Öyle diyelim öncelikle, evet Davutoğlu’nun önce
Kılıçdaroğlu’yla yapılan dün de Bahçeli ile süren “yeni anayasa” üzerine
görüşmeler, bir tiyatrodur. “Yeni anayasa oyunu”nu ortaya koyan “eser sahibi” bu görüşmelerde rol alan
üç politik lider değildir, Beştepe’dir.
Önce bunun bilincinde olunmalı.
Cumhurbaşkanı’nın bastırması üzerine
Davutoğlu’nun yeni anayasayı, yani ülkenin rejim meselesini gündeme aldığı
görülüyor.
Beştepe’nin Meclis’te sahnelettiği anayasa
üzerine görüşme trafiği, olayın yumuşak
yönüdür. Esas “serti”, yani yeni anayasanın esasını ise RTE sahneye koymaya
başlamıştır
Meclis’teki komisyondan anayasa üzerine bir
uzlaşma çıkar mı?
Üç
olasılık var:
1) Bugünkü parlamenter sistemi güçlendiren, 60
maddesi üzerinde mutabık kılınan görüşmelere devam. Unutmayın ki bu 60 madde,
dün Atilla Kart’ın da açıkladığı gibi, esasında parlamenter sistemi
öngörmektedir. Başkanlık sistemi rejimine göre başlayacak bir anayasa-rejim
tartışması şüphesiz 60 madde üzerinde de önemli düzeltmeleri gündeme getirmek
zorundadır. Bu tartışma yaşanacaktır komsyonda. Yine diyelim ki parlamenter
sistemi güçlendiren bir sistem çıkıyor, öncelikle Davutoğlu’nun bunu kabul
etmesi mümkün mü? Evet, serbest olsa tabii ki, ama Beştepe hayır diyecektir.
2) Bir olasılık, gerçekten de güçler ayrılığına
dayanan, başkana karşı denge olarak parlamentoyu güçlü kılacak, Amerikanvari bir sistem üzerinde
anlaşmaktır. Başkan’ın “adalet dağıtmayacağı”, “kral veya padişah rolünü
üstlenmeyeceği”, buna hevesleri kesinlikle yasal olarak frenleyen, yargının
özerkliğini ve tarafsızlığını, sadece adalet dağıtıcılığını garantileyen bir
sistem... Bu olabilir mi?
3) Cumhurbaşkanı’nın istediği “partili cumhurbaşkanı” da gündeme
gelecektir. Ama Meclis’in bunu kabul etmesi de beklenmemeli.
Yani demek istediğim şu: Bu komisyon ve
Meclis’den, RTE’yi tatmin edecek “yeni rejim”in çıkması mümkün gözükmüyor.
Beştepe’nin
ki tiyatro değil gerçek
Zaten bunu bilen RTE erken davrandı ve
Meclis’teki görüşmelere paralel kendi programını sahneye koydu. Aslında bu
sahne alışı, Meclis’teki görüşmeleri de bence birden tüketmiştir: Siz
ne yaparsanız yapın, neye karar verirseniz verin, ben kendi başkanlık rejimi
anayasamı bizzat yürüteceğim.
Evet Meclis’teki tiyatro, Beştepe’ninki ise
gerçek.
RTE’in, HDP
liderlerinin dokunulmazlıklarını kaldırıp tutuklatma yolunu işaret etmesi,
hem HDP’yi hem de MHP’yi, bir üçüncü seçimle Meclis dışında bırakma siyasetinin
bir parçasıdır. (Anayasayı çiğnediler
bunun bedelini öğrenecekler, dedi. Can ve Gül için de bunun bedelini ödeyecekler demişti)
RTE başkanlık rejiminde kendine güveniyor, bir meydan okuma yapıyor.
Muhalefete bunu ciddiye alın derim. CHP
Meclis’teki tiyatroyu görüyor mu? Var gücüyle, RTE’nin açılımını dengeleyecek
ona karşı bir engelleyici strateji mi oluşturacak..
Hoşsohbetliği
mi, yoksa toplumsal kini mi
Bir iktidar kalemşörünün ölümü ilginç
saflaşmalara yol açtı. Hürriyet’ten iki yazar, ve başkaları, aslında o yazarın
ikili ilişkilerde ne kadar hoşsohbet bir insan olduğunu yaza yaza
bitiremediler. Yazılarının dehşet ve şehvet yüzü ile kendisi arasında derin
ayrılıklar olduğunu yazdılar.
Bizi ilgilendiren ne? Adamın hoş sohbetliği mi,
yoksa yazıp çizdikleriyle kamuoyunda yarattığı büyük olumsuz etki mi.. Kamusal
yönü, toplumda yarattığı derin yarıklar bizi ilgilendiriyor. Zaten
Cumhurbaşkanı da onun için "Uzun süredir bir yol arkadaşlığımız vard.
Hemen hemen her seyahatinde yanımda olan bir arkadaşımızdı. Güçlü bir kaleme sahip olduğuna
inanıyorum. Doldurulamayacak bir yere sahip olan bir kardeşimiz olarak
görüyorum" dedi.
Gerisi
palavradır.
TSK’nın, CHP’nin yayınladıkları mesajlar, onun hoşsohbetliği ile mi ilgiliydi?
Yoksa toplumda yarattığı kin duygularından çok mu memnundular..
Komik bir toplumuz. Tüm kurumlarımızla
birlikte..
5 Ocak 2016 Salı / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder