Doğrusu, şu Cemaat
tutuklamaları üzerine yazmak içimden gelmiyor. Onların devlet içinde ele
geçirdikleri erkleri, yüzlerce insana, binlerce aile ve çevresine zulmetmek
için kullanmalarına rağmen..
Silivri davalarında,
eğer inandıkları Allahları varsa, suçları ve günahları Kaf dağlarını aşar..
Şimdi verdikleri
hesap ise, Erdoğan ile aralarındaki hesaplaşmanın, iktidar kavgasının ürünüdür.
İktidar savaşında kılıçlarını çektiler, egemen durumda olan kazandı,
müttefikinin şimdi boynunu vuruyor..
Ama Cemaatin verdiği
hesap, Silivri’nin hesabı değil, iktidarın kirli çamaşırlarını ortaya çıkartma
cesaretinin hesabı..
Haram yemedik diye kampanya
yürütüyorlar..
Tabii, gülüyorum..
neler yediklerini bir sayıp döksünler..
İktidarbaşı da,
yaşadığımız 6 yılın zulmünü onların sırtına yıkarak, sıyırıyor.
Bu dava
iktidarbaşının rüşvet ve yolsuzluk suçlamasından arınma davası..
Polis, emniyet, yargı içindeki “çeteyi" temizliyoruz havasındalar..
Temizlesinler..
Bazı yazarlara
bakıyorum. Düne kadar “yargı güvencesi” gibi bir sorunları yoktu! Silivri
rezaletleri ortalığı kasıp kavururken susuyor, yargıyı el üstünde tutuyorlardı;
bugün ise RTE’nin Cemaatin yargıdaki yapılanması üzerine gittiğinde titriyorlar, yargı bağımsızlığı üzerine döktürüyorlar da döktürüyorlar.
Tabii onlara da
gülüyorum.. Sanki dün yargı vardı! Silivri’deki adalet çığlıkları
karşısında üç maymunu oynuyorlardı! Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bir ara
kararını yalan yanlış yorumlayarak, Mahkeme
iddiaları ciddi buldu, başvuruyu
reddetti diye uyduruktan yazıyorlardı..
Üstelik hukukçu, hukuk yalamış
yazar pozlarında..
Herkes işine geldiği
gibi kendine yontuyor da yontuyor..
Kapışma yargı
üzerinden sürüyor ve sürecek..
***
Şu küçük tatili bir
hafta yazı arası izni için kullanmama izin verin. Elimdeki kitabı bitireyim..
İyi bayramlar, iyi
tatiller, sağlıklı kalın, gündemde kalın....
---27 Temmuz 2914 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder