Bir rakam paylaşayım
önce: ABD dış ticarette 760 milyar dolar açık veriyor.
Önceki gün Samsun’da (*)
Uğur Mumcu anmasında konuşurken, tartışmada küreselleşme konusunda şunu dedim: Küreselleşme gelişmekte olan bizim gibi
ülkeler için büyük fırsatlar sundu, bundan yararlananlar var zarara uğrayanlar
var. Mesela ABD zararlı…
Samsun EMO Başkanı Mehmet Özdağ,
toplantı sonrası, küreselleşme
konusundaki sözlerin bazılarını şaşırttı dedi.
10-15 yıl önce de yazmıştım: Küreselleşme bir fırsat ve bir tehdit.
Fırsatları değerlendirmeyi bilen ülkeler bundan kârlı çıkar, yoksa ütülenler
arasında yerini alır. Küreselleşme, şüphesiz ki neoliberalizm ile birlikte gelişti.
Dünyada uluslararası şirketlerin, finans kapitalin egemenliği zirve yaptı.
Bakın başka neler
oldu:
1) Para bollaştı, trilyonlarca dolar azgınca dolaşmaya başladı. Pek çok
ülke akıllı kullanabildiği ölçüde, bol ve ucuz dolardan yararlandı.
2) Üretim üsleri zengin- refah ülkelerinden emeğin ucuz olduğu ülkelere
kaydı.. Bu ülkeler ileri teknoloji üretimi ile karşılaştı. Yatırımlar ülkede
işsizliği azalttı, milli gelirlerin gelişmesine kakıda bulundu.
3) Bu ülkeler kendi mühendislik, bilim ve teknoloji alanında bir birikime
sahip olmaya başladı.
4) Üretim neden buralar kaydı? Küreselleşme dünyayı şüphesiz tek pazara
dönüştürdü. Üretim büyük ölçeklerde yapılmaya başlandı. Rekabet ve yüksek kâr,
maliyetin düşürülmesini dayattı. ABD’de birim maliyet mesela 10, 50, 100 ise, bu
ükelerde 1’de.
Maaşlar geriledi açık arttı
5) ABD’den üretim önemli ölçüde çekilince, maaşlar geriledi, işsizlik
arttı.
6) ABD dünyanın en büyük tüketim pazarı. Ticaret hacmi (alım-alım) 3800 milyar dolar. Millet ABD’ye mal
satmak ve dolar kazanmak için çırpınıyor. Bu, Amerikalıların kaliteli malı
ucuza almalarına da yarıyor şüphesiz. Ama açık
760 milyar dolar.
7) Küreselleşmeden yararlı çıkanların başında Çin, Güney Kore…
İskandinav ülkeleri tabii ki Finlandiya var!
8) Çin en kazançlı ülke. Bunu
çok bilinçli ekonomik, bilimsel ve teknolojik politikalarla sağladı. Teknoloji
şirketlerine büyük Çin pazarını gösterdi, ama şartlar koştu. Kendi bilimsel
araştırmalarını ve ARGE’sini geliştirdi. Çin, müthiş bir “olay inceleme
yeri”dir.
Kapitalist silahla
vurdu
9) Ertuğrul Özkök “maocuların
başarısı”nı küreselleşmeye bağlıyor. Doğrudur. Merkezi bir kumandayı elinde
tutan, ama kapitalizmi ancak kapitalizmin araçları-gereçleri ile
altedebileceğini gören bir üst- akıl! İnsanın yaratıcılığını seferber ve teşvik
etmeyen hiç bir ekonomi başarıya ulaşamaz. Tabii, nasıl ve kim için ekonomi
konusu ve doğa- ekonomi ilişkisi tartışmaya açıktır ve konu katman katmandır.
10) ABD ütük durumda, Çin – Kore saldırmakta. Trump işte bu durumu
tersine çevirmek istemekte. Şimdi dünya ticaret kurallarını kendi lehine
çevirmek için bastırıyor.
Çin ile alış verişi büyük açık veriyor: Çin’e 116,7 milyar $ mal
satıyor, ama ithalatı 484,1 milyar $.
İkinci büyük açığı AB ile: Alımı 430,9 mia$, satımı 273,9 mia$. Meksika
ile ticareti 70 milyar açık veriyor (303,3 -235,8). Sadece Almanya ile açığı 75
milyar dolar. (Hepsi 2015 rakamları.)
Çok vatanlı şirketler
mi?
İki ucu pis bir değnek: ABD mesela ucuz emekle satın aldığı nielikli malları
kendi ülkesinde üretmeye kalksa, katbekat pahalı bir üretimi göze almak
zorunda. Ama bunları dünyaya satması zor olacak.
O taktirde ABD sadece kendi için mal üreten “kapalı ekonomi’ye mi
geçecek!?
Komik! Trump’ın politikası, pek çok Amerikan şirketini, ülkesinden
tamamen kopartıp, gerçekten de vatansız multi şirketler mi doğurtacak?! Arkasında
“bir ülke” olmadan yaşayabilen şirketler dönemine mi geçeceğiz?
Her bir parçası bir yerde, bu kez gerçekten çokvatanlı şirketlere doğru mu evrilecek iş?
(*) EMO, ÇYDD, Samsun Akademik Elemanlar Derneği, Türkiye Enerji Su ve Gaz
İşçileri Sendikası Samsun Şubesi ve Samsun Eğitim Derneği'nin ortak davetlisi
olarak..
NOT: Bir yazar,
tartışmamıza maydanoz oldu: “..Kemalizme eleştirel yaklaşınca, gazetenin
Kemalist yazarları başladılar ‘Atılsın, kapının önüne koyulsun’ falan demeye... Var ya... Bunlar
iktidara gelseler, tetikçi Cem Küçük gibi herifleri aratmazlar.”
Ne
fikir ahlakı ne tartışma adabı bunu yazdırır.. Raydan çıkmış, beden devrilmiş..
Sözde, ağızlara tüketim için laf verecek. Bi cesaret, gazetende çok okunan bir
temsilci-yazar neden yazdırılmıyoru araştır önce. Bakalım nereye varacaksın,
korkma!
26 Ocak 2017 Perşembe / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder