Bu saptamayı yapan Edgar Morin’i okurken, içimden yükselen ses şu oldu: Biz
de biz de!
Dünyanın yaşadığı çok yönlü derin kriz
ile bizim krizimiz aynı mı? Aralarında şüphesiz benzerlikler- ayrılıklar
vardır. Ama iddiam odur ki, bizim krizimiz ile küresel kriz, birbirinden
oldukça farklı. Bunu sonra yazacağım... Şimdi Morin’e birlikte kulak verelim.
“Gezegenimiz uzlaşmaz parçalanma
ve bütünleşme süreçlerine mâruz kalıyor. Gerçekten de tüm insan türü bir “kader
ortaklığı”nda birleşiyor, çünkü aynı ekolojik ya da ekonomik tehlikeleri, dinî
fanatizmin ya da nükleer silahların yol açtığı aynı tehlikeleri paylaşıyor. Bu
gerçeklik ortak bir bilince varılmasına yol açmalı, dolayısıyla da
kaynaştırmalı, dayanışma yaratmalı ve melezleştirmeli. Oysa tam tersi hüküm
sürüyor: Büzüşülüyor, ayrışılıyor, bölmelere ayrılıp parçalanılıyor, özgül
–ulusal ve/veya dinî– bir kimliğin ardına sığınılıyor.”
İki barbarlık tipi
Günümüzle ilgili iki barbarlık tipinin
altını çiziyor. Şimdi IŞİD görülen, ama geçmişte, Nazizm’de, Stalinizm’de,
Çin’de Kültür devrimi sırasında vb ortaya çıkan kitle barbarlığı.. “Barbar alçaklık ne 21. Yüzyıla ne de İslam’a özgü.. IŞİD’i tarihte diğer
barbarlıklardan ayıran şey, sadece dinî fanatizm kökü..”
Morin,
dini fanatizmin de geçmişine giderek, vicdanını konuşturuyor
“Hıristiyan Batı… İslamcılar
tarafından işlenen katliamlardan meşru olarak tiksinmektedir; fakat
Hıristiyanların yüzyıllar boyunca Paganlar’ı nasıl katletmiş, onların sanatsal
tasvirlerini nasıl yakmış, kanlı Haçlı seferlerini nasıl yürütmüş ve Müslüman
topraklarını nasıl hıristiyanlaştırmış olduklarını unuttuk mu? Engizisyon bir
insanlık modeli olmuş mudur?”
Biri
bundan kurtulmuş devrimlerle.. İkincisi ise bu devrimlerini yapamadığı için,
barbarlığın çeşitli kademelerinde boğuluyor.
Hesap ve rakam barbarlığı
Morin’in
işaret ettiği ikinci bir barbarlık tipi ise o kadar yaygın ve tüm dünyanın iliklerine
o kadar derinlemesine nüfuz etmiş ki, günümüzün ana dertlerine, dini barbarlık
dahil, kaynaklık ediyor diyebilirim:
“Çağdaş uygarlığımızda git gide daha çok
hegemonyasını yerleştiren ikinci
barbarlık tipi, hesap ve rakam barbarlığıdır. Her şey hesap ve rakam (kâr, yarar, GSYİH, büyüme, işsizlik,
yoklamalar…) olduğu gibi; toplumun insanî kanatları bile hesap ve rakam
olduğu gibi; ekonomiyle ilgili her şey de artık hesap ve rakam sınırlarına
alınmıştır..”
“Bu tektaraflı ve indirgeyici anlayış, kârın, uluslararası spekülasyonun, vahşi
rekabetin zorbalığını pekiştirmekte. Rekabet edebilirlik namına tüm
bel-altı vuruşlar mübahtır… insanı insanlıktan çıkaran çalışma düzenlemelerinin
getirilmesine varıncaya kadar, teşvik veya talep bile edilir. İnsanı insanlıktan çıkarırlar..”
Çıkış yolu: Hümanizm!
“Barbarlık eğiliminin tek hakiki
panzehirinin adı, bireysel de olsa kolektif de olsa, hümanizmdir. Bu temel ilke
içimizde kök salmış olmalıdır…’her insanda bir vatandaşını görmek’ diyerek
Montaigne’in ne güzel ifade ettiği, ötekinin o anlamı olmaksızın; hepimiz
potansiyel barbarlarız.”
Morin, sosyalist ve komünist partilerin
adeta tükendiğini belirterek, gelecek için yeni bir umudun ışığının hızla yakılması
gereğinden söz diyor. Katılıyorum, eskiyi diriltmeniz mümkün değil. Kadim
Ortodoks tutum asla çıkış değil.
Fakat bu çıkışın sol enternasyonalist bir
karakter içereceği de kesin. Sol nedir’e yanıt veriyor:
“Soldan olmak, aynı zamanda,
bireyin serpilip gelişmesine de uğraşmak ve insanlık adı verilen devasa bir
sürekliliğin son derece ufak bir parçası olduğumuzun bilincine varmaktır.
İnsanlık bir serüvendir ve “soldan olmak”, alçakgönüllülük, dikkat,
temizyüreklilik, talepkârlık, yaratıcılık, diğerkâmlık ve adaletle bu
olağanüstü serüvene katılmaktır. Soldan olmak, zulmün dehşetini kendine karşı
hakaret olarak hissedebilmektir; bu sayede toplumsal ve ahlâkî biçimleri de
dahil olmak üzere tüm sefalet biçimlerinin anlaşılması mümkün olur. Soldan
olmak, her aşağılamayı bir dehşet gibi hissedebilme kapasitesini içerir daima..”
(MedyaScope, Engar Morin, Uygarlık değiştirmenin zamanı geldi.)
Her şeyi yeniden
düşünmek zorundayız..
20 Aralık Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder