İktidar
mensupları FETÖ’ye karşı mücadelelerini sık sık “Yeniden Kurtuluş Savaşı”
olarak nitelendiriyor. Üstelik ciddi ciddi. Sanki ülke işgal edilmiş ve dört
bir yönden kuvayi milliye, silah elde düşmanı denize dökmek için savaşıyor.
FETÖ’nün
tüm elemanlarına devletin en önemli görevlerini teslim ettiler. F.G’nin 40
yıldır yetiştirdiği müridleri, valiler, kaymakamlar, müsteşarlar, TÜBİTAK yöneticileri
ve elemanları, istihbarat elemanları, emniyet müdürleri, Profesörler,
rektörler, generaller, belki de bakanlar, milletvekilleri, partinin il ve ilçe
örgütü yöneticileri, yüksek yargı-savacı ilh. olarak her yeri işgal etti.
Öyle
ki işgal tamamlanınca sıra darbeye gelmişti!
Otoban olan devlet kapıları
Devletin
her kapısı, bir otoban gibi, 200 km hızla FETÖ’ye açıldı...
Bu
durum özellikle son 14 yılda gerçekleşti.Yüzde 80 böyle. Şimdi AKP’liler
“bizden önce de vardı” diyerek, her zamanki gibi suçlardan kendilerini
arındırmaya ve olan biteni önceki iktidarlara yıkmaya yelteniyorlar.
FG
çok akıllı strateji izledi, ve bugüne kadar hiç bir cemaatin veya terör
örgütünün yapamadığını başardı ve devleti “insan
kaynakları” ordusu ile işgale girişti.
Devleti
her hücresine kadar o kadar işgal ettirdiler ki, kendilerine barınacak yer
kalmadı. En son, RTE’nin altından koltuğunu çekip almak için lanet bir kanlı darbe
girişiminde bulundular.
Bunun
bir milli kurtuluş savaşıyla ne ilgisi var? Öncelikle, iktidar politikalarını
ve iktidarlarını korumak için bir savaş veriyorlar.
FETÖ totalitarizmi
Şüphesiz
ki bizi ve ülkeyi ilgilendiren çok ciddi yönü var olayın: FG gibi üstelik CİA
ile içli dışlı bir örgütün tam bir totaliter yönetimi altına girecektik. Evet
tam bir totaliter diyorum, çünkü devletin ve toplumun tüm önemli kan
damarlarında dolaşıyorlardı. Ekonominin, şirketlerin dahil!
Bir
işgal varsa budur. Ülkenin kurumlarının bu anlamda hukuk çerçevesinde Cemaat
işgalindan arındırılması gereklidir.
Şüphesiz
ki devlet bu anlamda yeniden yapılandırılmalı. Ama nasıl?
Numan Kurtulmuş,
bu yapılanmada liyakata önem verileceğini söylediğinde, acaba ile birlikte çok
doğru olur dedik! Bir de laikliğin önemini vurgulamıştı. Bu Cemaat gibi
köktenci dini kuruluşların devlet içinde yapılanmalarına izin verilmeyeceği
konusunda da bir sözdü. Yeni siyaset diyorlardı buna.
Ama
anlaşılan Kurtulmuş Hükümet ve devlet adına değil de kendi adına konuşmuş.
Cemaatin biri gitti bini geldi!
Sonra
öğreniyonuz ki, FETÖ yerine diğer Cemaatler doldurulmaya başlanmış devlet
postlarına. Kırkıncı Cemaat’ten tutun Nurculuk, Süleymancılık, Menzilcilik,
Mahmut Efendicilik, İsmail ağacılık, mealcilik, Hakçılık-makçılık artık nerede
ne varsa, Sağlık bakanlığından tutun hemen yer yere yerleştirilmeye başlanmış.
Liyakat
mı, hayır biatçılı ve islamcılık ve cemaat üzerinden siyaset. Bu cemaatlerin
hepsi kökten inanç kökenli. En büyük onlar, İslamı temsil eden onlar, en iyi
müslüman kendileri.
Tarikat-Cemaat- Siyaset ve Ticaret.. Bunlara devleti de kattınız
mı, bu dörtgen-beşgen içinde, birer ticaret örgütüne dönüşen Cemaat başlarının
koltukları daha da güçlendirilir, bunların ağlarındaki insan kitleleri de
artar.. Çünkü orada onlarca yeni saadet zinciri kurulmuştur. İşler halledilecek
ve yeni postlar açılacaktır.
Derken
Külliye’deki Camiide bir zikir töreni
de zuhur etmez mi?!
Devlet gücü ve Cemaatler
Birer
sözde sivil dini kuruluşlar olarak pompalanan tarikatlerin-cemaatlerin devlet
yapılanmasında işi ne? Neden hepsi devlete kapılanıyor, makamları ele geçirmeye
çalışıyorlar?
Devlet
büyük bir icra gücüdür.
Her
şey oradan kotarılır, parası, ticareti, rantı, arsası, borsası, hazinesi..
Cemaatin,
siyaset, ticaret, devlet, kayırma ile tüm ilişkilerini kestiğinizde acaba o
anlı şanlı liderlerinin şatafatlı güçlerine ne olur?
AKP
ve Külliye’nin, FG Cemaati (şimdilerde terör örgütü) üzerine düşüncesini
biliyorduk: Alnı secdeye varanlar.
Ne
zamanki Türkiye’yi devralmaya çalıştılar, temizlik başladı..
İktidar
şimdi “alnı secdeye varan” diğer cemaatlere kapıları açtı. Liyakat çöpe, her
zamanki gibi.
Anlaşılıyor
ki, baş din tüccarları hâlâ en gözdeleri.
Ne
zamana kadar?!
30 Ağustos 2016 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder