Atina’da gece, zafer kalabalığı, en önde bir
genç kız koskocaman bir pankart taşıyor: Gute Nacht Frau Merkel (İyi
geceler Bayan Merkel)... Neden? SYRİZA’ya (Radikal Sol Cephe) gönül
verenler, bu zaferin Almanya’ya karşı da kazanıldığının bilincinde. AB,
Yunanistan’a krizden çıkması için verdiği kredileri izliyor, tabii Almanya
komiser olarak, bizim Duyuni Umumiye memurları/ülkeleri gibi, geliri gideri tam
kontrol altında tutuyor. 600 milyar dolar kadar borcu var Yunanistan’ın...
Size Yunan ekonomik krizinden bahsetmeyeceğim.
Sadece Yunanistan ile Türkiye ekonomik
krizlerindeki paralellikleri ve doğurduğu farklı sonuçları tartışmaya sunacağım:
Yunanistan krizi sol ittifak doğurdu...
Türkiye krizi ise en sağcı partiyi iktidara getirdi...
***
Türkiye’nin ekonomik
krizine, yol açtığı siyasi sonuçları itibarıyla şöyle orta vadeli süreçten
bakmalıyız. Yoksa anlayamayız. Türkiye’de 2001’de patlayan büyük krizin büyük öncüsü
1994 krizidir.
1991’de seçim yapıldı. İki
büyük parti, Doğru Yol (S. Demirel) ile Sosyal Demokrat Halkçı Parti (E. İnönü) koalisyon
kurdu. Türkiye’de tüm siyasi krizlerin nedeni ekonomik krizlerdir. DYP-SHP
koalisyonu kriz içinde ülkeyi götürmeye çalışırken, Özal’ın ölümü
üzerine S. Demirel, 2003 Mayısı’nda Cumhurbaşkanı seçildi ve yerini, seçimlerde
allayıp pullayıp herkese iki-üç anahtar zırvalığıyla piyasaya sürdüğü T.
Çiller’e bıraktı.
Türkiye ekonomisi, tıpkı
bugünkü gibi, sanayileşme-ekonomi programlarını tamamen dış kaynaklarla
sürdürüyordu ve parayı çekmek için döviz kuru düşük-sabit tutularak, dışarıya
kesin ve garantili yüksek faiz ödeniyordu.
Aslında bu politika, 1980,
1982 (bankerler krizi), 1990 yıllarında da ülkemizde ekonomik krizler doğurmuştu.
1994’teki kriz (hiper enflasyon!) o güne kadar yaşananların en büyüğü idi...
1987 seçimleriyle iktidara
gelen Özal, 1990 krizini yaratmış, 1991 seçimlerinde, o oranı yüzde 36’dan
yüzde 24’e inmişti. Doğru Yol ise yüzde 19’dan 27’ye yükselmişti. Kaldıraca
dikkat!
Krizler, iktidarları
indiriyor, değiştiriyor. İşte 1994 büyük ekonomik krizi yine böyle ciddi bir değişikliğe yol
açtı ve 1995 seçimlerinde Necmettin Erbakan’ın Refah Partisi’ni yüzde
21+ ile birinci parti yaptı! Anavatan (M. Yılmaz) ile Doğru Yol (Çiller), yüzde
19’lara düştü. Kurulan koalisyon: Erbakan-Çiller-Yılmaz.
Ekonomi bu iktidar
zamanında da yerlerde süründü. 1997 post modern darbe süreci yaşandı, Erbakan
gitti, yerine kurulan koalisyonlarla ekonomik zorluklarla ve çözümsüzlüklerle el
ele 1999 seçimlerine dayanıldı.
Bu seçimler iki başka
partiyi vitrine çıkardı: D. Sol -Ecevit (yüzde 22) ve MHP (yüzde
18).
Dikkat edin lütfen, halk
sürekli olarak her seçimde arayış içinde. Bu seçimlerde mesela Erbakan’ın
Fazilet’i yüzde 15’e, ANAP 13’e, DYP 12’ye indi...
Ortada parti kalmayınca,
Erdoğan
1999 seçimi sonucunda Ecevit
- Bahçeli - M. Yılmaz koalisyonu kuruldu ve üçü birden 2001 büyük krizinin
içine yuvarladılar ülkeyi...
1990’dan bu yana yaşananlar
ekonomik krizse, 1994’te büyük ekonomik kriz, 2001’deki ise Büyük Çöküş’tür..
Bakın: Halk sürekli arıyor,
iktidara getiriyor, sonra popolarına tekmeyi vuruyor, diğerlerini getiriyor. Bu
kapsamda, “sol” olarak yıldızı parlayan Ecevit’i (Apo’yu teslim
almış lider!) ve MHP’yi iktidar yapıyor... 2001’de Türkiye uçuruma
yuvarlanınca, geride denenecek başka bir parti kalmamıştı. Fazilet içinden
çıkan “yenilikçi hareket”i, Gül -T.Erdoğan -B. Arınç ve
arkadaşlarının kurduğu partiyi, 2002 Kasım seçimlerinde yüzde 34 çoğunluk
oranıyla iktidar yapıyor. CHP (Baykal) yüzde 19 oy alırken, DYP, MHP,
ANAP, DSP falan filan Meclis dışı kalıyor.
Sonuç çıkarırsak: Türkiye’nin 1990
öncesinden itibaren yaşadığı ekonomik krizlerde seçmen bir kez Ecevit’i denedi,
ama diğerlerinin hepsinde, bir sağ partinin yerine diğer sağ partiyi iktidar
yaptı. Sonra da hepsini silip süpürdü.
Gerçek bir sol seçenek
hiçbir zaman olmadı Türkiye’de...
2002 seçimlerinde de
İstanbul Belediye Başkanlığı’nın getirileriyle ve Erbakan’ın seçmen mirasını
arkasına alan, yenilikçi genç diye pompalanan, birtakım solcular-demokratlar
dahil Özal’ın dört eğilimini sırtlanan Erdoğan-Gül ekibini, yani aslında
ülkemizin siyasal İslamcı, bu açıdan en sağcı partisini iktidar yaptı... Ne
kadar kullanışlı aptal varsa bu ekibin dışında, onlara iktidar payandası oldu.
Türkiye siyasi coğrafyası
uzun süreli bu ekonomik krizler boyunca bir SYRZİA partisi ve genç liderini
hiçbir zaman çıkaramadı...
Yunanistan’da kriz ise sol
seçenek üretti
Bu ülkede görünür kriz
2011’de patladı. Hükümet-devlet büyük orandaki borçlarını ödeyemedi. Aslında
kriz 2010’dan önce başladı. Yunanistan’da iktidar PASOK (sosyal demokrat) ile
Yeni De-mokrasi (merkez sağ) arasında değişir dururdu. 2010’da ülke içi büyük
protestolar başlamıştı. 2011’de iktidarda olan Papandreu ayrıldı. IMF ve
AB’den peyderpey büyük borçlar alındı, yeni hükümetler kuruldu. İşsizlik aldı
başını gitti.
Yunanistan seçimleri 2012
ve öncesinden beri aslında PASOK’a tasfiye etti. Sistemin diğer büyük partisi
merkez sağ Yeni Demokrasi’yi de böldü. Radikal Sol Koalisyon (Aleksis Çipras’ın
partisi) ilk 2009 seçimlerinde yüzde 9 oy aldı... Krize girince ülke, oylarını
hızla yükseltti, 2012 Mayıs seçimlerinde 17, Haziran seçimlerinde 27 ve geçen
pazar yüzde 36 oy aldı.
Ekonomik kriz, Yeni
Demokrasi’yi ikiye böldü, PASOK’u ise bitirdi ve yerine SYRİZA’yı getirdi.
Bu işler dünyada böyle de
Türkiye’de neden değil? Türkiye örneğin CHP’yi aşacak güçlü bir sol seçenek
üretemiyor...
Neden?
--27 Ocak 2015 Salı / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder