Sosyal medyada Harf Devrimi konusunda
bilgi paylaştığımızda, aklıevvellerin hücumuna uğradık. Yalanlardan biri “bir
gecede dilsiz kaldı millet” idi. Atatürk devrimlerine hatta Kurtuluş Savaşına
bile karşı çıkan salak görünümleri altında Türkiye ve Kuruluş düşmanlıklarını
gizlemeyi amaçlayan liberaller de yayıyor(du)bu yalanı . Neyse ki önlerine, aslında
milletin yüzde 1-6’sının, okuma yazma bildikleri sayıları kondu da, biraz
sustular.
Ama iktidar etekleri altındakiler bu
mavrayı hem de tırmandırarak sürdürüyor. Ya rejimin tam kara cahilleri, ya da
tutulmuş tetikçiler. Yaptıkları ise, siyasette yalanı baş tacı edenlerin modası,
“post-truth”, yani gerçeği yalanla yer değiştirme görevi.
Bakın bunlardan biri ne diyor: “Millet mezar taşlarını bile okuyamaz oldu..”.
Tamam bu eski bir masal.. Osmanlının alimler cenneti olduğunu yazan da vardı! Evet
fazla alimlerden battı imparatorluk! Önemli mezar taşlarının hepsinin okunmuş
olduğunu yazsak faydası olur mu?
Ne
kadar yerli ve milliyiz
Şimdi ikinci bölüme geçiyorum.
Cumhurbaşkanı, adeta Amerikanın dünyada imparatorluğunu ve simgesi $’ı yıkacak.
Esnafa çağrı yapıyor, dolarlarını bozdur diye. Millette 5-10 milyar dolar mı
var, yastık altlarında ve banka hesaplarında? Varsa ve bunları bozdururlarsa, iktidarın
dolar ihtiyacını bir ay karşılar mı?
Ben de soruyorum: Siyasi zevattan
bozduran var mı? Merkez Bankası neden bozdurmuyor!? Bozdursun ve dolar ihtiyacını
da TL ile karşılasın! Rusya, Çin, İran’a... “aramızda kendi paralarımızla
alış veriş yapalım” devreye girdiğine göre!
“Çöken
bir ekonomi, yükselen Amerikan ekonomisine ve dolar imparatorluğuna karşı!”
İyi film olur bundan!
Cumhurbaşkanı “biz yerli ve milliyiz”
sloganı ile süsledi bu “yeni ekonomi politikasını”! Maksat dolarları çekmek
olunca, fena slogan değil! Yaratıcı!
Ama ne kadar doğru...
Mesela ekonomimiz ne yerli ne de milli!
İhtiyacımız olan yüksek değerli malları (orta ve yüksek teknoloji ürünleri”
burada üretmeyen ve ithal eden bir ekonomi iktidarı, yerli ve milli olabilir
mi? Hamallık yapıp kamyonlarca malı üretip dışarıya satıyoruz, sattıklarımızı
adamlar mesela iki kamyon yüksek teknoloji malla geri ödüyorlar, üstelik
paramız yetmiyor ve her yıl 40-50 milyar dolar açık veriyoruz!
“Yerli ve milli iktidar”, 15 yıldır bunu
sürdürüyor. Çünkü bir tüccar iktidar. Paranın hızla dönmesi, siyasetin finanse
edilmesi, malın hemen alınıp satılması gerekir. Bu nedenle de sanayi düşüyor
ülkede! İnşaatçı iktidar, sanayi inşa edemez.
Sanayi
geriliyor
Bakın: Sanayi üretimindeki gerilemeye:
Gayri Safi Milli Hasıla’da imalat sanayinin payı nasıl geriledi:
2000: yüzde 20,1; 2013: yüzde 15,4... Yerini
ticaret, hizmet ve inşaat sektörünün yükselişine bıraktı!
Şimdi bir de milli şirketlerimize bakalım.
“Yerli
ve milli” şirketler 400 milyar dolar borçlu
Financial Times gazetesinden bu tablo,
mali sektör dışındaki şirketlerin dış borçlarını gösteriyor. Daha doğrusu, bu
borçların GSYİH içindeki payını ve artışını... Çin’den sonra ikinci sıradayız.
Türk şirketlerinin dış borçları 400 milyar doları aştı. Büyük bir risk, hele bu
krizde. Dünya bile, bizim yüzümüzden krize girebilir!
Acaba iktidar, bu borçların TL ile
ödenmesi için bir girişimde bulunur mu? Veya bu devlet borcu değil, şirketler
batarsa batsın mı der. Bugün Türkiye ekonomisinin şirketlerden oluştuğunu
unutarak!
Hepsi “dış sermaye” ile ayakta duruyor.
Tıpkı bu iktidarın yıllardır ülkeye akan trilyon
dolarlara dayanarak, sözde “2023’te
10. Büyük ekonomi” post-truth gerçekliği yaratması gibi.
6 Aralık Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder