SAYFALAR

25 Haziran 2014 Çarşamba

Tip Fakülteleri Üzerine 4 Katkı

 Bu hafta köşemi, iki okur/bilim insanımızdan gelen ve tıp fakülteleri konusunu tartışan mektuplarına bırakıyorum..

***
TIP FAKÜLTELERİMİZ
Sayın Bursalı, Kanada Tıp eğitimi ile ilgili duyumları okurlarınızla paylaştınız. Birçok insanımızın biraz da gıpta ile izlediğini sanıyorum. Buradan hareketle bizdeki durumu da sizinle paylaşmak istedim.
30 yılı aşkın tarihi olan ve ülkemizin ilk 10 tıp fakültesinden biri, mezun olduğum, kurumumuza yaklaşık 20 yıldır da değişik seviyelerde araştırma görevlisi ve öğretim üyesi olarak hizmet vermekteyim. Kurulduğu dönemde 130-140 öğrencinin merkezi sınavla girdiği fakültemizin fiziki ve akademik yapısı tabi ki gelişti. Fakat son 8-10 yılda öğrenci sayımız yeni yapılan amfilere karşın sığması olanaksız olan 300 rakamının üzerine çıktı. Büyük amfiler yetmezken küçük gurup derslerine girecek öğretim üyesi konusunda ciddi sorular oluşmaktadır.
Bir saptama daha yaparsak, sınav yine merkezi ve şaibelidir. Ayrıca tıp fakültelerine girerken de mülakât sınavı yoktur. Sayı ayrıca Türki Cumhuriyet, Afrika ya da yatay geçiş kontenjanları ile daha da şişirilmektedir. Üstelik, durumu bildiği halde, YÖK yönetimi “tıp fakültesine de çift tedrisat“ önerebilmektedir. Benim kurumumda değilse de ileri sınıflardaki uygulamalı eğitimin alanı olan üniversite hastanesinde, yatan hasta sayısından çok öğrencinin olduğu ender ülkelerden biriyizdir!
Sayının artırılması ile kalitenin de artacağını beklemek gibi, çağ dışı beklenti sanırım sadece bize özgü değildir. Hangi sistem uygulanırsa uygulansın bir fakültenin 2-3 yıl içinde kontenjanını 2 kat arttırmak hangi akılla açıklanabilir?
Tıp eğitimi, çok ciddi ve zahmetli, zor bir süreçtir. Öğrencisini eğitim döneminde yeterince donatamayan bir fakülte, onun mezuniyet sonrası beklentilerini karşılayamayan bir sistem. Buna ek olarak çalışanı ve eğiticisi olan hocalarının maddi, manevi doyumunu karşılamayan yönetimler. Bütün siyasi yatırımlarını da sistemin ürünü olan hekimlerin hizmeti ve sağlık sistemi üzerine kurgulamakta, sözel yatırımları ve marifetlerini bu bir yanı eksik politikalarla halka ulaştırmaya çalışmaktalar.
Üniversitelerin kan kaybı ortadadır. Hekimler coşkusunu da enerjisini de yitirmek üzeredir. Yeni hocaların yetişmediği, eğitimi ağırlaşan ve ürünü olan hekimleri, umutsuz ve mutsuz olan SAĞLIK sistemimiz ağır hastadır.
Bi dönem, üniversite sınavlarında “hiç olmazsa öğretmenlik“ yazılması gibi, eğitimi ciddiye almayan akıl tutulmasının yaşamıştık. O dönemin ürünü öğretmenlerimiz bugün sistemimizde, bizim çocuklarımızı eğitiyor. Yarın aynı mantıkla bize bakacak hekimleri yetiştiren bizler ve yönetim, bir an önce uyanmalı ve sistemi kaliteli olarak tekrar düzenlemelidir.
Üniversitelerin çekinik tavrı, çılgınca artan kontenjanlar ve genel mutsuzluk, tıp fakültelerinin daha uzun süre sorgulanabilecek durumu olarak özetlenebilir. Şu anda Avrupa ve Amerika ayarındaki hekim kalitemiz, unutulmasın ki eski beğenilmeyen sistemler ve köhne denilen düşüncelerin sonucunda oluştu. Günümüz tıp eğitiminin sonuçlarını düşünürken Kanada’nın tıp eğitimini bir teraziye koymak beni oldukça derin bir iç çekmeye itmektedir.

***
FEN BİLİMLERİ YOKEDİLİYOR

Sayın Bursalı,
Bildiğiniz gibi Türkiye'de temel bilimler, özellikle de biyoloji, fizik ve kimya kasıtlı olarak yok edilmek isteniyor. Çünkü temel bilimler alanında zayıf olan toplumlar düşünemezler, sorgulayamazlar ve muhakeme edemezler. Böyle toplumlar birilerinin istediği biçimde güdülebilir ve kullanılabilirler.
Son iki haftadır CBT'de yazdığınız sunuş yazılarınızda ABD ve Kanada'da tıp fakültelerinde okuyabilmek için gerekli ön koşullara katkı yapmak isterim. ABD'de sadece tıp fakülteleri için değil, diş hekimliği, eczacılık ve veterinerlik için de temel ön koşul 4 yıllık lisans eğitimidir. Bu alanları seçecek adayların büyük çoğunluğu da eğitimini özellikle biyoloji başta olmak üzere kimya ve fizik alanında tamamlamış olanlardır. Bu durumda ABD hem temel bilimler alanında oldukça önde bulunmakta, hem de düşünmeyi ve araştırmayı öğrenmiş olan insanlar daha sonra ister ve göze alabilirlerse, bu eğitimlerinin üzerine 4-6 yıl daha eğitim almak durumunda kalmaktadır.
Prof. Dr. Murat Özmen, İnönü Üniversitesi, Biyoloji Bölümü, ozmenmurat11@gmail.com
***
Katkılara teşekkür ederken, gelecek Cuma yeniden birlikte olacağız..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder