En zayıf kaldığımız konu hukuk..
Bunu söyleyenler, AKP hükümetinin biri sişasetin diğeri ekonominin önde gelen
iki kişisi.. Bülent Arınç ve Ali babacan. Dilleri varmıyor gerçeği
söylemeye, en zayıf kaldığınız değil, neredeyse tamamen ortadan kaldırdığınız..
Hukuksuz, yargısız, keyfi, RTE’nin neredeyse talimatlarıyla yönetilen bir
sistem yarattınız. Ve şimdi bunun altında eziliyorsunuz.
Hukuk yoksa hiç bir şey yok…
Hukuk yoksa insan hak ve özgürlükleri yok..
Adalet yok..
Demokrasi yok..
Hiç bir şey yok..
Hepiniz iktidarsınız. Başınızda Beyefendi vardı. Yaptığı işlerin
yanlışlıklarını görüyordunuz. Belki cılız sesler çıkardınız. Ama hukuk, adalet,
yargı, demokrasi… ülkeyi çağdaş yapan ne
varsa hepsinin ayaklar altına alınmasına ortak oldunuz. Hakikatın yanında
olmadınız. Yanında olduğunuz şey, iktidar ve uygulamalarıydı...
Şimdi felaketler karşısında “hukukta
sınıfta kaldık” diyorsunuz. Peki ne dediğinizin farkında mısınız? Herşey
iyi de, hukuk kötü, eh bu kadar kadı
kızında da olur diyorsunuz sanki. Aslında iyi sandığınız herşeyin hukuka
bağlı olduğunun farkında mı değilsiniz? Söyler misiniz, iyi olan ne? Ekonomi
mi? Hukuksuzluğa bağlı herşeyin üstelik ileri
demokrasi palavrasıyla yutturulmasına da ortaktınız.
Hukuk, siyasi silah
olarak kirlendi mi bitti
Bir de: Bunu ne zaman söylüyorsunuz? Cemaat yargısının önde
gelenlerinin, apar topar neredeyse tekme tokat sistemden atıldığı bir sırada..
Baktınız ki böyle hukuk olur mu, böyle yargı, böyle yüksek yargı olur mu..
Olmaz dediniz. Tabii ki olmaz!
Ama aynı Cemaat yargısının yaptığı linçler, hukuksuzluklar,
yasadışılıklar, keyfi yargılamalar, kurdukları tuzaklar ve kumpaslar,
sahtecilikler ve bunlar sonucu insanların intiharları, ölümleri söz konusu
olduğunda seyrediyordunuz, alkışlıyordunuz, sesiniz çıkmıyordu..
Arkalarındaydınız..
Hukuk / yargı, rakiplerini altetmek için bir kez “silah” ve “siyasi araç”
olarak kullanıldı mı, artık kirlenmiş demektir. Onu kökten yeni bir temiz
zemine oturtmadığınız zaman, herkesin elinde o kirli varlığını sürdürür.
Bu nedenle “hukukta sınıfta kaldık” demenizin önemi kalmadı. Daha başta
sınıfta kalmıştınız.. Şimdi Beyefendi’nin elinde bir temizleme aracı olarak görevini sürdürmesine neden
şaşırdığınızı anlamak mümkün değil. Yoksa “ilk
başta tamam mecburduk, ama bu silahı şimdi ortağımıza, din-imam diyenlere
kullanmamız ayıp..” mı diyorsunuz.
“Başkalarının defterlerini dürdüğümüz aracı, Cemaate karşı kullanmamalıydık”
diyorsunuz belki de! Çifte standart mı? Bir dönem önce içiniz cız etmedi de
şimdi mi ediyor?
Mesela Beyefendinin Anayasayı çiğneyerek kendini seçim meydanlarına
atmasına sesinizi çıkmıyor.
Zamanlamanız muhteşem!
İktidarınızın sonuna geliyorsunuz, bakanlıklarınız ve siyasi
hayatlarınız en azından 4 yıl için bitiyor.
Herşey bir hukuk felaketine
dönüştükten sonra, kalkıp konuşuyorsunuz.
Konuşmakla kalmayın, bari ciddi bir şey yapın, mesela onur kurtarıcı bir
şey..
Bakın, Danıştay “töreni”nde olan bitenlere de ses çıkartın.
Beyefendi4nin atadığı “Başkan”, iktidarla işbirliği
ve uyum içinde çalıştıklarını, çalışmaları gerektiğini vaazediyor.
Kendilerinin anayasal bir kurum, kuvvetler ayrılığının en önemli kurumu,
icraatı denetlemekle görevli olduğunu unutuyor.
Gizli kapaklı toplantı yapıyor, gazetecileri içeri sokmuyor, milletin
haber alma özgürlüğünü sınırlıyor..
Sesinizi çıkartın mesela..
Bu kurumlar arası liyakata bağlı bir seçimin değil, Beyefendinin tercih
ettiği ve bu nedenle kişiye derin bir bağlılık, minnet duygusunun benliği esir
aldığı bir durum.
Türkiye’nin normal devlet işleri.
Mesela YÖK’e mi atandın.. Atayanın adamı.
Yüksek yargının herhangi bir yerine mi atandın..
Derin minnet, biat; yasaya hukuka değil, atayana..
Ve adalete güven yüzde 20’lerde!
***
İktidar başının derdi, 17-25 Aralık’ın intikamı. Yasadışılıklarının dışa
vurumuna, sorgulanmasına, belgelenmesine, tescil edilmesine…
Konuşun sayın Babacan, sayın Arınç..
Türkiye batmış durumda..
Hukuk battı mı, ayakta
kalan hiç birşey yok demektir.
Ayakta kaldığını sanan Muktedir’ın dışında..
-- 14 Mayıs 2015 Perşembe / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder