Yine bir sürü gazeteci ve üstelik yazar takımı gözaltına alındı ve
tutuklandı. Baktığımız zaman, bir-ikisi dışında hepsi Cemaat’in vitrin ve ekran
yüzleri. Gazeteci örgütleri fazla seslerini çıkarmadılar bu kez. Kimi
savunacaksın gazeteci diye?
3-5
yıl geriye gidin. Yine gazeteci tutuklamalarıyla yatıp kalktık. Bu kez
Cemaat-İktidar ortaklığı Odatv ve Ergenekon çerçevesinde tutuklamalar oldu. Tümü
yalan üzerine kurulu. RTE (ve Sadullah Ergin) bu davaların baş savuncusuydu. Onlar gazeteci değil terör örgütçülüğünden
yargılanıyor, diyorlardı! Tabii KCK davasından tutuklu gazetecileri da
sayalım.
Sizce gazeteci kimdir?
Bu
soruya nasıl yanıt verirsiniz?
Normal
yanıt, bir gazetede çalışan, üstelik sarı basın kartı sahibi, gazetecilikle
ilgili yasal tanımlara uygun iş yapanlar.. Bunların bir kısmı da gazetecilik
örgütlerine üyeler.
Peki..
Ama derin bir sorun var: Gazetecilik faaliyeti
nedir?
Bu
sorunun çerçevesini, haberciler ve yazarlar, gazete-tv-ajansın haber alma yayma
ve değerlendirme etkinliğiyle sınırlandıralım. Gerçekten de gazetecilik
faaliyeti budur. Halkı olan bitenler hakkında bilgilendirme. Yorum ve görüşler
alarak - yayarak, kamuoyunda özgür kanaatlerin oluşmasını sağlamak.
İktidarların
icraatını izleyip haber yapmak ve toplumsal olayları, olguları, etkinlikleri
izlemek de bu çalışmaların doğal bir parçası. Tabii bir de olayların perde
arkasını doğru verilere dayanarak ortaya çıkarmak, yani araştırıcı-
soruşturmacı gazeteciliği da saymalıyız.
Uzatmayalım,
derdime gelelim.
Cemaat gazeteciliği nasıl bir şey?
Önümüzde
yaşanmış bir “laboratuvar örneği”
var: Cemaat gazeteciliği. Geçmişte bir de Uzan gazetecilği vardı. Bunlara iktidar
gazeteciliğini de eklemeliyiz.
Konumuz
Cemaat gazeteciliği. Ve darbe girişimi söz konusu olduğu için, buna bağlı
olarak sorguluyorum. Ve damardan soruyorum: Yalan haberleri topluma yaymak,
yalan üzerine toplumda güçlü bir etki yaratmak gazetecilik faaliyeti midir? Bu
faaliyetin elemanlarına gazeteci denir mi?
Ordu’ya
ve muhalif kesime yönelik Ergenekon ve Balyoz senaryolarını gazete ve
tv’lerinde pompalayanlar, insanların yalan yere yargılanması-mahkum olması için
haber-yorum yapanlar gazeteci mi?
Kesinlikle hayır!
Siyasi
faaliyetin, iktidar faaliyetinin (veya bir ticari faaliyetin) bir nesnesi
olarak, gerçeğe dayanmayan olayları veya görüşleri topluma pombalamak,
gazetecilik midir?
Kesinlikle
hayır ve bu tür elemanlara da gazeteci demem. Bu faaliyet için kurulu yazılı-görsel
ve sesli yayınlara da gazetecilik diyemeyeceğim gibi. Bakın “farklı görüşler” olması
başka, yalan propagandaya alet olmak başka.
Gözünüzün
önüne Balyoz ve Ergenekon davalarını
getirin. Neler yazıldı, neler çizildi, neler sahneye kondu.. Ve bütün bunlar
nelere mal oldu! Maliyet hesabının sonucunda bu kanlı darbe girişimi de var.
“Darbe olanaklarını da verdik!”
Elbirliğiyle
kotarılan dünkü medya yalanlarıyla bugüne geldik!
“Ne
istediler de vermedik…” cümlesindeki gerçek, "Cemaate, darbe için de gerekli olanakları verdik" anlamını da içeriyor.
Bugün
yaşanan, Balyoz zamanlarındaki sıkı ortakların birlik içinde 3-5 yıl
sürdürdükleri yalan propagandaların ve yargılamaların bir sonucu.
Bugünkü
darbe girişimini dünkü olaydan ayıramazsınız.
Genelkurmay
başkanını tutuklattıran siyasi irade ve pratik, kendisinin de tutuklanması için
gerekli ortamı yaratıyor demektir.
Gazetecilik “görme” işi!
Darbe
yapısının kopmaz parçası Cemaat medyasının önemli isimlerinden Nazlı Ilıcak tutuklandı.
İfadesinde “15 Temmuz gecesi darbeci
olduklarını öğrendim, iyi niyetimin kurbanıyım, yanıldım. Örgüt üyesi değilim,”
dedi.
Gazetecilik
bir görme işidir! Görme, gözde başlayıp bitmez. Görme beyin işidir.
Gördüklerini beynin yoğurup bir sonuç üretemiyorsa bunca yıldır, gazeteci
olmaman gerek, çünkü bu faaliyetin ülkenin içine edilmesi gibi bir sonuç
üretiyor! “Yapılanmanın bir örgüt
olduğunu” o ana kadar görmemiş! “Bu yapının aslında dindar- mazlum bir yapı olmayıp
örgütsel yapılanma olduğunu..” diyor. Yine yanılıyor. Dindar yapılanma örgütsel
nasıl olmazmış?
Mesela
Şahin Alpay, 2015’de Cemaatin
televizyonunda şöyle diyordu:
"... Yahu Allah aşkına Fethullah Gülen'in
şiddetle ne alakası var, ulan siz kimi kandırabilirsiniz? Fethulah Gülen
dünyanın en barışçıl din insanı. İslam dünyasının en barışçıl din adamı. Siz
kim oluyorsunuz? Fethullah Gülen'e terörist diyecek kadar kim oluyorsunuz siz?
Utanın be!".
O da bakmış ama görememiş. Göz, beyni bir şey
iletmemiş. Bence doktorasına iptal!
1 Ağustos 2016 Pazartesi / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder