Evet, Recep
Tayyip Erdoğan en yeni şey olarak, bugüne kadar yapılan tartışmalara yeni ve
Anayasada olmayan bir yorum getirdi: Cumhurbaşkanı
İcranın başıdır. Cumhur yani millet, yani Cuhmuhurbaşkanı milletin başkanıdır
ve Anayasa’nın 104. Maddesi de Cumhurbaşkanı Devletin başıdır demektedir. Bu da
icranın başı demektir.. Anayasa bunu söylüyor ama anlamakta zorluk çekiyorlar,
diyerek bir de zılgıt çekti Anayasa hukukçularına, muhalefete, bu konuyu hala
tartışanlara!
Anladınız mı,
bunca hukuk yalamışlar! Hele hele Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, bunca yıl konuştun, ama bu
kadar yalın ve veciz bir anayasa yorumu yapamadın ve konuyu kapatamadın... Biz
de böylece RTE’nin neden “icracı
cumhurbaşkanı” diye tuttunup durduğunu anlamış olduk!
Ama tabii ki,
Anayasa’da böyle bir yorumun zerresi yok. Anayasa güçler ayrılığı ve
parlamenter sisteme dayalıdır. Devlet bir aygıt olarak hep vardır, devlet demek
aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti demektir, tüm milleti ve kurumlarıyla birlikte;
Cumhurbaşkanı da bütün bunları temsil eder. Bazen “devlet başkanı” olarak bazen
“Cumhurbaşkanı” olarak geçer bu tanımlama. Cumhurbaşkanı, yani milletin başkanı
tanımı, önceliği millet vurgusuna yaptığı için, bence de daha önemlidir.
Hükümetler
ise programlarıyla gelir giderler, bakanlıklar aracılığıyla devlet aygıtını
icraati için kullanır. Yani icranın esas başı hükümetlerdir. Cumhurbaşkanı da,
tabii ki yetki ve görevleriyle bir icraatte bulunur.
RTE devlet başkanı icranın başıdır yeni tanımını neye dayanarak yapıyor? Kazanırsa
eğer, geride AKP hükümetini bırakacağı için. Seçimler kazanmış, 12 yıldır ülkeyi
yöneten ve muktedirlik mertebesine ulaşmış güçlü liderliğine.. O hızla yıllardır
gönlünde yatan Çankaya’ya çıkacaktır ve tabii parti içinde ve hükümette henüz gücünü
fiili olarak koruyacağı için de, kendisini tümleşik bir yapının en tepedeki
icracı başısı olarak görmektedir.
Mesela, hükümet
başka bir partiye ait olsaydı, RTE’nin bu tanımına herkes güler geçerdi!
Fiiliyatta karşılığı olmazdı! RTE, kazanırsa eğer cumhurbaşkanı-parti ve hükümet
olarak yürüteceği programı açıkladı dün.. Önce bunu saptayalım! Bunun ileride
doğuracağı sorunları sonra tartışırız... Hükümete yakın ve iyimser yorumcular,
bir sorun çıkmayacağını söylüyor... Olmaz diyerek, sorunları önleyeceklerdir!
Fayların belediye meclisi kararıyla örneğin yok sayılması gibi...
RTE’nin kullandığı
dil, yapacağız edeceğiz şeklideydi (Cumhurbaşkanlığı ise bir bireyin yeridir!),
böylece parti devlet ve hükümetin başı
olarak ortaklaşa bir icraate de vurgu yaptı! Bu “Yeni Türkiye’nin” şifresidir..
Bunu daha ayrıntılı yarın yazacağım..
RTE, vizyon
programıyla, aslında bir parti-hükümet programı açıkladı.. Buu programın içinde
başka yeni ne vardı diye baktığınızda, örneğin son seçimlerde hatta yerel seçimlerde
de yer yer dile getirdiği konular ve 12 yıldır hükümetinin üzerinde çalıştığı
ve millete anlattığı icraat vardı.. Bazı yorumcuları sanki yeni büyük şeyler söylemiş
gibi heyecanlanmış görüyorum. Vizyonun üç ana unsurundan biri olan, Türkiye’yi
ilk 10 büyük ülke arasına sokmak.. baştan beri var..
Bu “öncü ülke” nitelemesi
ile de bütünlüklüdür, ki öncülük lafı hep ağzında.. Müreffeh ülke, hep ana
konusudur, hizmeti milletin ayağına götürmek ve milli geliri 10 bin dolara yükseltmekle
övünür.. Bunu daha da geliştireceklerini söylüyor. Vizyonun üçüncü ayağı
demokratik ülke vurgusu her zaman ileri demokrasi olarak dillerinde..
Bunu daha da
ilerleteceklerini söyülyor.. Burada söylenecek olan şu: aman aman.. daha ileri
götürme boğulup gideriz! Basının büyük özgürlük içinde olduğu gibi bir yalanı
da orada dinlemek zorunda kaldık yine..
10 yıldır
Alevileri eşit vatandaş yapacaklarını söylüyor, milim ilerlemedier, ama 12 yıllık
ikidarlarından sonra vizyonlarında hala Alevi sorunu yer alıyorsa, anlayın artık!
Alevilerin önünde bir havuç, koştduracak demektir! Kürt Meselesi’nin nasıl
seyredeceğini de göreceğiz.. Umarız bu önemli meselede ülkenin bütünlüğünü
dikkate alan doğru yol alırlar.
Şüphesiz bir
yolgösterici bir açıklamadır vizyon.. Ama göz boyamalarla doludur baştan sona..
Başarılamamış, ama başarılmış gii gösterimlen konularla süslü.. Bunları tek tek
ele alacağım.. Sağolsun bize durmadan yeni konular yaratıyor..
Cumhuriyet, 12
Temmuz 2014
---
"Çünkü Bu Üstün İnsanların Her Biri Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanları Geçer":
YanıtlaSilSayın Gerçek Aydınlar, Yazarlar; Profesörler, Entelektüeller İçin Çağrı;
Ekteki "İrfan Sayar" adlı meslektaşıma yazdığım mektubun kapsamındaki YÖK. tarafından kuruluşları incelenmeden, bilinçsizce imzalanmış bulunan üniversiteler kurmuş olan bazı "üstün insan"ları sizlerin çok amaçlı ve farklı bakış açıları ile incelemenizi ve değerlendirmenizi bekliyorum.
Mustafa Kemal ordularının kurtuluş savaşından beri ilk defa artık "romans"ı sayılabilecek şekilde başarılarını binaen nasılsa ispatlayan, valileri geçmiş bulunan ve ders kitaplarındaki ismi geçenlerin arkadaşları gibi duran bu modern "star" "kahraman"ların önderliklerinde ülkenin yeni Türk Beyliklerine ayrılması söz konusu olabilecek post modern bir sürece giriliyor olabilir mi?
Gururları, kurumları ile şimdiden yakın gelecekte sahte paralar da basabilecek olan bu starların toplu badiresel biyografilerini, çilelerini derletseniz şimdiden bir sanat şaheseri olarak sayılabilir mi? İç ve dış mihraklarını şimdiden bilemeyeceğimiz bunların aralarındaki rekabet savaşları ile yeni bir internasyonal tarih, "kader" mi yazılacak?:
"Sayın Prof. Dr. İrfan Sayar;
Konuya giriş olarak, "TÜBA" kurumunun yorum kısımlarına yazdıklarımın sansür edilmesinin siz saygın bilim insanlarınca ve çevrelerince de engellenip durumun yeniden düzeltilmesi gerektiğini açıkça beyan ettiğim şu geçtiğimiz günlerde;
"Projeler" adlı kitabınızın Tübitak tarafından yapılan yeni baskısından ve profesör olmanızdan dolayı sevinç duydum, sizi kutlarım.
Daha önceden okumuşsanız; 1980 sonrasında kurulan yeni üniversitelerin umulanın iki mislini geçerek ve var olanlar arasından seçilebilecek en iyi rektörlerinden mürekkep olarak tasarımlanan bir hükümetin de iyi bir hükümet edemeyeceğini araştırıp anlayarak, özellikle yeniden kurulmayan senato nezninde beyan etmiştim.
İyi haber alan bazı gizli, özel vb. kaynaklara göre yakın gelecekteki hükümet bunalımlarında karikatürselliklerin son etkilerinin de görüleceği tahmin edilebilir.
Burjuva hümanizmasının sermayeleşiminde aşırı ben merkezci, tek bakış açılı, alternatifsiz, aşikar ve bariz olarak ortaya konulmuş tek ideal tipi taklit hedefli, kötü bir idealizasyon uygulama furyası olarak üstün insan modelinin entelektüel, yapısal realizasyon tezahürleri olarak ülkedeki normal adam adlı ve soyadlı sanat ve kültür yarışmalarından sonra kurulan benzeri üniversitelerin de sayıları yirmiyi geçmiş bulunmaktadır.
Bu durumun bazı artık tanınan üç buutlu ve kötü kalpli denilebilip gülünüp geçilmeyecek şahsiyetlerce yorumlanması; bu rektörlerin emeklilerinin bunalımlarda hazır hükümet bakanlar kurulunu olarak sunulup kullanım üzere kabul edilebilecekleri kararı yönünde olabilecektir.
Sizlerden ricam dünyamızın sağlığı ve geleceği için zararlı olabilecek bu bencil, çıkarcı, egoist, emperyal, olumsuz ve nahoş ispatları önlemlerinizle önlemenizdir.
Saygılarla.
Değer İskender "Firmamento""