CBT Gündem, 1419, 30 Mayıs 2014
Türkiye’de eğitimin karşılaştırmalı olarak
sayısal ve kalite bakımından fotoğrafını çeken, temel eksiklikleri saptayan ve
önerilerde bulunan Eğitim Reform Girişimi (ERG), bu kez Türkiye Eğitim
Sisteminde Eşitlik ve Akademik Başarı çalışması başlıklı raporunu açıkladı.
Genel duyurudan önce bir gurup gazeteci ve yazarla bir araya gelen ERG akademik
kadrosu ile hem sohbet ettik hem de Raporu hazırlayanlardan Işıl Oral’dan bulguların ana hatlarını
dinledik ve tartıştık. Üstün Ergüder,
Tosun Terzioğlu ile ERG’nin yönetiminde bulunan diğer paydaşlar da
toplantıda bulundular.
Aşağıda önce çalışmanın ana bulgularını,
rapordan yer yer özetleyerek veya saptamaları alarak paylaşalım:
Sosyoekonomik durum
ile akademik başarı arasındaki ilişkinin sorgulandığı bu istatistiksel
analizde, cinsiyet, bölge, sosyoekonomik durum ve program türü gibi değişkenler
göz önünde bulundurularak, net okullulaşma oranları ve akademik başarı
düzeyleri incelendi.
Bu bağlamda, Türkiye’de öğrenci
performansının sosyoekonomik etmenlerden etkilenmesinin sürdüğü ve akademik
performansın ortalama olarak düşük olduğu görülüyor.
Eğitim, Türkiye’de çok tartışılan bir konu.
Milli Eğitim Bakanlığı ve konuyla ilişkili diğer kurumlar eğitim sistemindeki
aksaklıkları düzeltmek amacıyla, varolan sisteme sürekli olarak müdahalelerde
bulunuyor. Bu hedefli müdahaleler sonucunda Türkiye’de ilköğretimde okullulaşma
oranları özellikle kız öğrenciler için önemli ölçüde artmakla birlikte,
sosyoekonomik durumun akademik başarıyla ilişkisinin kuvvetinin de azaldığı
görülüyor. Bu olumlu gelişmelere karşın, özellikle ortaöğretimde okullulaşma,
devamsızlık, okulu terk etme oranları, mezun olamama gibi önemli sorunlar devam
ediyor.
Raporun
önemli bulguları:
• Türkiye’de akademik başarı ile
sosyoekonomik durum arasında güçlü bir ilişki var.
• Genel olarak, ailesinin eğitim düzeyi
yüksek olan çocukların okullulaşma olasılıkları daha yüksek.
• Eğitime erişimde coğrafi bölgeler arasında
da farklar gözlemleniyor. Güneydoğu, Kuzeydoğu ve Ortadoğu Anadolu bölgelerinde
erkek öğrencilerin okullulaşma oranları kız öğrencilerden ortalama olarak 7-8
yüzde puan daha yüksek.
• İlköğretim düzeyinde kız çocuklarının okul
dışında kalması olasılığı erkekler ile aynı iken ortaöğretime geçişte, özellikle
de doğu bölgelerinde, kadınların daha çok okul dışında kaldığı gözlemleniyor.
• Ortaöğretimde okulu terk etme oranları, tüm
okul türlerinde erkek öğrenciler için daha yüksek.
• Evlerinde Türkçe konuşulan çocuklar,
konuşulmayan akranlarına oranla ortalama iki okul yılı ileride performans
gösteriyor.
• Türkiye’de 15 yaş grubundaki öğrencilerin
en yüksek sosyoekonomik dilimden gelenleri ağırlıklı olarak fen liseleri ya da
Anadolu liselerine gidiyor. Diğer taraftan, meslek liselerindeki öğrencilerin %
23’ü en düşük % 20’lik sosyoekonomik dilimdendir.
• Öğrencinin kardeş sayısı arttıkça
ortaöğretimde okullulaşma olasılığı %2 civarında düşüyor. Bu etki ilköğretimde
gözlemlenmiyor.
• Türkiye’de okullulaşma oranları, özellikle
kız çocukları açısından, yakın geçmişte önemli ölçüde arttı. Ancak sosyal
hareketliliğin aynı oranda artmamış olması ve belli bölgelerde gelir
eşitsizliğinin yüksek ve akademik performansın göreli olarak düşük kalması,
yalnızca erişimi artırmanın
eğitimde eşitlik ve kalite konularında ilerleme sağlanmasını garanti
etmediğini ortaya koyar.
• Düşük gelirli ailelerden gelen gençler,
gereksinimlerini karşılayacak bir eğitim görememenin sonucunda, daha düşük
gelirli işlerde çalışırlar ve gelir eşitsizliği bir sonraki nesile aktarılır.
Bu durum, toplumsal eşitsizliklerin kırılamadığı bir döngüye dönüşebilir.
• 2012’de, ilköğretime kaydı olmayan
çocukların (6-13 yaş) oranı %6. Bu oran Doğu bölgelerinde daha yüksek..
Ortaöğretime geçişte kızlar daha çok okul dışı kalıyor.
• Ortaöğretimde ailenin eğitim düzeyi ile
çocukların okula devamlılıkları arasında yakın ilişki var.
Rapora ERF’nin sitesinden ulaşabilirsiniz..
Yerimiz ölçüsünde bazı noktalarına değindik. Bu arada çeşitli tablo ve
grafikleride inceleyebilirsiniz. Biz bu sayfaya ilginç bir tanesi alıyoruz..
***
PISA eğitim sonuçlarının son raporunu da
dikkate alırsak, çok minik bazı kımıldamalara rağmen, kalite söz konusu
olduğunda, Türkiye eğitimi yerinde sayıyor. Örneğin bazı ekonomik grafikler
yukarıya doğru çıkarken eğitim
grafiklerinin yatay görünümü, bir ülke için başarı anahtarının en iyi bileşeni
olan insan ve eğitim kalitesinin bu durumu, gelecek için umutlu olmamızın
önünde en büyük engel.
Tabii, üniversitelerimizde “tek tip” ve sessiz sedasız
yönetimler, eğitimi giderek bilimsellikten uzaklaştıran dini-ideolojik temele
kaymaya başlaması, böyle giderse Türkiye için kara bir tablodan söz edebiliriz
ancak..
Gelecek Cuma yeniden buluşmak üzere..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder