Hürriyet bir
süredir 2010 öncesi ve sonrasında emniyetin telefıon dinleme skandallarını
yayınlıyor. Nesi yeni bunun
diyeceksiniz. Hepsini bilmiyor muyuz..
Hak veririm. Ama Cumartesi günkü sayısında yayınladığı telefon dinleme
haberinin ayrı ve çok önemli bir yönü vardı. Bu dinlemeleri, 2011 seçimlerini
tasarlamaya yönelikti. Seks kasetleri ile devrilen politikacılar için, sahte
isimlerle “dinleme izni” alınmış, izlenmiş, tezgah kurulmuş ve görüntüler
çekilmişti.. Sonra da tabii, ver elini internet..
12 Haziran 2011
seçimleri öncesi Türkiye siyasi seks kasetleri olayı ile çalkalandı. Türkiye’de
siyasal ahlaksızlığın ve siyasal iktidarlığın hangi b.k çukurlarında
örüldüğünün en gözde kanıtlarından biridir bu. CHP ve MHP’de önemli isimler
istifa ettiler..
Peki bu şantajın altında AKP iktidarının mı,
Cemaatin mi yoksa ikisinin birden mi imzası vardı..
İlk seks kaseti
skandalı 2011 seçimlerinden 1,5 yıl kadar önce, Baykal hakkındaydı.. Ana
muhalefeat partisi ve liderine karşı!
CHP lideri olaydan kısa bir süre sonra istifa ederken şunları vurguladı,
anımsayalım: Bu hukuk ve ahlak dışı bir
tertiptir.. İktidarın bilgisi onayı dışında gerçekleştirilemez; ileri
teknoloji, meskene tecavüz edilerek kamera yerleştirilmesiyle yapıldı, hileye ve şerre dayalı bir kalleşlik politikasıdır…
Hepsi doğru!
Baykal Pensilvanya’dan mesaj aldığını, Gülen Cemaati’nin bu tezgahta dolü
olmadığına inandığını söyledi. Ben de o zamanki bir makalemde, Baykal’a, bu
açıklamaya fazla inanma, demiştim
İkinci kaset
şantajı veya tertibi seçimlerden hemen bir ay önce 2011 Nisanında MHP’li
politikacalara düzenlendi. Sonuçta MHP’nin Bölükbaşı gibi gözde milletvekili
adayları istifa etmek zorunda kaldılar. Kasette, sözde MHP’li kılığında veya
AKP’ye geçmiş MHP’liler olarak, “tepeden tırnağı” tüm yönetim istifaya
çağırılıyordu..
Bir AKP Projesi: Tek Başına Meclis’te Anayasa
Seçim öncesi
AKP ve liderinin hedefi, Meclis’te tek başına Başkanlık Anayasa’sını
yapabilecek bir çoğunluğu (367 milletvekili) ele geçirmekti. Anayasası hazır,
masa üzerinde bekliyordu. Bunun gerçekleşmesi ancak MHP’nin seçim barajına
takılarak Meclis’e girememesiydi. O zaman AKP’nın, MHP’nin çıkartamadığı
milletvekillerinden önemli bir kısmını alma ve 367’yi yakalama şansı
bulunuyordu.
Oyun, MHP’yi safdışı bırakma üzerine
kurulmuştu. Üç taktikle ilerliyordu Muktedir.
Bir yandan bir
sürü MHP’liyi partisine devşirerek, MHP’li seçmene de gel gel yapıyordu...
Seks kasetleri
şantajı ile MHP yönetimini hemen seçim öncesi tümden çökerterek büyük bir
seçmen kitlesini kaybetmesi hedefleniyordu (ahlaksız parti imajı)..
Üçüncüsü ise,
RTE’nin seçim alanlarında, Kürt düşmanlığı yapmasıydı. Apo, DSP-MHP-ANAVATAN
iktidarı döneminde Türkiye’ye teslim edilmişti. RTE meydanlarda bağırıyordu: Devlet
Bahçeli yapamadı ama ben olsam o sırada Apoyu asardım!
Böylece MHP’li seçmene “partiniz biziz” diyordu.
İktidarın o
stratejisini, seks kasetlerinin amacını o sırada seçimden önce de sonra da çok
sık yazdım (Mesela 22 Mayıs 2011 tarihli yazım..)
***
Şimdi güncele,
Hürriyet’in haberine dönelim. Tezgah 2009’da başlıyor. Seçim öncesi istifa eden Deniz Bölükbaşı, Bülent Didinmez ve Cihan
Paçacı hakkında, Emniyet Müdürlüğü, Ankaraz Ağır Ceza’dan dinleme kararı
aldırıyor.
Ama tezgaha
bakın: Bu isimleri adları sanlarıyla yazmıyorlar, telefonlarını yazıyorlar,
gerçek adları yerine de mesela “haydar baran” gibi isimler yazıyorlar.. Peki
neden dinlemek istiyorsun sorusuna da “İBDA-C üyeleri” olduklarını yazıyorlar.
Yani terör örgütü üyeleri.. İki MHP’liye de başka terör örgütü üzerinden
dinleme kararı aldırıyorlar..
Tamam mı!
Telefonlarından tüm ilişkilerini izlemeye alıyorlar.. İzliyorlar, bir takım
ilişkilerini kayda kuyda alıyorlar ve uydurdukları “farklı ülkücülük” isimli,
iktidarın tezgahı olduğu açık bir internet sitesinden yayına koyuyorlar. Ne
zaman? Seçime bir ay kala..
Siyasi Analizlerle Eylem tam örtüşüyor
AKP’nin seçim
stratejisi ile şantaj tam örtüşüyor.
Peki bu tezgahı
iktidarın kurduğu konusunda bir şüphe var mı? Benim sıfır şüphem var.
Peki bu
tezgahın devlet kurumlarına yaptırıldığı konusunda bir şüphesi olan?
İki kurum var:
ya MİT işin içine girdi, ya da Emniyet, veya ikisinin işbirliği ile
tezganhlandı.
Emniyet işin
içinde: çünkü mahkemeden dinleme izni alan onlar. Telefonları dinlediler,
ilişkileri saptadılar.. Sıra ses ve görüntü alımına gelince, devreye MİT girmiş
olabilir mi?
***
Bir soru daha:
Emniyet kimlerin kontrolünde o tarihte? Tabii ki Cemaatçilerin... Cemaat
örgütlenmesinin bu şantajdan doğrudan yararı var mı? Sanmıyorum. Cemaat’in
Meclis’e girmemesinden doğrudan bir çıkarını göremiyorum. Cemaat’in, AKP’nin
Meclis’te büyük çoğunluğundan bir yararı var mı? Sanmıyorum. Çünkü Cemaat ile
AKP arasında nanemolla olayları başlamıştı, İsrail konusunda tam bir kopuş gerçekleşmişti..
Diğerleri (Şike-2 belki de MİT) hazırlıklar sürüyordu.
Ama Emniyet
Müdürlüğünü- İstihbaratı kontrol edebilirler, burada kendi amaçlarına yönelik
tezgahlar kurabilirler, fakat devletten gelen emirleri ve talimatları da yerine
getirmek gibi bir görevleri de var..
Çıkan sonuç:
Seks kasetleri tezgahı için proje iktidardan, hizmet desteği ise Emniyetteki
Cemaat yapılanmasından..
Konu kapanmadı,
ben yeni açıklamalar bekliyorum..
-4 Ocak 20156 Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder