SAYFALAR

3 Ağustos 2016 Çarşamba

Ordu’da “Kemalistler” ve Darbe


Dün koca bir Cumhuriyet çınarı eğitimci hocam, bizi aldatıp duruyorsun diye sataştı, hem gazetecilik üzerine hem darbe ve kemalistler üzerine yazacağım yarın diye anons ediyorsun, sonra ise biri var biri yok..
Zor bir durum, sanki bu iki önemli konunun bir makaleye sığmayacağını bilmiyor muyum.. Üstelik kalemi gevezeleşmiş biri olarak!
İşte şimdi ordudaki darbe girişimine “Fethullahçı başka katılımlar” da olduğuna ilişkin yaygınlaştırılmak istenen görüşlere değineceğim.
Onlara göre, darbe girişiminde evet Fetocular var, ama sadece onlar edğil, çeşitli kesimler… Belki de Kemalist sayılacak subaylar.
Yani söylenmek istenen, geniş bir koalisyonun imzası var girişimde..

Darbe planlamada kim var?

Öyle düşünmüyorum. Daha doğrusu bunu destekleyecek ciddi veri yok elimizde. Bazı istisnalar, mesela bir veya bir kaç kişi sürüklenerek katılmış olabilir. Ama bu tiplerin varlığı, darbenin geniş bir koalisyona dayandığının kanıtı değil. İstisnai durumların genellemede etkisi sıfırdır.
Bir “koalisyon” girişimi olması için, merkezi planlamada ortaklığı gerektirir. Oysa tüm veriler, olayın Fethullahçı örgüt tarafından planlanıp harekete geçildiğini gösteriyor.

Haydii darbe var, katılalım!

Olayın dışında bir subayın, vayy darbe mi oluyor, nerede hareket orada bereket diyerek kuyruğa takılacağını kabul mu edeceğiz?
Şüphesiz ki Ordu içinde ülkenin gidişinden hoşnut olmayan kitleler vardır. Fakat “gizli örgüt”ün bunlara daha önceden haber verip katılımlarını sağlaması, yani darbeyi “faş etmeleri” gerekir. Kendi bazı adamlarına bile en çok “bir gün” önce haber verildiği bir gizlilikten bahsediyoruz!..
Ne yani darbe yapıyoruz diye mahallede davul mu çalacaklar!
Boş verin şu geniş koalisyon masalına.
Gelelim şu kemalistler de vardı uydurukluğuna..

“Kemalistler” neden katılsın ki!

Kişilerle uğraşmıyorum, biliyorsunuz. Siyasal analiz yapıyoruz.
Şu aşamada ciddi ve büyük bir dış desteği olmayan hiç bir hiyerarşik darbe başarıya ulaşamaz. Bunu çok yazıp çizdim. Kaldı ki, gerekli dış desteğe sahip hiyerarşik olmayan bir girişim de başarısız oldu.
Peki Kemalistler de girişime katılmış olamaz mı? Bu komik soruya sadece şu soruyla yanıt veririm: Fethullahçıların darbesine mi?
Veya Amerika’nın 2003’te başlarına çuval geçirip derdest ettiği, 2007’den itibaren de, yiyip parçalamaları için ikili iktidar kurtlarının önüne  attığı “kemalist yapı” mı darbe yapacak?
Peki ama niçin? Amacı ne olabilir “Kemalist yapı”nın bu darbede?

“Kemalist yapı” var mı?

Önce soru: Ordu içinde bir “kemalist yapı” var mı?
Kemalist ordu lafını bir kenara bıraksanız iyi olur. Yarısından fazlası Fethullahçıların eline geçmiş bir ordu… Önemli bir kesimi de tarafsızlaşan..
Varsa bile iyice zayıflamış olarak vardır. Çekirdek.
Peki, bunlar olayı tam da anlatmıyor diyecekseniz, o halde siyasi analizimi yineliyorum:
Bütüncül bir Kemalist yapı varsaymak koşuluyla, bu yapı için en önemli şey nedir şu yaşadığımız günlerde?

“Kemalist Yapı” - RTE ittifakı

Evet bildiniz.. Ülkenin üniter birliğinin korunması ve buna en büyük tehdit PKK ile savaş.
Bunu RT Erdoğan yapıyor. Bir yıldır en büyük ittifakı yaşıyoruz “Kemalist yapı/ordu” ile RTE arasında! Bu yapının “demokratik ülke” gibi sorunları entelektüel uğraş gördüğüne eminim. Asker için her zaman bir öncelikler sıralaması vardır. Bugüne kadar da askerin öncelikleri arasında demokrasi gibi bir konu da olmamıştır (27 Mayıs dışında).
ABD ile “Kemalist yapı” arasında tam bir uyumsuzluk var. Zaten ABD, bir darbe girişimi için artık “Fetocu yapı”ya oynadı!
Yani “kemalistler” üzerinden darbe tarifine kalkışanlar, bir kaç kilometre açığa düşer.
***
Geçenlerde sormuştum: RTE aralanan yeni kapıdan nereye bakıyor,  demokrasiye mi, fırsatçılığa mı?
Cumhurbaşkanının Ordunun yapısı üzerinde kararları, Beştepe’nin fiili başkanlığını güçlendiriyor. Genelkurmay bir vitrin süsüne dönüştü, hiyerarşik yapı parçalandı, RTE veya başbakan doğrudan kuvvet komutanlarına veya herhangi bir kademeye, derhal gerçekleştirmesi için emir verebilecek.

Dünyada görülmemiş bir yapı oluştu.
2 Ağustos 2016 Salı / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder