SAYFALAR

30 Kasım 2015 Pazartesi

Can’a ve Erdem’e: Orada uzun kalmayacaksınız!

İkiniz de hücrelerinizden güzel şeyler yazdınız. Can uzun yazısıyla harikaydı.. Hapishane bu ülkenin kaderi. Dün de böyleydi yarın da böyle olacak, taa ki ülke düzlüğe çıkıncaya kadar. Mesleğimizi doğru düzgün yapıncaya, anayasaya uygun koşullar oluşuncaya kadar.
Can doğru söyledi, biz kahramanlık yapmıyoruz, salt gazetecilik yapıyoruz, haberlerimizi yazıyoruz, görüşlerimizi dile getiriyoruz, yorum ve değerlendirmelerle bu ülkenin insanlarına istediklerinde ulaşabilecekleri nesnel haberler, bir kanaat, bir bakış açısı pınarı yaratmaya çalışıyoruz.
Gireceğiz, yazacağız, üzüleceğiz, kederleneceğiz, özleyeceğiz, nefret edeceğiz, haykıracağız, çıkacak ve yine yazacağız.
Neler yaşamadı bu Cumhuriyet. Çok geçmişi anımsamaya gerek yok, başta Uğur Mumcu olmak üzere bayraklarımızda yazılı o isimleri Cumhuriyet on yıllardır onur anıtları gibi gönderinde dalgalandırıyor. Son yıllarda da Silivri’ye İlhan Selçuk’u kurban olarak verdik. Balbay ve Manisalı’nın da Cumhuriyet’in - Silivri’nin şeref defterlerinde isimleri yazılı.
Şimdi de sizler.

Yaşadığımız bir siyasi plan
Silivri dönemindeki Cemaat savcı ve yargıçların bir karbon kopyası faaliyette şimdi. İktidar onlara Silivri’yi yarattırdı, tüm hukuksuzlukların bilincinde ve arkasındaydı, “Silivri’nin savcısıyım” diyordu o zamanın Başbakanı. Şimdi de Anayasa’nın iptal ettiği yasaya göre düzenlenen ve atamalarla kurulan, benzer bir iktidar mahkemesi, Yargıtay Başkanının deyimiyle içinde bulunduğumuz olağanüstü halde –sanki– doğrudan siyasi talimatlarla adeta kafa kesiyor. Tabii Cemaatçilere ek olarak muhaliflerin.. Saray’ı adeta hiç bir söz söylenemez bir kutsal mekan ve kişi olarak korumaya almış durumda.
Başbakan ve hükümet sözcüsü “tutuksuz yargılanmalıydılar” deyip dursunlar, ama bu “özel kişisel mahkemeler”i ortadan kaldırsınlar da görelim!
Keyfi yönetimin ve tek adam sözünün hüküm sürdüğü bir ülke hayalleri var, ama sandıktan aldıkları ülkeyi karanlığa yuvarlamak cesaretleri buna yetmeyecek.
Üst üste yaşadıklarımız, bir siyasi planın parçaları..
Bir Rus uçağı düşürüldü.
Sizler tutuklandınız..
Dün ülkede çatışmanın ortak vicdanı o sevimli ve cesur adam Tahir Elçi katledildi.
7 Haziran seçimlerinden sonra iktidarın yarattığı kargaşa sanki tüm hızıyla sürüyor. 7 Hazirandan sonra 1 Kasım’da ilk hedefe ulaştılar.

İkinci Hedefe koşuyor
Şimdi önlerinde baş koydukları ikinci hedef var: Başkanlık Sistemli yeni anayasayı kabul ettirmek.
Can sen “kahraman değiliz” diyedur, ama sizleri ve yaşadığımız tüm nefret olaylarını kullanarak, büyük bir tarihi kahraman olmak isteyen var. Her şey bu amaca yönelik bir figür.
Putin’e ve Rusya’ya kafa tutarak, tarihimizde Rusya aleyhine kültürümüzde ne kadar birikim varsa harekete geçirdiler, bu birikim Muktedir’in çevresinde çimentolaşıyor.
Türk, İslam ve Milliyetçi” ne varsa, MHP ve diğerleri başta, hatta solcu kisvesi dahil, iktidar potasında yüksek sıcaklıklara atılıp eritiliyor.
MHP’den geriye fazla bir şey kalmayabilir. Bahçeli’ye karşı olan adayların bile ne düşündüklerini bilen yok. Bahçeli’yi bile!
Ülkemize çok şeye patlasa da, yoksullaşsak da, gerilere de düşsek, her şeyi bu potada eriterek başkanlık projesine gerekli destek sağlanması hedefleniyor gibi.

Hükümet ve Meclis kurşun asker olamaz
Hükümet ve Meclis, kendilerini de yok edecek ve minicik kurşun askerlere dönüştürecek bu projeyi yakında kucaklarında bulabilirler.
Türkiye dört nala koşturuluyor..
CHP ya bu gidişatın karşısında güçlü bir cephe olarak ortaya çıkacak, ya da etkisizleştirilecek ve “vitrin demokrasisi”nin cicisi muhalefet olarak var olacak.
Ama bildiğim bir şey var, siz orada fazla kalmayacaksınız.
Yakında sizleri dışarıya alacağız...
Ülkenin ve dünya demokrasi birikiminin bu kadar gücü kaldığına inanıyorum..

Gözlerinizden öperim.
29 Kasım 2015 Pazar / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder