fotoğrafı Rusların görmediğini mi
sanıyorsunuz? Şimdi en son tank birliğimizin karargahını vurarak 4 askerimizi
şehit etmesini, bu fotoğraftan okuyun.
İstenmeyen
sonuç gerçekleşebilir
Rusya ile mi ABD ile mi bu “planı” gerçekleştirebilecek
iktidar?
Söyleyeyim: Hiç biriyle.. İkisinin de
elinde “Kürt kartı” var.
İki anlaşırlarsa da anlaşmazlarsa da,
arada ezilecek bizler ezileceğiz.
Bu iki arada bir derede tutum, gördüğümüz
kadar, bir PKK bölgesinin kesin kurulmasıyla da sonuçlanabilir.
Moskova’nın ve Şam’ın Suriye’nin içinde
bir “Suriye ÖSO bölgesi ve ordusu” kurulmasını kabul edebileceklerini sanmak,
safdillik olur.
ABD, Rusya ile Suriye’de kapışmayı ister
mi? Yani Ankara’nın politikasına evet der mi? Çooook şüpheli.
Dün Ceyda
Karan, arada tost olma olasılınğından bahsediyordu.. Olasılık yüksek.
14 Şubat 2017 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder