SAYFALAR

21 Mayıs 2014 Çarşamba

Özdil İle Uğraşacak Tabii ki!

Maden konusuna başka açılardan bakma ve katliamda iktidarın doğrudan sorumluluğuna girme zamanı.. Ama önce, medyadan kurban isteyen Başbakan ve medyadaki kadın erkek tokmakçılarına bir çift laf.. Yılmaz Özdil dahil herkes söylediklerinden yazdıklarından ötürü kendini savunur.. Özdil’in sadece “müstahaktır..” sözü kasıtlı anlamalara çekilebilir.. Nitekim, yapılan da budur..
Ehh, Soma faciasında en büyük sorumluluğu taşıyacaksın, millete tekme tokat küfür girişeceksin, yere düşen Somalıyı tekmeleyen millet düşmanlarını yanında heryere taşıyacaksın, yasını tutmak isteyen milletin üzerine paramiliter güçlerini saldırtacaksın… Sonra Aydın Doğan’a Yılmaz Özdil’i at diyeceksin.
RTE’nin ne kadar pişkin olduğunu biliriz…
Ama Soma’daki katliamdan kurtulması mümkün gözükmüyor..
***
Savcı en ucuz maddeden tutuklama istedi.. Zenginin malı ve nüfuzu yanında, madencinin canı kaç yıl eder ki.. Somalı madencilerin anlattıkları gerçekler müthiş.. Madende hiç bir şey insani değil.. hiç bir şey yasal değil..
Herşey insanı öldürmeye yönelik!
Ortada, kazadan önceki çalışma sürecinde tam bir toplu cinayete teşebbüs var.. Kaza ile birlikte de, gerçekleşmiş toplu cinayet..
Bunların hepsini toplasa bir savcı, tam katliamdan dolayı bir tek yönetici bırakmaz dışarıda ve müebbetten açar kapıyı..
Sahip, dışarıda.. Basın toplantısı düzenbazlığı ile, ben zavallı ihtiyar, belleği zayıflamış bir adamım masalı ile gerçekleri gizleyip kendisini adamlarını ve şirketini masum göstermeye teşebbüsten ve millete yalan söylemekten ekstra suçtan yakalanıp içeri tıkılması gerekirken….

FITRATINDA NELER VAR NELER..
Merak ettiğim biri konu var: Maslak’da Spine gökdeleninde siyasilere, yukarılara, yukarıdakilerin avukatlarına veya adına hareket edenlere ayırdığı daire(ler) var mı yok mu?
Çünkü böyle bir “hediye”, daha sonra ortaya çıkacak musibetlerden yakasını kurtarmak için de gerekli ortamı yaratır.. Adam hem de “iyi bir AKP’li”, yani maden işletmeciliğinin felaket niteliğini de gözönüne alırsak, böyle bir “hediye” vermek, yaptığı işin ve ilişkilerinin fıtratında olması gerekir..
Savcılık, örneğin madende risk raporu çalışması yapılıp yapılmadığını araştırıyor mu? Bakanlık teftiş elemanları, madenin dosyasında bu raporun eksikliğini rapor etmiş olabilirler mi.. Çünkü, teftiş elemanlarına, kimseye konuşmayın talimatı verildiğini Aydınlık’ta okuyoruz. Bu talimat, gerçekleri saklamaya mı yönelik!? Sözüm savcılara ve mahkemeye, umarım herşey soruşturulur ve dosyaya girer..

BÜYÜK ÇARESİZLİK KISKACI
Madenciler konuşuyor, iş yok, çoluk çocuk ekmek bekliyor.. Kredi almış borç var.. Mecbur çalışmaya.. Evde kazan kaynayacak.. Madenci erkek, ailesinin varoluşu için ölümü göze alıyor.. Bir yandan da yaşlı gözlerle, mezarlıkta yatan arkadaşlarına bakıyor!
Allah kahretsin bu alçak düzeni.. İnsanları, üç kuruşa ölümüne çalışmayı göze almak durumunda bırakan..
İşsizlik, yoksulluk ve çaresizlik.. İnsanı biyolojik olarak en alt katmanda, adeta ilk varoluş zamanında yaşatana günümüz iktidarları ve toplumsal sistemleri.. öyle ki bırakın çağdaş insan olmayı, işçinin- çalışanın kendi olmasını bile imkansız kılan bir alçak düzen..
Patron, git AKP mitingine diyor.. Gitmek zorunda kalıyor.. Alkışla diyor, alkışlatıyor..  AKP ye oy ver diyor, ne kadarı bu emre uyuyor bilinmez.. AKP’li değilsen madene sokmuyor.. İşçiler şüphesiz ki içlerinden, ulan şey, al madenini de.. diyordur, ama dile getiremiyor..
Ahlaksızlığın köleleri olmaya zorlayan bir düzen..

3 YETMEZ 5 ÇOCUĞUN KERAMETİ
RTE ise ne diyor: 3 çocuk yetmez, 4 hatta 5 çocuk istiyorum! Neden istediğini anlıyorsunuz.. Bu ağır sömürü düzenini sürdürmenin yoludur bu..
İş alanları yaratamayan, çalışanları insan gibi koşullarda yaşatmayan iktidarların tabii ki, düzenlerini sürdürmek için en kölelik ve ölümcül ilişkilerde bile olsa sadece bir iş olsun da ne olursa olsun dan başka bir şey düşünemeyen, milyonlara ihtiyacı var..
Onlara tepeden basacak din, Allah, Peygamber, şehit, takdiri ilahi, kaderde bu var, binlerce yıllık dayatmalarını.. ve böylece iktidarının sefasını sürecek..
Madenciler ve iş kazasıyla hayatlarını yitiren daha binlerce kişi de, ölümün, acının, üzüntünün ve sefaletin sefasını..
Milliyet’te bir başlık: Borsa şirketlerinin yıllık kazancı yüzde 4 iken, maden şirketlerinin yüzde 20!
Yüksek kazancı görüyor musunuz?

TABİİ Kİ ÖZDİL İLE UĞRAŞACAK…
İşçinin canı üzerinden sürdürdülen bu faaliyet baldan tatlı olunca, madenciliğe tam bir hücum yaşanıyor ülkede:
2013’te açıklanan Sosyal Güvenlik Kurumu bilgileri:
Son kömür ve linyit alanında 2010 yılında 697 işletme faaliyet gösterirken, 2012 sonunda sayıları, 43 artarak 740’a yükseldi.. Tabii, özel sektörde artış çok hızlı, kamudaki işletkmelerin sayısı ise düşüyor, çünkü bunlar “işlet- bana ucuz kömür sat” diye elden çıkartılıyor. 50 bin işçi madenlerde çalışıyor.. yeraltına inmek için de binlerce kişi sıraya giriyor!..
Tabii, AKP’nin elektrik üretiminde kömürün payını arttırma politikası da var, bu politikanın belkemiğini işte tam da bugün kurulan ucuz işçilik düzeni oluşturuyor. Çünkü elektrik maliyet fiyatlarını baskılaması gerek.. Elektrik fiyatları zaten yüksek, fabrikaların maliyetlerinnde en önemli girdilerden biri..
ILO’nun pahalı önlemler gerektiren sözleşmesi de bunun için imzalanmıyor.
Ucuz emeğe, işçi katliamlarına dayanan, 100- 200 yıl öncesinin maden işletmeciliği..
Kapitalizmin en vahşi çağı koşullarında bir insan, bir ülke ve bunları dayatan bir iktidar..

Kalkmış Yılmaz Özdil’le uğraşacak tabii.. Türkiye’nin en temel sorunlarını çözecek değil ya..
--20 Mayıs 2014 Salı / Bilim ve Siyaset- Orhan Bursalı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder