SAYFALAR

20 Şubat 2016 Cumartesi

Erdoğan’ın Anayasa açmazı / Suriye’de örtülen ne?


Size başkanlığı tartıştırmak istiyorlar, siz de iyi bir parlamenter sistemi önerip tartıştırın.. Buna gücünüz, yeteneğiniz mi yok... Böylece iktidarın nasıl bir otoriter bir rejim istediğini siyah beyaz ortaya koyma fırsatını yakalarsınız.

***
Meclis Başkanı, öyle anlaşılıyor ki, anayasayı tartışan komisyonu üçüncü toplantıda isteyerek dağıttı. Neyi ve nasıl tartışacağı konusunda ilkesel bir karar olmadan toplanmanın doğal sonucu bu. Üç sistem var: Parlamenter rejimi öneren anayasa mı, sıkı bir başkanlık rejimine dayalı anayasa mı, başkanı zaptürapt altına almış güçler ayrılığı, fren-denge sistemini kurmuş bir anayasa mı..
Anayasa ancak, bu üç sistemden biri üzerinde ilkesel anlaşma varsa oturup yapılabilir. Çünkü buna göre bir anayasa yazılımı yaparsınız. Şüphesiz, tali ve ortak değer vardır. her tür anayasaya girecek. Sistem kararı olmadan tabii ki devam edersiniz görüşmeye, ama en yakın noktada fay hattı oluşur.
Cumhurbaşkanı, başkanlık rejimine geçmeden, tek elden tüm ülkeyi yasal olarak yönetmeden rahat etmeyecek, bugünkü durumundan büyük huzursuzluk duyuyor. Şimdi bastıracaktır şüphesiz. Asla vazgeçmeyecektir. 

Erdoğan’ın anayasa açmazı
Şüphesiz çekmecesinde, gönlünde bir anayasa var; ama Meclis’e, Meclis’in çalışmasına da mecbur. Çünkü Anayasa’ya, eskisine, yenisine, bir kısmına, bütününe, kelimesine, noktasına ancak Meclis dokunabilir, 367 milletvekili sayısı olmadan kimse hiç bir şey yapamaz.
Erdoğan’ın açmazı da bu. Bu nedenle de, başkanlık anayasası istiyor musunuz diye referandumla halka soralım diyor. Bu yılı tarihi bir fırsat olarak görüyor Cumhurbaşkanı, ya şimdi veya hiç bir zaman. Ama bu yol da çıkmazlarla dolu. Diyelim ki soruldu ve halktan evet çıktı, ama bu bile Meclis’in başkanlık rejimini 367 ile kabul etmesi veya böyle bir yeni anayasayı referanduma götürmesi anlamına gelmez.,
Sadece Erdoğan’a, tıpkı bugün yaptığı gibi, “millete inanmayanlar, millete tepeden bakanlar, milletin iradesine zerre kadar saygısı olmayanlar..” biçiminde bol bol konuşma ve propaganda yapma olanağı verir. Varsın olsun, zaten bunları söylemekte ne eksik ne de geride kalıyor!

Kımıldamaktan korkuyor musunuz?
Geçen yazılarımdan birinde (http://orhanbursali.blogspot.com.tr/2016/02/anayasa-otoriterlige-kars-bir-kampanya.html) önermiştim: Kendi anayasanızı önerin. Sizi durmadan iş yapmamak, sadece yapılacakları engellemekle suçluyorlar. Bir noktada haklı olabilirler. Siz nasıl anayasa istiyorsunuz? Türkiye çapında büyük toplantılar, gövde gösterileri, uzman toplantıları ile şekillendirin anayasa önerinizi..
Ve millete açıklayın, Meclis’e de sunun!
Size başkanlığı tartıştırmak istiyorlar, siz de iyi bir parlamenter sistemi önerip tartıştırın.. Buna gücünüz, yeteneğiniz mi yok; hareket etmekten, kımıldamaktan mı korkuyorsunuz? Hayır hepsi vardır, gerekli olan istek iradesi, örgütlenme! Böylece iktidarın nasıl bir otoriter bir rejim istediğini siyah beyaz ortaya koyma fırsatını yakalarsınız.
Ya su yüzünde sürekli iktidarı tutacaksınız, ya da su yüzünde siz olacaksınız.
Hareket yoksa bu kadar cangıl bir ortamda, hızlı, ses getiren, büyük politikalar ve eylemler yoksa, o zaman da tabanda soğuma gibi (belki de haklı) gerekçelerle yukarıya fırlayan Baykallar vardır.
Tabii bunlar olurken Suriye çok ciddi.

MOSKOVA’DA 
NÜKLEER SİLAH 
TARTIŞMASI
İktidar adeta her türlü savaşı göze almış konuşuyor. Büyük bir meydan okuma.. Tabii ki Rusya’ya karşı her şey. Ankara’nın Suriye politikası Azez’i korumaya indirgendi. Başka ne olabilirdi?
Kerem Çalışkan, Odatv’deki yazısında, Moskova askeri çevrelerinin olaya nasıl yaklaştığına ilişkin bilgiler sunarken “Moskova’da generaller, güvenlik uzmanları şimdi bir Türk-Rus savaşında taktik nükleer silahların kullanıp kullanılmamasını tartışıyor..” diyordu. Yoksa bunlar gözdağı mı sadece?

Rusya ile ABD’nin, ülkeyi kırdırma konusunda bir zımni ortaklığı olabilir mi? Bir kılıçta herşeyi çözmeye yönelik?!
18 Şubat 2016 Perşembe/ Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder