Televizyondan kulağıma çalındı, günde tabir
caizse beş posta konuştuğu için ne dediğinin önemi azalan Cumhurbaşkanı “teröre
karşı savaşacağız, ama özgürlükleri de koruyacağız..” diyordu ve teminat
veriyordu! Kastettiği hangi özgürlüklerdi, bilmiyorum. Çünkü özgürlüklerden ne
anladığımız konusunda, bugüne kadar bir bağlantı kurabilen yok.
Cumhurbaşkanı hâlâ özgürlük deyince “başürtüsü”
aklına geliyor ve sık sık bundan bahsediyor. Bizler ise anayasal yasal hak ve özgürlüklerden bahsediyoruz.
Yani hiç kullanamadığımız, hiç kullanılmasına
iktidarca izin verilmeyen hak ve özgürlüklerden..
Mesela Anayasa’nın basın hürdür sansür edilemez
diyen maddesinden.
Yasaların tanıdığı, fakat iktidar ve yönettiği
devletin asla tanımadığı mesela gösteri, yürüyüş yapma, düşüncelerini dile
getirme-ifade etme özgürlüklerinden vb.
Yani sadece yasal hakların dışında, hiç
fazlasını istemediğimiz haklardan.
“Köşe yazarıymış, bana ne!”
Daha dün Cumhurbaşkanı ne diyordu: Köşe
yazarıymış, orada düşüncelerini diye getirebilirmiş, hiç umurumda değil.
Ya bizden, bizim tarafımızda, hükümet ve devletin politikalarından yanasınız ya
da terör örgütünden.
Bu mu özgürlük? Terörden, kıyımlardan yana
olanın canı cehenneme şüphesiz ki. Bazı küçük entel- yazar vb çevrelerde PKK
yandaşlığı çeşitli şekillerde dile geliyor olabilir. Yine de açıkça terör
örgütü ve faaliyetlerine övgü, çağrı, katılım niteliği taşımadığı sürece, ifade
ifadedir ve anayasal yasal teminatlar altındadır. Teröre övgü ve çağrı zaten
suçtur ve bunun savunulacak bir bir yönü olamaz.
“Ya ben ya o” tercihi dayatılamaz
Ancak hiç kimse de “ya ben- ya o / ya
şu-ya bu” tercihi içinde bırakılamaz.
Özgürlükler “bahsi müşterek”, “geçir halkayı al
parayı” oyunu- kumarı değildir, ya kazandın ya kaybettin olsun.
Hayat siyah beyaz kıskacı içinde sıkışmış da
değildir. Böyle bir bakış, her şeyi ya ölüm ya hayat ikilemi içinde insanı
hapseder ki, ikisi arasında tonla seçenek vardır.
Hayat ve özgürlükler genellikle, siyah-beyaz
arasındaki upuzun süreçte seyreder. Beyazda
doğarsınız, gri tonlar içinde 80 yıl yaşarsınız ve siyaha gelince ise hayat
durur.
Bilmem anlatabiliyor muyum!
Özgürlük, eleştirme hakkıdır
Demokrasi, insanların tüm seçenekler arasında
tercih yapma ve kullanma hakkına sahip olması demektir aynı zamanda!
Ülkeyi yönetenlerin ve araç olarak kullandıkları
devlet güçlerinin icraat, bakış ve anlayışlarıyla fikir birliği içinde olmak
zorunda kimse değildir.
Dahası, özgürlükler, Siyasi iktidarı, yönettiği
devletin icraatlarını, bırakın boyun eğmeyi, eleştirmeyi kapsar daha çok.
İktidar ve yönettiği devlet kurumları bir büyük
güçtür.
Özgürlük, gerektiğinde bu gücün amansız
şiddetine, devlet benim anlayışına, keyfi uygulamalarına karşı çıkmak; dahası
anayasa ve yasaları uygulamamasını şiddetle eleştirme, hatta her türlü
mahkemede dava etme hakkıdır. Dünya kamuoyu dahil!
Bunlar yoksa, o ülkede tekçi anlayış vardır.
Cumhurbaşkanı
özgürlüklere alışık değil
Şimdi Cumhurbaşkanı, teröre karşı mücadele
ederken özgürlükleri, hakları korumaktan bahsediyor.
Şüphesiz ki eğer buna inanıyorsa, bunun böyle
olması gerektiğine artık kanaat getirmişse, daha önce söylediklerinin
yanlışlığını kabul ediyor demektir ki bu iyi bir şeydir.
Acaba gerçekten öyle midir?
Terör kıskacı içinde bir ülkede, teröre karşı
mücadeleyi, özgürlükleri bastırarak yürütemezsiniz, başarı da kazanamazsınız.
Bütünleştirici olamazsınız. Zaten bugüne kadar olamadınız ve sorunların büyük
kısmı da buradan kaynaklandı.
Başörtüsü ve benzeri konular dışındaki
özgürlüklere iktidarınız alışık değil. Hele hele Cumhurbaşkanı hiç değil.
Bu nedenle Cumhurbaşkanı özgürlüklerden yana olacağız derken, akla, ne özgürlüğü, hangi
özgürlük sorusu geliyor.
22 Mart 2016 Salı / Bilim ve Siyaset- Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder