Biraz sayılarla
oranlarla konuşalım bugün.
Şu Fetö darbe
girişiminden önce yapılan anketlerde- kamuoyu yoklamalarında başkanlığı öngören
bir anayasa değişikliğine, seçmenin ilgisi yüzde 40’ın altındaydı. Yüzde
32’lere kadar inen bir tablo vardı karşımızda. Ki, 7-8 yıldır Cumhurbaşkanı ve
yandaşları başkanlık anayasası
propagandası yapmalarına rağmen!
Dahası, AKP’ye oy veren
seçmenin da ancak yüzde 60-70 kadarı RTE anayasasına evet diyordu.
Tayin edici olan iki
nokta var: AKP’yi oy veren seçmendeki oran ve MHP seçmeninin tavrı.
Genel seçimlerde AKP seçmen
ile başkanlığı oy verecekler arasında bir açık var. Şimdiki yüzde 5 ile 10
arasında deniyor. Bu en az açıktır. Yani yüzde 5 de
olabilir, yüzde 10 veya daha fazlası da.
AKP iktidarda kalsın, ama Başkanlık rejimini
onaylamıyorum,
diyen seçmen kitlesinin oranı, bugünkü koşullar devam ederse, gün geçtikçe
artacaktır, diyebiliriz.
Her şeyden korkulabilir
AKP’nin 7 Haziran- 1
Kasım arasında yaşattığı olağandışı terör korkusunu oluşturacak koşullar
yeniden ortaya çıkar mı? İktidar, toplumu yeniden böyle bir cenderenin içine
sokar mı referandum sonucunu garantilemek için? Genel bir davranış biçimi
olarak, böyle ağır koşullarda toplum kendi asıl tercihlerini bir kenara bırakıp
iktidarın çevresinde toplanıyor.
Her şeyden korkulabilir.
Çünkü iktidarın lideri ya herro ya merro ikilemi içine
kendisini sıkıştırdı. Olumsuz bir sonuç, büyük bir kırılma yaratır. Bunun
koşulları giderek büyüyor!
Referandumda evet oyu
vermeyecek AKP seçmeninin varlığını, en üst oran olarak yüzde 5 kabul edelim. Bunun
üstüne MHP’nin, pardon Devlet Bahçeli’nin evet oyları gelecektir. MHP uzmanı
gazeteci Kemal Can, Birgün’de
yayınlanan söyleşisinde, bu oran şimdiki MHP oy oranı neyse, bunun
üçte biri olabilir kestiriminde bulunuyor. Yani yüzde 12’nin yüzde 4’ü.
Etti yüzde 49, diyelim
49,5. Gerisi yok.
Gerisi ancak, AKP
seçmeninin hepsini ve Bahçeli seçmeninin yarısını ikna etmekle var olur. Bu
mümkün mü?
Ciddi sorunları var:
İlki, yakın geçmişte 7 Haziran 2015 seçim
sonuçları: Yüzde 40,87 oy oranı ve sadece 288 milletvekili sayısı. Yani büyük
bir seçim kaybı. Bu seçimdeki oy oranında, Başkanlığı
Hayır diyen seçmen ayıklanmış durumda mı?! Demek ki yüzde 40 ciddi bir
olasılık olarak ortada duruyor.
İkincisi, başkanlığı iktidarın
hukuki desteği ile adeta gasp etmiş durumda olan Bahçeli’ye karşı MHP
muhalefeti 81 ilçede Başkanlığa hayır kampanyası planladı. Partiyi geri alma
kısa sürede buna bağlı.
Üçüncüsu: 2010 Referandumundaki
AKP lehine olan koşullar bugün eksik. Kendisine büyük destek veren liberal-
eski solcu ve uyduruktan “solcu” örgütler eksik. Bunların bazı liderlerini
üstelik hapse bile tıktı. Ayrıca “ölüleri
mezarından kaldırıp oy kullandırın” diye fetva veren F.G. gibi bir
destekçisi de yok. Onları da, yaşadığımız büyük kapışma sonucu içeri tıktı.
2010’da iktidarın
yanında olan Saadet Partisi hayır
oyu kullanacak. Özellikle bu partinin görüşünü açıkladığı basın toplantısına,
“Reis’in adamı” olarak boy gösteren, gazeteci ve muhalif parti ve kişilere
karşı yamyam saldırılarıyla; yasadışı ve
ahlak dışı büyük karalamalarıyla temayüz eden kişiden anlıyoruz ki, Saadet
Partisi’nin kararı epey panik yaratmış.
Şimdi önümüzdeki iki
aylık bir saha mücadelesine tanık olacağız. İktidar, durumu lehine çevirmek
için ne gibi manevraları sahneye koyacak, izleyeceğiz.
Muhalefetin blok
oluşturmasına zerre gerek yok. Herkes en mükemmel kampanyasını örgütlemeli;
eskileri aşacak bir başarım, plan, program ortaya koymalılar. Kampanyayı Reis
üzerine inşa etmek kadar da sakat bir kampanya olamaz.
NOT: BANA ATILAN GOL
Ahmet Hakan, yine seslenmiş dün.
Bana “attığı gol”ü çıkarmaya çalışıyormuşum. Hımmm. Demek mesele gol atmak üzerine.
Bu konuda eline su dökemem! Ama şöyle bir denklemi de var: “Atılsın” sözüm o
kadar ağır bir suç ki, “Benim günahım çok, kabahatim çok, eksiğim çok” diye
saydıklarını sözümün karşısına oturtuyor. Ve tahtaravallide tabii hafif
kalıyorum! “Allaha şükür kapının önüne demişliğim yok” ile günahlarını siliyor.
Bu günah işinden anlamam. Sanırım iki dua ile arınmış. Ayrıca, konu üzerine
yazdığım iki yazı da var. Karşılıklı iki polemik notlarını de uydurarak vermiş.
Allah kurtarsın!
29 Ocak 2017 Pazar / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder