“Kazanılan hiç bir alan
kaybedilmemeli ve sonuna kadar savunulmalı. Toplumun üstüne, tüm ülkeyi
kapsayacak büyüklükte kara bulutu dağıtmanın başka çaresi yolu da yok..”
Dün bu lafı ettikten sonra, öğretmenlerin
Ankara’da yaptıkları yürüyüşün yine polis şiddeti ile bastırılması ve
dağıtılması haberini izledim ve şu sordum kendime: 13 yıllık iktidar döneminde,
toplumun kamusal alanda, devlete/siyasi iktidara karşı sürdürdüğü mücadelede,
hukuk, hak ve özgürlükler, medya özgürlüğü, gösteri yapma, eğitim, fırsat
eşitliği vb kazandığı ne var?
RTE kafası özellikle 2007’den itibaren
özgürlükleri bastırmakla uğraşıyor. Özellikle son 5 yılda RTE’nin talan ve doğayı
yoketme ekonomisine, işçi ve öğrenci gösterilerine, HES ve zeytin
direnişlerine, özelleştirmelere karşı miting/yürüyüşlere karşı genellikle hep
şiddetle karşı koydu. Acımasızca, insafsızca anayasal hakların kullanılması
engellendi..
Polis, devletin anayasal polisi olmaktan
çıktı, “maaşını aldığı RTE’nin polisi”
oldu. İdeolojik olarak da beyinleri yıkanmış 350 bin kişilik polis kuvveti, “talan, hırsızlık ve padişahlık düzeni”nin
başlıca koruyucusu oldu.
Hemen hemen, genellikle hep kaybedilmiş
alanlar var. İnsanların yaşadığı çevreyi yerlebir eden HES’lere karşı bazı
bölgelerde hukuk mücadelesiyle kazanılmış küçük mevzileri bir kenara bırakacak
olursak, bütün diğer alanlarda sürekli kayıplardan ve gerilemekten
bahsedebiliriz..
***
RTE “padişahlık” sistemini ve siyasal islamcı
toplum modelini, neredeyse hemen hergün aldığı yeni karar, yürürlüğe koyduğu
uygulamalarla güçlendirerek ilerliyor.
En son, eğitimde, namaz, kuran vb ile
bebelerin bile başlarını ve beyinlerini bağlayarak, RTE ve dinci sistemine bu
yolla da kul-kazandırma politikalarında büyük bir adım daha attılar..
Muhalefetsiz.. RTE iktidarının kasıtlı politik “din hassasiyetini” paylaşan
yeni politika sahibi CHP yönetiminin sedasız geçiştirmesiyle..
CHP’ye bu “dinci kesimlerden yoksa nasıl oy alacağız” yanlış politikasını
dayatan ve resmi politika haline getiren yüksek katlardaki sosyolojik
danışmanları ve CHP yönetimi, toplumun iktidar saldırıları karşısında
savunmasız kalmasında başrolu oynuyor.. CHP yönetim ve danışmanlarının
yanlışlıkları, bu iktidarın “din
kuvveti”ne dayandığı yanlış tezidir..
İktidarın dinamiklerini çözemeyen ve
anlayamayan, ancak ona mahkum olur.
Bunu bir seri yazıda ele alacağım ileride.
Padişah’dan
doğrudan iş takibi
Padişah, pozisyonunu durmadan inşa ediyor
dedik.. Padişah, ayrıca fiilen sahanın her yerinde ve her alanda tam bir
oyuncudur.,
Dün inşaat alanında çok yetkin, dürüst,
güvendiğim bir mühendis dostumun anlattıkları, dudak uçurtucu nitelikteydi.
Diyelim ki adı sanı belli bir inşaatçı milli
eğitime okul yapıyor. Tek yetkili kişi, bizzat telefon ederek, ya inşaatın
tümünün veya kısım işlerinin veya denetiminin, “şu kişiye verilmesi”ni bile isteyebilmektedir. Mesela Rize inşaat
eşrafından falancaya verile.. O kişinin, işinin ehli olup olmaması hiç önemli
değil. Diyemi ki denetim işi büyük buyruk üzerine ona veriliyor, parasını çcebe
indiriyor; ama işi bilmediği için de, okulu yaptıran şirket başka bir denetim
elemanını/ şirketi devreye sokuyor..
Big Boss bunu o kadar sık yapıyor ki, dev
holdingler bile, evet evet tahmin ettiğiniz gibi adı o, şu, bu olanlar,
işlerini “padişahın adamlarına”
vererek kurtuluyorlar.. Bu aynı zamanda devletle işlerini de örneğin “bir
imza”ya takılmadan sürdürmenin de yolu oluyor.
Başkanın adamlarının keseleri doluyor.
İktiudarın bu yeni “sınıfı” neredeyse tamamen inşaatlardan zenginleşerek
büyüyor..
***
Bu durumun yol açtığı bir sonuç: Piyasadan
kalite hızla dışlanıyor. Kalitesizlik ve avantadan kazanma hızla yükseliyor.
Tabii kaybeden ülke oluyor. Denetimlerini bile kendi maaşlı adamlarına yaptıran
bir inşaat sektörünün sağlıklı olruğunu düşünür müsünüz?
İnşaat inşaat inşaat.. Büyük Patronun aşkının
işte temel nedenlerinden biri. Sanayinin neden gerilediğinin de.. İnşaattan bir
kaç ayda; bir iki yılda müthiş geri dönüş, kısa sürede parayı nakit cebe
indirme, yeni tebaa “sınıf” yaratma ve iktidar için hızla zenginleşme yolu...
Dostumun anlattıkları kapsamlı.. Ama
şaşırmadım.. Birden “Alo Fatih...”
telefonlarını anımsayınca, işte anlatılanları doğrulayıcı en büyük kanıt
diye düşündüm.. Özel sektörün dilleri çözülecek, neler dökülecek ortalığa
neler, ama biraz zaman gerek..
Direnmenin
kazançları ve
CHP için bir temel soru
Bugüne
kadar hep RTE iktidarı kazandı dedik.
Tabii, CHP’nın dışındaki muhalefetin elinde,
büyük direniş deneyimi var. Taksim Gezi direnişi, hemen her alanda
haksızlıklaar ve hukuksuzluklara karşı gösteriler-mitingler-direnişler, bunlara
Türkiye çapında oluşan destek, büyük bir kazançtır. Bu deneyim nasıl
zenginleştirilecek?
İktidarın, toplumun, hukukun, eğitimin, hak
ve özgürlüklerin, doğanın.. bugüne kadar kazançlarına yaptığı her saldırıya
karşı durarak...
Özgürlükleri kaybetmeye karşı toplum “sürekli tetikte” olmak zorundadır.
Her özgürlük alanını savunmalı..
Ve başka çok temel bir soruyu yöneltelim:
CHP’nin, yukarıda sık dile getirdiğimiz bütün mücadele alanlarında, bu topluma
kazandırdığı nedir?
CHP, iktidarın hangi özgürlük alanı gaspını,
toplumla birleşerek durdurabilmiş ve geriletebilmiştir?
Aklında bir şeyler olan söylesin..
***
Yarın bir başka soru yönelteceğim: Diyelim ki
iktidar seçimleri kaybedeceği noktaya geldiğini net oarak gördü.. iktidarı
bırakır mı?
--22 Aralık 2014 Pazartesi / Bilim ve Siyaset- Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder