Öyleyse, “Şehit” ilan
edilenlerin katilleri kim, hükümet onları bulsun. Öyleyse Torunlar’ın yakalarına
yapışsın.. Davutoğlu, “bugünden itibaren hergün ramazan” diyerek cihat mı ilan
etti?!
RTE
çok kızmıştı, öyle değil mi..
Soma’da katledilen 300’ü aşkın maden işçisini
şehit ilan ettiklerinde, kedisine verilen yanıta: Bu işçiler ne şehit ne gazi.. Ya ne? İş yerlerinde patronların
bilerek yaptıkları katliam.. Daha açıkçası: kasten adam öldürmedir.. Katliamdan
doğrudan şirketin patronu ve yönetim kurulu sorumludur. Ne taşaron, ne oradaki
mühendis ne da başka birisi..
Neden
Avrupa ülkelerine göre 8 kat daha fazla iş cinayetleri bizde?! Bakın sürekli iş
cinayetleri diyorum.. Kaza, patron
ve şürekasının iş yerinde, zorunlu- zorunsuz, ölüm/kaza riskini sıfırlayacak
önlemleri almasından sonra olabilecek beklenmedik olaylara derim...
Cinayetlerle,
vurgunlarla, yolsuzluklarla bezeli “Yeni Türkiye” mimarlarından Başbakan Davutoğlu, 10 işçiyi “şehit” ilan etmez
mi? Okurlar mesaj atıyor, eğer şehitse onlar, savaştıkları ve onları öldürden
bir de düşman var demektir.. Kim bunlar?
Hey
konuşun, Soma’da madende “şehit” edilen 302 işçinin düşmanı, katili kim?!
İnsanın durup dururken “şehit” olduğu nerede görülmüş? Madendeki katil “kömür”,
Torunlar’daki katil “asansör” mü? Madeni bir ölüm kuyusuna dönüştüren...
Asansörü de ölüm asansörü yapanlar kim?
Torunlar,
o asansörü kimlere yaptırdı? Hangi on para etmez şirket, en ucuz fiyati
vererek, ikide bir bozulan, freni tutmayan boktan bir asansörü oraya koydu?
Çiğdem Toker
açıkladı: Geda Major Limited’miş..
İsviçre’den
okur Karamuk mesaj attı: “77 yıllık inşaat mühendisiyim, Fakat bu firmanin
ismini ilk defa duyuyorum. Sözde 80 senelik bir Alman sirketi ile ortak
imisler. Internet’te bu Alman firmasini arastirdim. Meger bu firma özellikle
bina disinda, cephe asansörleri yapan bir firma imis: http://gb.geda.de/Company
.. Halbuki dünyanin her yerinde, yüksek binalarda rastladigimiz
isimler. Otis, Schindler, KONE v.s. Sanırım
burada, bu kadar önemli bir sistem için, işin en ucuz teklifi veren firmaya
verildiğini tahmin ediyorum.
Türkiye’deki
durumu bilmiyorum ama, her türlü iş kazasına karşı İsviçre’de herkes SUVA denen
kuruluşun yönetmeliklerine uymak zorundadır. İş ve iş harici kazaları kapsayan
bu sigorta ile ilgili bilgileri bu linklerde bulabilirsiniz:
http://www.suva.ch/english/startseite-en-suva/suva-en-suva.htm
http://www.suva.ch/english/startseite-en-suva/suva-en-suva.htm
***
Asansör’ü
seçen kim, alan kim, kiralık mı, yenisi kaça, kiralandıysa kaça.. Torunlar’ın 4
milyon dolara kadar çıkan lüks daireleri yapılırken, bir “asansör standardı”
yok muydu..
Bu
ülkede devletin, hangi yüksekliklerde hangi tip hangi özelliklere sahip asansör
kullanılacağına ilişkin, şirketleri sorumlu tuttuğu bir “standard”ı yok mu?
Tamam
tamam devleti bırak, iktidarı bırak, onlar çalışma hayatını can pazarına
dönüştürdüler, diyeceksiniz..
Peki
ey Torunlar! Senin vicdani “asarsör standard”ın yok mu? Standardında “asgari
niteliklerde olsun, çalışıyor görünsün ve ucuz olsun yeter, düşerse de, zaten
allahın emri peygamberin kavli ile, bu dünyaya ödünç verilen canları öbür
dünyaya alınmış, yer değiştirmiş olurlar” mı yazılı?
Ey
Torunlar, biliyoruz RTE’nin İmam Hatip arkadaşısın.. İmam Hatip ahlakı bu mudur:
“Mümkün
olduğu kadar çok kazan, mümkün olduğu kadar ucuz işgücü kullan, mümkün olduğu
kadar çalışanları en rezil yerlerde yatır, güvenlik müvenlik fazla para harcama
ki masraf olmasın ve kazançlarımız azalmasın..”
İnanç
sahibisindir, hiç aklından çıkarma: 10 canın, aileleri, çocukları, çevreleri ve
gelecek düşleri, binlerce el yakana yapışmış durumda.. Bakalım bunlardan nasıl
kurtulacaksın..
Bırakın
“şehit” palavralarını, bu, katliamlardaki sorumluluğunuzdan sizi kurtarmaz.. Şehit
ilan edeceğinize, bu cinayete yol açan kimselerden hesap sorun.. Bunu
yapamazsınız, sadece şehit der geçersiniz ve örtbas edersiniz..
DAVUTOĞLU CİHAT MI
İLAN EDİYOR?
Dikkat
edin Davutoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığında yeni bir dinsel dil kullanma
dönemini başlattı. Davutoğlu diyor ki 3 gün önceki Konya mitinginde:
“Bugünden
itibaren hergün Ramazan’dır. Ramazan’da oruç tutarken, bayramı nasıl hasretle
bekliyor, fedakarlığa hazır olduğumuzu gösteriyorsak, yeni Türkiye’ye kadar
milli iradeyi tam anlamıyla egemen kılana kadar, bugünden itibaren her gün
Ramazan’dır”.
Bu
bir cihat ilanıdır.
Bir
başbakan, seçmenlerine, seçimlere kadar, eğer o olmazsa öbür seçimlere kadar
hergünü dini bir gün ilan ediyor ve adeta ibadet yapar gibi yaşayacaksınız
diyor.
Milli irade tam olarak
gerçekleşinceye kadar, ne demek? İşte
iktidardarsınız 13 yıldır daha ne istiyorsunuz?
Anayasayı
değiştirecekleri, kendi mutlakiyetlerini tam olarak ilan edecekleri, tam bir
din devleti, yani tam bir köktendinci yönetim kuruncaya kadar, hergün Ramazan!
Bu
söyleme bakınca diyebileceğim tek şey, adeta yeminli bir İslamist kişinin
koltukta oturduğudur.
Ta
oradan, derhal Mecidiyeköy’e koşacağına, cinayete kurban gidenleri de şehit
ilan ettiğine göre..
Aynı
zamanda büyük bir dini otoriteliği de
üstlenmiş demek..
--- 9 Eylül 2014 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder