Herşeyi
yapabilir biri oturuyor en tepede.. Kapatır.. Verir.. Alır... Herşeyi..
Milyarları villalardan boşaltacak yer bulamaz.. Konuşur, azarlar, kovar, namussuz der...
Zıvanadan çıkmış birisi
tepede oturuyorsa, o yapı çöker, çökmüştür. Biliyorsunuz zıvanada kalmak,
yapıların ayakta durma halidir. Ahşap veya taş direk, oyuğundan çıkarsa, yapı
da zıvanadan çıkmış olur.. Sonrası, gümbürtttt durumu..
Yani Türkiye
böyle durumdadır. Temel direk zıvanadan çıkmıştır.. Ama gördük ki destek
direkler de (bakanlar mesela) çoktaaan zıvanadan çıkmışlar. Toptan bir çöküş
var, ama nedense herşey ayaktaymış gibi duruyor. Görünüşe aldanmasın kimse,
kendi üzerine çökmüş bir iktidarla karşı karşıyayız, hepimiz yığıntıya
bakıyoruz, bu enkazı nasıl kaldırsak diye..
Epey bir
süredir, Türkiye’de herşey olabilir;
kestirilebilir bir siyasal bakışın zor olduğu döneme girdik diyorum. Yarın ne olur, bilinmezliği içindeyiz.
Halka, Cami’de içki içtiler’den tutun
Kabataş’ta bacıma saldırdılar ve cebinde patlayıcı bulundu diyerek
Berkin’i terörist göstermeye kadar, binbir yalanı evire çevire tekrarlayan ve
bundan medet uman birisi varsa... ooooo herşeyi yapabilir orada kalabilmek
için.
***
Adam tivittirı
mivitırı kapatırım dedi.. aaaa baktık kapatmış.. Var mı daha başkası ve ötesi?!
Var, tivitır bir tevatür kalır diğerlerinin yanında.
Adam, anayasayı
askıya aldı.. yasaları askıya aldı... milyarları villalardan boşaltmasını canlı
canlı izliyoruz.. elimi rahatlatın
diyerek kapı önüne koyduklarını, yargıç görevi üstlenerek hiç bir suçları yok temizler, dedi, biz ise tivitırı kapatmasını
mesele ediyoruz... Epey bir süredir yasasız, anayasasız bir yönetim altındayız.
Tivitır, büyük çoğunluk için ancak cambaza bak halidir! Yarın açar, başka bir
şeyi kapar veya hepsini kapatır..
Bunlar ona
yakışır.. Korkutarak elinde kırbacı sallamadığı medya bırakmadı. Basın
özgürlüğünde tam bir diktatör hali.. tepe tepe kullandığı adamlarını sonra
attırıyor (bu konuda tarafsızım, kendi malı, ister atar ister satar!)
***
İktidar bir
tiyatroya dönüştü. Ülkenin orta yerinde kurulan sirki seyrediyoruz.
Herşey var, mizah,
trajedi, dram, ihanet, taht kavgası, hançer, tabanca, uşak, hain, hizmetçi,
yardakçı, bardakçı, ibrikçi, bostanbaşı...
Bu oyunda rol
alanlardan biri, tapelerin yayınlanması
karşısında utançtan yüzüm kızarıyor demez mi çıktığı tv’de.. Rezile bak..
Tapelerin içindekilerden yüzü kızarmıyor da, efendilerinin rezilliklerinin
ortaya dökülmesinden utanıyor...
MİLLİ İRADE Mİ,
YASAL MEVZUAT MI
Yüzde 40 oy
alsa bile, milli irade bu iktidarı
istemiyor demektir.. Ne o şaşırdınız mı? Milli irade diyorsanız, halkın
çoğunluğudur ve bu da yüzde 50’nin üzeridir. Milli iradeden bahseden, bir referandum sonucundan bahsediyor demektir.
Yüzde 40 ile iktidar
olma hali, milli iradenin değil, yasal seçim mevzuatının iradesi halidir! Seni
40 ile iktidar yapar, başka bir seçim sistemi yüzde 42 ile iktidar yapmaz...
Yani al takke
ver külah, yüzde 10 barajını koru, devletin bütün imkanlarını seferber et kendin
için, seçim ve sandık katakullilerini düzenle, suç işle ama hakkında soruşturma
açacak tek savcı olmasın. Anayasal emirleri askıya al, iktidarbaşı olarak
tapelere yansıyan-yansıyamayan herşey bir soruşturma, yasa ve anayasa ihlali
konusu olsun..
Sonra milli
irade de..
DOĞAN HOCA
DİYOR Kİ
Doğan Kuban
hocamla geçen gün yemek yedik. 4-5 kitap birden yazıyor! Ama Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji’de de o
müthiş makalelerini aksatmıyor. Cuma günkü yazısında diyordu ki:
“Kentleşememiş burjuvazi, cahil
cesareti ile, ülkeyi uçurumun kenarına getirdi. İlkel tavırlar ülkeyi Irak ya da Suriye’ye dönüştürme
tehlikesi içeriyor. Aklı başında olanlar toplumun nabzını ellerinden
bırakmamlı, dini inançları yoluyla
tahrik edilenlere dinin doğrularını anlatarak ulaşmağa çalışmalı, iç
kavganın insanlara çektireceği acıların, oy kavgasının ötesinde çok ağır bedeli
olduğunu ve sadaka cezbesine tutulmuş fakirlerin daha kötü durumlara düşeceğini
inandırıcı söylemlerle anlatmaları gerekir.. Türkiye böyle bir devleti en kötü
askeri darbelerde de görmedi.”
Elime bir not
tutuşturdu. Muhalefetin seçim konuşmalarını yetersiz buluyor. Gelecek vurgusu
zayıf diyor. Toplumun en temel meseleleri, enerji, teknoloji türü, kuraklık
tehlikesi anlatılmıyor. Mesela dünyanın en pahalı araba vergisi, benzin, mazot,
doğal gaz fiyatı dile getirilmiyor.. Eğitim kargaşası, emekli hakları, fakirlik
sigortası.. Türkiye’nin bir Irak,
Suriye, libya olma tehlikesi gözler önüne serilmiyor..
***
Hocam çok
haklı.. Türkiye raydan çıkmış durumda... Ülke üçe bölünmüş..
Düşünüyorum da
Hoca’nın anlattıkları bir parti programının içeriği.. Şu kargaşada, tozdumanda
bunlara kim kulak verecek!
Ama Türkiye, bu
sorunların altında batıp gidecek yakın gelecekte..
İktidar olmak,
bunlara çözüm bulmak demektir. Milletle beraber..
İktidarın
umurunda mı.. Tek düşüncesi var muktedirin, bu
vartayı nasıl atlatabilirim..
Batsın Türkiye,
ülke, millet...
Bakalım kim
batacak kim çıkacak...
Önümüzde ülkeyi sıfırdan inşa görevi duruyor.. Nasıl
olacaksa..
--- 23 Mart 2014 Pazar / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder