Hayır, bunları bir “danışıklı döğüş”
olarak görürseniz, siyasetin sürdürülmesinde, aynı zamanda kişisel hırslar,
karakterler, ikbal inşaları, döneme damga vurma dayanılmaz isteklerinin bazen
tayin edici roller üstlendiğini gözden kaçırırsınız..
“Aralarında
ne fark var ki” sorusu, siyasi analiz yapmayı gereksiz kılar. Bu soruya en
basitinden “kişilik farkı var, ‘ben’
özünün belirleyiciliği var” yanıtını verdiğinizde, belki de gerçek taa
kendisidir.
Evet yine geldik iktidar yapısındaki,
giderek farklılaşan görüş ayrılıklarına. Yukarıdaki girişi, yüksek siyasette önemsiz hiç bir şey yoktur,
demek için yaptım. Kendi kısa yakın tarihimiz bunun örnekleriyle doludur. (*)
Cumhurbaşkanı’nın, MİT eski Müsteşarı Hakan Fidan’ın istifasını
engelleyememesi, kendisinde derin bir hayal kırıklığı yarattı. ‘Sır küpümdü” dedi.
Bakın şimdi neler diyor: MİT’e “son
derece güvenilen, hatta sır küpüm olarak görebileceğim birini getirmiştim. Daha öncesinde söz konusu arkadaşı özel temsilcim olarak görevlendirdiğim anlar
olmuştur..”
Yukarıda siyah vurgulara dikkat edin.. “biri..
söz konusu arkadaşı..” Kimden bahsediyor? Müsteşarlığını yapmış, MİT’in
başına getirmiş, Cemaat’in 7 Şubat 2012 saldırısında koruma altına almış,
kendisi için özel yasa çıkartmış, bu yolla kendisine yönelen saldırıyı da
savuşturmuş (**), bu anlamda bir kader arkadaşlığı yapmış çok yakınındaki
kişiden. Artık o “Hakan Fidan”ı değil... Adını bile anmıyor neredeyse..
Kızgınlık veya hayal kırıklığı doruk
noktasında. Adeta silmiş Fidan’ı.
Uçaktaki gazetecilerine bir yey daha
söylüyor ki asla atlayamam: “Kendisine bir tür bazı vaadler bulunmuş
olabilir..” Kim bulunmuş? Tabii ki Davutoğlu. RTE-Davutoğlu çok önceden Fidan
olayını konuşmuşlar, RTE MİT’te kalsın,
Davutoğlu yok hayır hükümete gelsin
demiş. İstifa, RTE’ye rağmen gerçekleşiyor.
“Sır
küpüm” terimi neler içeriyor?
Bir kaç sonuç çıkaralım.
1) Fidan’ı MİT’te
kalmak tatmin etmiyor. Veya Erdoğan’ın sürekli “sır küpü” olarak kalmak artık
istemiyor, belki de küp dolup taştı, artık RTE’nin sırlarını paylaşamak
istemiyor, sırların ağırlığını kaldıramayacak duruma geldi. Normalleşerek,
normal siyasi hayata katılmak istiyor.
2) “Sır küpüm, özel temsilcim”, sözlerinin
çağrıştırdıkları var: RTE, özellikle üç konuyu, PKK ile görüşmeler/ çözüm
süreci, Suriye’de Esad’ı yıkmak için IŞİD- El Nusra vb gibi köktendinci
örgütlere her türlü yardımda bulunarak Suriye’ye karıştırma işlerini, ve tabii
ki Cemaat’i safdışı bırakma mücadelesini, özellikle MİT ve Hakan Fidan
üzerinden gerçekleştirdi. Örtülü Ödenek’te
her yıl 1 milyar TL’yi aşan harcamaların, bu yollarda kullanıldığı da bir “sır
küpü”.
Erdoğan ve Fidan, ülkenin bu en önemli
temel politikalarını “örtülü faaliyetlerle” bütünleştirerek adeta birlikte
yürüttüler.. Bu üç konu sıcaklığını henüz korurken, “sırdaşı”nın alıp başını
gitmesi, şüphesiz Cumhurbaşkanı için yeri belki de doldurulmaz bir boşluk
yarattı.
3) Her ne kadar
bütün bu temel politikaları yürütücüsü şimdi anayasal hükümet olsa bile.. RTE
bu konuları doğrudan kendi alanı olarak görüyor. Hükümeti de emir ve kumandası
altında görev yapan bir kurul olarak kabul ediyor.
En
büyük transfer
4) Davutoğlu “AKP
ağır topları siyaset dışı kalacak, vitrini zayıflatmayalım ve Fidan’ı hükümete
alalım” (Deniz Zeyrek, Hürriyet), gerekçesiyle RTE’yi ikna etmeye
çalışmış..
Bu kadar mı? Davutoğlu, Fidan manevrasıyla, Cumhurbaşkanı’nın etki-oyun alanını da,
Fidan’ı çekerek daraltmıyor mu?
Fidan
ile birlikte, bu üç önemli –temel konuyu da, Beştepe Çiftlik Saray’ndan çalıp
hükümetin oyun siyaset-icra alanına çekmiş /transfer etmiş olmuyor mu?
Oluyor. Fidan bu üç konuyu da en iyi
bilenlerden.. Cumhurbaşkanının hayal kırıklığına bir de buradan bakın..
5) Hükümet ile RTE
arasında, tamam dava mama, AKP iktidarı konusunda öyle keskin dönemeçler
aramıyorum. Ama iki kurum- makam lider arasında, kişilik, yasal-anayasal
hakları kullanma konusunda bir çatışma-sahiplenme olduğu açık ve seçik.
Davutoğlu, Başkanlık Anayasasına karşı.
Kimsenin en önemli makamını kendi elleriyle yoketmesi beklenemez. Son
yazılarımda bunu işleyip duruyorum. Davutoğlu, ya kendini inşa edecek hükümet
ve icraasıyla birlikte, ya da bir başta siyaset, kişilik ve lidere emanet
edecek..
6) Fidan’ı
başbakanlık hamlesi falan gibi hiç görmüyorum. Fidan, dışarının da hedef
tahtasında oldu hep. Bunu Çatışmanın
Anatomisi’nde de yazmıştım. MİT’i “CİA’dan arındırdı” mı? Amerikalıların ve
İsraillilerin tepkilerinin kaynağı bu olabilir mi?
7) Son olarak:
RTE’nin, MİT’in başına bir AKP’liyi yerleştirdiği net ortaya çıktı. MİT’in
başına, AYM’nin başına, yargının başlarına... Bütün devlet bütün kurum ve
kuruluşlar AKP’li. Şimdi yüzlercesi görevlerinden ayrılıp milletvekilliğine
kapağı atacak, bir parmak olmak için.. AKP bir Parti-Devlettir..
---
(*) Aklı başında gibi görünen AKP
yazarları bile diyor ki, “ne o çatlaklar yaratmaya çalışıyorsunuz, buradan size
ekmek çıkmaz”.. Siyaset analizcisinin derdi, yazıdan “ekmek çıkarmak” değil. Gördüğü önemli bir olayı gün ışığına
çıkartmaktır. Sonra da keyfini sürmek! Oradan ekmek yiyecekler varsa, yazarı
ilgilendirmez. Bir izleyici, Cemaat ile RTE çatışması üzerine yazılarım için
“özel hobi alanı” diye yazmıştı..
(**) Çatışmanın
Anatomisi kitabımda 7 Şubat’ın büyük önemi ve saldırının hedefi ve
püskürtülmesi konusu ayrıntılarıyla, bugün hepsi doğrulanan yorumlarıyla var.
Bir bakın. (KırmızıKedi)
-12 Şubat 2015 Perşembe - Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder