SAYFALAR

15 Mayıs 2015 Cuma

Hukuk Battı mı, Herşey Batık Demektir

En zayıf kaldığımız konu hukuk.. Bunu söyleyenler, AKP hükümetinin biri sişasetin diğeri ekonominin önde gelen iki kişisi.. Bülent Arınç ve Ali babacan. Dilleri varmıyor gerçeği söylemeye, en zayıf kaldığınız değil, neredeyse tamamen ortadan kaldırdığınız.. Hukuksuz, yargısız, keyfi, RTE’nin neredeyse talimatlarıyla yönetilen bir sistem yarattınız. Ve şimdi bunun altında eziliyorsunuz.
Hukuk yoksa hiç bir şey yok…
Hukuk yoksa insan hak ve özgürlükleri yok..
Adalet yok..
Demokrasi yok..
Hiç bir şey yok..
Hepiniz iktidarsınız. Başınızda Beyefendi vardı. Yaptığı işlerin yanlışlıklarını görüyordunuz. Belki cılız sesler çıkardınız. Ama hukuk, adalet, yargı, demokrasi… ülkeyi çağdaş yapan ne varsa hepsinin ayaklar altına alınmasına ortak oldunuz. Hakikatın yanında olmadınız. Yanında olduğunuz şey, iktidar ve uygulamalarıydı...
Şimdi felaketler karşısında “hukukta sınıfta kaldık” diyorsunuz. Peki ne dediğinizin farkında mısınız? Herşey iyi de, hukuk kötü, eh bu kadar kadı kızında da olur diyorsunuz sanki. Aslında iyi sandığınız herşeyin hukuka bağlı olduğunun farkında mı değilsiniz? Söyler misiniz, iyi olan ne? Ekonomi mi? Hukuksuzluğa bağlı herşeyin üstelik ileri demokrasi palavrasıyla yutturulmasına da ortaktınız.

Hukuk, siyasi silah olarak kirlendi mi bitti
Bir de: Bunu ne zaman söylüyorsunuz? Cemaat yargısının önde gelenlerinin, apar topar neredeyse tekme tokat sistemden atıldığı bir sırada.. Baktınız ki böyle hukuk olur mu, böyle yargı, böyle yüksek yargı olur mu.. Olmaz dediniz. Tabii ki olmaz!
Ama aynı Cemaat yargısının yaptığı linçler, hukuksuzluklar, yasadışılıklar, keyfi yargılamalar, kurdukları tuzaklar ve kumpaslar, sahtecilikler ve bunlar sonucu insanların intiharları, ölümleri söz konusu olduğunda seyrediyordunuz, alkışlıyordunuz, sesiniz çıkmıyordu.. Arkalarındaydınız..
Hukuk / yargı, rakiplerini altetmek için bir kez “silah” ve “siyasi araç” olarak kullanıldı mı, artık kirlenmiş demektir. Onu kökten yeni bir temiz zemine oturtmadığınız zaman, herkesin elinde o kirli varlığını sürdürür.
Bu nedenle “hukukta sınıfta kaldık” demenizin önemi kalmadı. Daha başta sınıfta kalmıştınız.. Şimdi Beyefendi’nin elinde bir temizleme aracı olarak görevini sürdürmesine neden şaşırdığınızı anlamak mümkün değil. Yoksa “ilk başta tamam mecburduk, ama bu silahı şimdi ortağımıza, din-imam diyenlere kullanmamız ayıp..” mı diyorsunuz.
“Başkalarının defterlerini dürdüğümüz aracı, Cemaate karşı kullanmamalıydık” diyorsunuz belki de! Çifte standart mı? Bir dönem önce içiniz cız etmedi de şimdi mi ediyor?
Mesela Beyefendinin Anayasayı çiğneyerek kendini seçim meydanlarına atmasına sesinizi çıkmıyor.

Zamanlamanız muhteşem!
İktidarınızın sonuna geliyorsunuz, bakanlıklarınız ve siyasi hayatlarınız en azından 4 yıl için bitiyor.
Herşey bir hukuk felaketine dönüştükten sonra, kalkıp konuşuyorsunuz.
Konuşmakla kalmayın, bari ciddi bir şey yapın, mesela onur kurtarıcı bir şey..
Bakın, Danıştay “töreni”nde olan bitenlere de ses çıkartın. Beyefendi4nin atadığı “Başkan”, iktidarla işbirliği ve uyum içinde çalıştıklarını, çalışmaları gerektiğini vaazediyor. Kendilerinin anayasal bir kurum, kuvvetler ayrılığının en önemli kurumu, icraatı denetlemekle görevli olduğunu unutuyor.
Gizli kapaklı toplantı yapıyor, gazetecileri içeri sokmuyor, milletin haber alma özgürlüğünü sınırlıyor..
Sesinizi çıkartın mesela..
Bu kurumlar arası liyakata bağlı bir seçimin değil, Beyefendinin tercih ettiği ve bu nedenle kişiye derin bir bağlılık, minnet duygusunun benliği esir aldığı bir durum.
Türkiye’nin normal devlet işleri.
Mesela YÖK’e mi atandın.. Atayanın adamı.
Yüksek yargının herhangi bir yerine mi atandın..
Derin minnet, biat; yasaya hukuka değil, atayana..
Ve adalete güven yüzde 20’lerde!
***
İktidar başının derdi, 17-25 Aralık’ın intikamı. Yasadışılıklarının dışa vurumuna, sorgulanmasına, belgelenmesine, tescil edilmesine…
Konuşun sayın Babacan, sayın Arınç..
Türkiye batmış durumda..
Hukuk battı mı, ayakta kalan hiç birşey yok demektir.
Ayakta kaldığını sanan Muktedir’ın dışında..


--14 Mayıs 2015 Perşembe / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder