Büyükada’da tanıdık bir adalı CHP’li seçmen geldi ve “Orhan Bey, HDP’ye bir kez oy vereceğim” dedi. Muktedir
Beyefendiye büyük nefretten dolayı CHP böyle bir durum yaşıyor; 2011
seçimlerinde de aman MHP Meclis dışı kalmasın diye CHP’liler acil
durum alarmına geçmişlerdi.
Burada sorun, daha önce de bir yöneticiden aktardığım gibi, CHP’nin
tepesi ile seçmeni arasındaki bağların gevşek olması. Veya başka bir açıdan:
CHP’li bir kısım seçmenin, duruma göre oyunu sık sık ödünç vermeye hazır
olması.
Seçimleri etkileyen düşünce ve mekanizmalar o kadar farklı! Yüzde 10
barajı ve sürekli olarak seçmenin “büyük
tehlike”ye karşı zırhlanma ihtiyacı, insana ve kurumlara bir türlü kendisi
olma olanağı tanımıyor.
Murat Sarı’nın yönettiği Konsensus
şirketinin son anket çalışmalarının sonuçlarını izlerken, (AKP yüzde 43.8, CHP
26.7, MHP 15.6, HDP 9.7) bunları düşündüm. Bugünkü aşamada CHP’nin oyu 2011’de
de bugün de en azından anketlerde yüzde 30 gerçekleşebilirdi.. Aman oylar bölünmesin tartışmaları da
seçmeni ödünç seçmen durumuna düşürebiliyor ve bundan daha küçük partiler de
zarar görebiliyor.
AKP her bakımdan
tehlike sınırlarında
HDP yüzde 10’u aşarsa AKP’nin yüzde 43.8 ile bile tek başına hükümeti
kurma olasılığı tehlikededir (277 milletvekili). Baraja takılırsa, bir
anayasayı referanduma götürme olasılığı, alt sınırda bile olsa (331), ortaya
çıkıyor. Şüphesiz bunlar, yüzde 2,5’a yakın yanılma paylarını da hesap edersek,
sandıklar açılınca yüzdelerde kaymaları göreceğiz. Ama, HDP baraja takılsa
bile, AKP’nin anayasayı referanduma götürmesi mümkün olamayabiliyor.
HDP, bu seçimlerin sürpriz partisidir. Partinin baraji aşacağını
beklemek gerekir.
Konsensus, anket sonuçlarını değerlendirirken, “Aralık 2014’ten bu yana
en önemli değişiklik”, AKP’nin Orta Anadolu ve Doğu Anadolu’da sırasıyla 7 ve 8
puan düşmesi, MHP’nin “Orta Kesit”te (Karadeniz’den Akdeniz”e) 6 puan artması
diyor.
Daha önce bu köşede şunu yazmıştım: Evet millet borçlu, ama borçlu
olmaktan, borçlanabilmekten şikayetçi değil. Kütahya’da nakliyecilik yapan
kütahyalı ve oğlu ile sohbet ederken, AKP döneminin belirleyici özelliği olarak
yollardan söz açtı.
Tabi dedim senin işin TIR sürmek!
Yanıtı: Hayır o kadar değil, TIR sahibi oldum, oğlum da ev sahibi.. Çünkü
10 yıl önce bankalardan bu kadar borç parayı asla çekemezdim. Şimdi borcumuz
var, ama sağolsun buradaki seramik fabrikaları, iş veriyor, ödeyebiliyoruz…
AKP, HDP ile
koalisyona cesarete edemez
Ben seçim sonrası süreçte, AKP’nin Başkanlık Anayasası yapma ve halka
kabul ettirme olasılığını çok çok az görüyorum. Türkiye böyle bir belayı
savuşturacak güçte görüyorum. AKP’le seçmenlerin bile önemli bir toplam olarak
karşı olduklarına göre.
Seçim sonrası bir AKP iktidarı gerçekleşirse, zayıf bir hükümet
olacaktır.
AKP-MHP koalisyonu gerçekleşirse, RTE’nin kenarda tutulması en büyük
olasılıktır. Başkanlık anayasası olasılığı bu durumda bile sıfırdır.
Bu durumlarda, bir erken seçimin gündeme gelme olasılığı artacaktır.
RTE’nin, Meclis’e girerse HDP ile
koalisyon olasılığını çok çok zayıf görüyorum.
Sorun HDP’den değil, AKP’den kaynaklanacak.
HDP ile koalisyon, AKP’nin seçmen tabanını hızla eritecek bir etki
yapar. RTE’nin bunu düşünmediğini sanmayın. Yoksa HDP AKP ile bir koalisyona ve
Anayasayı değiştirmeye hazırdır.
PKK’nın Silahlı
vesayeti zayıflayacak
Bence, HDP’nin Meclis’e girmesi, Kürt Hareketi’nin “sertliğini”
yumuşatacak ve daha normalleştirecek bir etkiye yol açacaktır.
Dahası, PKK’nın siyaset üzerindeki silahlı vesayet gücü
de zayıflayacaktır.
Kürt Silahlı ve Siyasi Hareketi’nin, silah dayatarak, siyasi amaçlar
elde edemeyeceği bir dönem başlamasını arzuluyorum. Gelişmeler bu yönde
olacaktır. PKK’yı, Kürt ayrılıkçılığının kozu yapmaktan kaçınmalı. PKK’nın da
Türkiye’nin bütünlüğü içinde doğal, normal ve tüm Türkiye için siyaset yapacağı
günlere varınca, hepimiz Türkiye için çalışacağız.
Valla Büyükada’dan Vanlı Kürt
arkadaşlarım da böyle diyor: Bu vatan hepimizin ve hepimize yeter, artık silahlar
susmalı.
--12 Mayıs 2015 Salı / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder