Birden herşey hızlandı. Tüm süreç, doludizgin totaliter anayasaya ve
ülke yönetimine yönlendi.
5 HDP milletvekili için fezlekelerin
Meclis’e gönderilmesi de bu gidişatla ilgili..
Cumhurbaşkanının Can ve Erdem üzerinden aslında Anayasa Mahkemesi’ni sopalaması da..
Tetikçilik yapmayan ve sadece gazetecilik yapmak arzusundaki medyada programların kaldırılması ve Beştepe’ye
uyuma zorlanması da..
Evet, geçmişte faşist ve dikta günahları dağlar kadar büyük olan Cemaat medyasını bir bir yoketme
operayonları da..
Muktedir, salt 17-25 Aralığın hesabını görmüyor bu operasyonlarla, aynı
zamanda bugün muhalefetin bir kısmının iktidar aleyhine eleştirileriyle yer
bulduğu ekran ve sayfaların karartılması
ve ve ortadan kaldırılması da..
Tabii, çoktan “özür dilemiş” de olsalar, Boydak’lara yapılan operasyonla
AKP içindeki Gül ve diğerlerine verilen gözdağı da…
Duru durağı yok.
Arkadaş, dost, vefa, “din kardeşliği”, kuruculuk, AKP’nin 14 yıldır
iktidarda kalmasında büyük katkıları…
Öyle bir şey kalmadı.
Vardıysa bile onlar bir zamanlardı ve eski camlar bardak oldu.
Hepsinin üzerinden buldozer gibi geçme kararı yürürlükte.
Totaliter Anayasa masa
üzerinde
Süreç çok hızlandı, çünkü zaman yok veya az. Beş ay sonrası meşhul.
Beştepe’nin çekmecesinde çoktan hazır olduğunu açıkladığım totaliter bir
anayasa ile yönetim biçimini öngören metin, çekmece gözünden masa üzerine
çıktı.
Beştepe’nin adamları, Meclis’te anayasa görüşmelerinin bittiğini işaret
ederek, hazır bekleyen kendi anayasa önerisini Meclis’e sunacaklarını açıkladı.
İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı sözcüsü, Meclis’ten referendum kararını çıkartacaklarını
ve Anayasa’yı halka sunacaklarını belirtti. Ona göre “baskın genel seçim yok”.
Hainlik damgası yiyebilirler
Bu iki anlama gelebilir. Öncelik, Meclis’ten çıkacak referandum
kararında, yani 330’u buluruz diyor. Yani bir tür emin olma durumu! Ben öyle
olmadığını düşünüyorum, totaliter rejime evet diyecek ve hayatları boyunca
hainlik damgası yiyecek 14 kişi bulamazlar.
Kaldı ki AKP içinden de buna hayır demeye hazır milletvekilleri çıkacak.
Benim öngörüm bu.
İkinci anlamı, “biz önceliği
Meclis’e verdik, madem Meclis bu şansını kullanmadı, o halde yeni seçime
gitmekten başka çare kalmadı” seçeneğini masa üzerine koyacaklar.
CHP ve HDP Ne yapıyor?!
7 Haziran sonrası koalisyon
kurmanın pususuna uzun süre yattığı için kamuoyundan yediği “sopalar”ın
acısıyla, şimdi tam tersini oynuyor CHP. Anayasa komisyonundan çekiliyor.
Oysa, şimdi Muktedir’in aceleciliğine ayakbağı olma zamanı. Evet
komisyon bir tiyatro, ama bu tiyatroyu, sonucunu bilerek, uzatarak, sonuna
kadar oynama ve zaman kazanma anı. Bunu tartışan yok mu orada?!
Kürt siyasetinin ve
PKK’nın savaş salaklığı, öldürme ve isyanla siyasi rant –hak elde
edebileceklerini düşünmeleri, ikisinin bütünleşmesi,
öngörüsüzlüğün ve aymazlığın doruk yapmasıdır.
“Seni başkan
yaptıracağız”
Ne zamandır söylüyorum: PKK ve HDP “Seni
başkan yaptırmayacağız” politikasından, adeta sanki gizli bir ajanda ile “Seni başkan yaptıracağız” politikasını
geçtiler. Nedir o Demirtaş’ın “yazın iç savaş çıkar” teraneleri?! Kime
ve neye tehdit? Bu duumu almısan, bunu önleyecek bir şeyler mi yapacaksın veya
iç savaşı körükleyen tutum mu alacaksın?!
Sözde “reel durum saptaması” kılığında ama PKK yanında saf tutarak,
ağızlarından tek bir eleştiri, siyasi öngörü lafı çıkmayarak, salt devletin
yakıp yıktığını sergileyen yazılar, manşetler, başlıklar, sözde yorumlar!?
Totaliter anayasal sisteme geçişin adı, öncelikle HDP’nin kendini Meclis
dışına ittirmesidir. PKK’nın cinayet stratejisidir. Kürt gençlerini de bir bir
öldürtme politikasıdır.
Savaş varsa, orada ne akıl vardır ne tartışma ne de başka bir şey.
***
Bir de aptalca şeyler dolaşıyor: Devlet aklı başkanlık rejimi istiyormuş!..
Devlet buna karar verdiyse olurmuş. Kim devlet? Cumhurbaşkanının ta kendisi!
KADINLARIN YÜRÜYÜŞÜ: Bugün Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Kadıköy’de 14’te Moda
ilkokulunun önünde toplanarak adalet ve kadın hakları için yürüyecekler.
6 Mart 2016 Pazar / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder