Biz
ileri bakalım, Türkiye’nin can alıcı sorunu, RTE’nin artık günde 2 posta
konuşmayla her kesime kabul ettirmeye çalıştığı RTE türü başkanlık / anayasa
değişikliği meselesidir. Bu amaçla da sanki gitti Meksika’yı ziyaret etti ve
hayranlıkla Meksika Başkanı’nın nasıl herşeyi yönettiğini anlatıyor.
RTE işe tabandan
başladı, ülkenin tüm muhtarlarını
parti parti Çiftliği’ne çağırıp konuşuyor. Muhtarlar, Cumhurbaşkanı tarafından
çağrılmanın, üstelik “saray”da ağırlanmanın onuruyla, bütün mahalleyi RTE’ye oy
vermeye mi çağıracak!?
Bir ay kadar
önce RTE, hükümete çağrı yapmış ve Başkanlık Sistemi’ni seçimlerde parti
programına almasını (hatta ana konu olarak) istemişti. Ama bugüne kadar Başbakan’ın ağzından Başkanlık Sistemi
isteği konusunda halka yönelik tek söz çıkmadı, farkında mısınız?
Yayılan dedikodu
habere göre, RTE, 19 Ocak’ta hükümete başkanlık yaptığı kabine toplantısından
önce, 1 saat kadar Davutoğlu ile ikili görüşmüş..
Davutoğlu’nu epey “üzmüş”. RTE özel siyasi danışmanı B. Yıldırım’ın, Davutoğlu’nun önündeki bardağı göstererek “arkadaş
portakal suyunu da içmemiş” sözleriyle alaya aldığı da belirtiliyor.
Biliyorsunuz,
RTE’nin bu yakın kankası, Cumhurbaşkanı 5 Ocak’ta hükümati toplayacak iki ayda
bir bunu yapacak, demiş, Davutoğlu (ve Arınç) tarafından terslenmişti.
Davutoğlu, kendi kendini yokeder mi?
Yani Davutoğlu, hükümeti
yerle bir edecek, başbakanlığı yokedecek bir anayasa değişikliğine evet
diyebilir mi? Bu eşyanın doğasına aykırı.. RTE ile Davutoğlu/hükümet arasında
derin zorluklar yaşandığını anlamak için siyaset bilimci olmak gerekmiyor!
Başbakanlık
bağımsız, yetki ve sorumlulukları belirli onurlu bir mevkidir. RTE kendi
sisteminde ise emir ve talimatlarını yerine getirecek bir takım uygulayıcı
kişiler atayacak. Davutoğlu hangisini tercih eder sizce? RTE, hükümet ve başı
diye ayrı bir kurumun varlığına tahammül edebilecek yaratılışta değil. Bu
nedenle, tüm anayasayı, tüm sistemi yıkıp, yerine kendini koymanın peşinde
koşuyor.
RTE ve yakın adamları,
Cumhurbaşkanı’nın yanında bir de Başbakan’ın olmasını “iki başlılık” olarak
görüyor: “Bu olmaz.” Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi de şöyle
demişti: “Türkiye’de artık başbakan
olmaz, bakanlar kurulu başkanı olur, Erdoğan aktif bir Cumhurbaşkanı olarak
İcranın, devletin başı olur..”
O büyük oynadı,
“ben yaparım, ben bunu da başarırım, tek
adam tek lider tek karar verici olurum” dedi ve sadece partisine, hükümete
değil tüm Türkiye’ye meydan okumaya soyundu.
Peki başarır mı?
Temel soru budur..
Başaramaz. Gerçi
ilk turda seçilemez diyen bir yazımda
yanılmıştım!. Ama burada RTE değil AKP iktidarı seçimlere giriyor.
İlki, genel
seçimlere AKP ve iktidarının yıldızının
yükseldiği değil alçaldığı koşullarda gidiyoruz..Yüzde 45’ün altı oy kesin
gibi. Tabii bunu yüzde 40 altına indirenler var. İki ay daha geçmeli.
Seçimi ne
üzerine kuracaklar?
Gördüğüm kadar
RTE “seçimler
bana odaklı, Anayasa değişikliğine ve başkanlık sistemine odaklı seçim olsun”u
dayatıyor. RTE olunca odakta, Cumhurbaşkanrlığındaki gibi seçimleri koparır
alırım diye düşünüyor. Ama Parti/Hükümetle sorun yaşıyor.
RTE seçimlere
ağırlığını koyacak. İstanbul Kanal
projesini bu nedenle raftan indirdi, yapılan seçim-kanalı çizimlerini yaymaya
başladı.. Bu ve benzer konular üzerinde odaklanacak. “Bir emirle ülkeyi güllük
gülistanlığa çevireceğim” havarisi rolünde!
Davutoğlu’nun
yanında ikinci bir kampanya sahibi gibi duracak, öyle anlaşılıyor. Parçalanmış
bir AKP görüntüsü olacak gibi.
Fakat, bugüne
kadar yapılan soruşturmalarda halkın RTE’nin arzu ettiği sisteme sıcak
bakmadığı görülüyor. Yüzde 30’lar ve bazen altında. Bu şu demek: Seni
Cumhurbaşkanı seçtik, ama Başkan olarak seçmedik.. Halk tarafından seçilmiş
olman, sana böyle bir yetkiyi vermez.. Anayasa’ya sadık ol!
367’yi bulsa bile Başkanlığı geçiremez
Şimdi iddialı bir varsayımda bulunacağım: Olması hiç de
mümkün gözükmeyen 367 ve üstü milletvekili sayısını yakalasa AKP.. Bu durumda
bile, AKP’li milletvekili çoğunluğu, RTE türü bir Anayasa’yı Meclis’ten
geçirmeyecektir. 367’yi bulamaz ve RTE bu vetolu anayasayı referanduma
götürebilir ancak.
Bu nedenle de,
kimlerin milletvekili adayı yapılacağı konusu, kıyasıya bir iç tartışma
konusudur. RTE ister ki, tüm adayları ben saptayayım ve Meclis’de işi garantiye
alayım. Ama pek de öyle olamayacak gibi. Davutoğlu, Parti Başkanı ve Başbakan
olarak, korkuluk olarak kalabilir mi? Kendi çevresinde kaç milletvekilini aday
olarak gösterebilecek?
Evet, RTE
partide en güçlü adam hâlâ! Ama fiili olarak da parti Başkanlığı Başbakanlık da
önemli ve yasal bir güç olarak orada duruyor.
Memnuniyetin sırrı
Önceki günkü
yazımda, iktidar vatandaşın cebine bir yandan para koyuyor diğer cebinden çekip
alıyor. Doldur- başalt ekonomisi. Dün Selçuk
Şirin sosyal medyada bir grafik paylaştı. Türkiye’de hane halkı borcunun
nasıl yükseldiğini ve gelirin yarısının boca gittini anlatan.
2003’de borç oranı 7.5 iken, bakın nasıl artıyor: 2004: 12.9; 2005: 19.6; 2006: 25.2; 2007: 31.1; 2008: 36.6; 2009: 36.4; 2010: 43.5; 2011: 47.4; 2012: 48.8 ve 2013: 55.2
Halkın memnuniyetinin kaynağı bu
harcama/tüketici kılınmasıdır. Taketim
mabedleri AVM’lerdir. Gidiş yüzde yüz borçlanmaya doğru. Saadet zinciri kopar.
26 Şubat 2015 / Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder