Çiğdem Toker
gazetemizde yaynlanan yazısında, TOKİ isimli kent, insan ve doğa buldozerinin
şimdi de Datça- Bozburun’u hallaç pamuğu gibi atmak için harekete geçtiğini ve
oranın asıl sahibi insanları sahilerden kovalamaya hazırlandığını öğrendik.
Tabii oteller, marina, lüks konutlar.. O güzelim Palamutbükü, Mesudiye, Kargı…
koyları.. Ardından Marmaris ve Fethiye koyları için de benzer planların
hazırlandığı ortaya çıktı..
Bu iktidarın en önemli faaliyeti, doğayı,
sahilleri hem katletmek hem yağmalamak ve yağmalatmak.. İnşaat: tek bildiği
iş.. Çünkü getirisi bir, bilemedin ikii yıl içinde, muazzam.. Uzun vadeye gerek
yok, beklemek yok, al şunu verb u kadarını.. TOKİ de parayı cebine koyuyor;
işi, ülkeyi yönetenler de..
Derken, Doğa Derneği’nin haberi düştü
bilgisayarımıza: “Barındırdığı
canlılar ve yaşam alanları bakımından Akdeniz’in en önemli sulak alanlardan
birisi olarak kabul edilen ve bu yüzden uluslararası koruma altında olan Gediz
Deltası ve Kuş Cenneti satılığa çıkarıldı.”
Söz
Doğa Derneği’nde:
“Gediz Deltası tuzlu, tatlı ve acı su
ekosistemlerini içeren sulak alan özelliği ve canlı çeşitliliği açısından
Akdeniz havzasının en önemli sulak alanlarından birisidir. Deltada tepeli
pelikan gibi nesli tehlike altında olan 8 kuş türünün de içerisinde yer aldığı
289 farklı kuş türü bulunur. Flamingolar için Türkiye'deki en büyük ikinci
üreme alanı olan Gediz Deltası'nda endemik türlerle birlikte 300’den
fazla bitki türü kaydedilmiştir.
Sahip olduğu bu zengin biyoçeşitlilik nedeni ile Gediz Deltası, Ramsar ve Bern Sözleşmeleri kapsamında uluslararası
koruma altına alınmış ve ulusal mevzuata göre sulak alan ve 1. Derece
Doğal Sit Alanı gibi birçok koruma statüsüne sahiptir. Ancak sahip olduğu
tüm bu zenginliğe ve hukuki korumalara rağmen Gediz deltasında 18 bin dönüm
arazi, 55 bin metrekare tuz azmağı ve 231 bin metrekarelik tarla Özelleştirme
İdaresi tarafından satılığa çıkarıldı.
Kentleşme politikaları ve yatırımlar nedeni ile yok olma tehditi ile
karşı karşıya olan deltada koruma ve restorasyon çalışmaları yapılması
gerekirken gerçekleştirilmeye çalışılan bu satış çok tartışılacak. Zira Gediz
Deltası’nda herhangi bir yatırım yapmak mevzuata göre mümkün değildi. Yapılacak
satış ile kamuya ait bu alanın özel mükiyete geçişini takiben imara açılmasının
ve her türlü yatırımının önünün açılmasının hedeflenildiği düşünülüyor.
Bu kuşkuları güçlendiren önemli bir neden de 4 Nisan tarihinde Sulak
Alanlar Yönetmeliği’nde yapılan değişiklik kapsamında Kontrollü Kullanım
Bölgesi tanımı ile Gediz Deltası da dahil olmak üzere tüm sulak alanlarda
yatırımların önünün açılması. Bir çok kuruluş ve kişi yapılan bu değişikliğe
karşı dava açmak için hazırlanıyor.
Konu ile ilgili açıklama yapan Doğa Derneği Genel Müdürü Engin Yılmaz diyor ki:
“Doğa Koruma mevzuatının artık
neredeyse tümüyle iflas ettiğini görüyoruz. Ramsar Alanı ve 1. Derece Doğal Sit
alanında gerçekleşen bu satış deltanın tamamen yatırımlara açılmasının
hedeflendiğini gösteriyor. Doğa insanlar da dahil tüm canlıları birbirine
bağlayan bir ağ. Gediz yaşamazsa İzmir de yaşamaz. Gediz Deltası’nı ve
canlıların yaşam hakkını korumak var iken rant için yok oluşun mazeretlerini
yaratanlara, bu yok oluşa sebep olanlara karşı İzmir halkı ile birlikte
bilimsel, hukuki ve vicdani tüm demokratik yollarla direneceğiz.”
***
Türkiye, direnmeli…
Gelecek Cuma yeniden birlikte olmak umuduyla..
Fotoğraf: Gediz Deltası, Hakan Çetinkaya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder