Başbakan “Kefilim” diyor... Oğlu Bilal, bir özel
toplantıda onunla kimbilir nelerin pazarlığını yaparken görüntüleniyor.. Atilla Kart, “4 kez MİT ve Başbakanlıkta gözüktü” iddiasını ileri sürüyor. ABD
ise onu terör örgütü El Kaide ile kesin bağlantılı görüyor.
O ünlü, Suudi yurttaşı Yasin El Kadı.. Gerçekten El Kaide ile bağlantısı var mı? Bilemem..
ABD “kafayı takmış”.. Avrupa ve BM’nin ağından kurtulmuş ama ABD’nin “kara listesi”nden
çıkamamış. ABD yurttaşlarının El Kadı ile iş yapması yasak. Erdoğan ise
güveniyor, inanıyor.. Türkiye’de şirketleri var, eh Bilal Erdoğan ile de iş yaptığına göre.. Başbakanlık nezdinde bir
korunma, kollanma var.. Müthiş özel muamele edildiğine dair iddialar gırla..
Neden bir Suudi “yatırımcısı” bu kadar önemli
Başbakan için?
Adam’da para bol...yatırım bol.. Onunla iş
tutan da, öyle anlaşılıyor ki, bal tutmuş gibi oluyor ve parmağını yalıyor..
Bilal Erdoğan ile bal üretecek hangi işler üzerine konuşup anlaşıyorlardı?
Biliyorsunuz, şimdi üzerine yasak konan ikinci operasyonun dava-iddia
konularından birisi! Yasak kondu mu, bilin ki siyasi aşna-fişna olayları işin
içine karışıyor.. Bu aşna fişnalı yasakların içine biliyorsunuz Deniz Feneri
yolsuzluğu da sokulmuştu! Sonuç mafiş..
Paranın, tıpkı bir altın madeni olarak
görülüp gözleri parıldattığı bir yapı tepede olduğu sürece, iktidarın sloganı
şudur: “Bir Yasin El Kadı yetmez, iki-üç-dört-beş, daha çok El Kadı!”
Reza Zarran nasıl İran’a nakit dolar aklama
ve akıtma ve bunun iktidar üyeleri arasında komisyon dağıtım kaynağı olarak el
üstünde tutuldu ise, El Kadı da kısa yoldan ve hızlı bal yapan bir arı olarak
görülüyor.
Eeee paraya, yeşil dolarlara bu kadar zaaf olunca, daha doğrusu “kılavuzun yeşil dolar
olunca insanın burnu şeyden kurtulmaz”mış diyelim.. Ben değil hayat
söylüyor bunu..
Nitekim bunun dışta yansıması şöyle:
Amerikalıların başını çektiği, terörün finansmanı ile mücadele amaçlı kurulan
FATH (Finansal Eylem Görev Gücü), Hürriyet Washington yazarı-habercisi Tolga Tanış’tan okuyoruz ki, Türkiye’yi
riskli ülkeler arasında görüyor, 11 ülke arasındayız! Dahası, ABD’de
“birileri”nin Türkiye’yi “terör ülkeleri listesi”ne sokma gayreti içinde
olduğunu öğreniyoruz Tolga’dan..
***
Olayın dış cephesini bırakın, iç cephede olan
bitenler bile, iktidarın, dolayısıyla Türkiye’nin başını belaya sokacak olaylar
patlıyor.. Biliyorsunuz bunlardan biri Güneydoğu’da yakalanan ve savcılarla
MİT-İç İşleri Bakanlığı elemanları arasında neredeyse ‘silahlı çatışma’ noktasına gelen silah-mühimmat yüklü TIR olayı..
“Türkmenlere gidiyor” palavrası saman alevi gibi yanıp sönünce, TIR, hükümetin
kucağında kaldı.. Kocaman bir şey, atsan atamazsın satsan satamazsın..
Türkiye Suriye’nin doğrudan iç işlerine,
üstelik silahlı teröristler gönderilmesine barındırılmasına korunmasına bizzat
katılarak karışan bir ülke durumuna düşüyor. ABD’nin parmağı yok mu orada diye
sorun. Bugün ortada onlardan geride ne kaldı diye sorabilirsiniz, evet bilinen
ÖSO’ya yardım (Özgür Suriye Ordusu) ettiği.. Türkiye’nin ise en kanlı terör
örgütlerine destek verdiğine ilişkin ortada bol iddia-kanıt var. TIR’lar
nerede, kime kardeşim!?
Irak ve Suriye topraklarının bir kısmında bir
de bu örgütlerin İslami devleti kurulmuş.. Bu “bölünme” meselesi, Ankara için
de büyük sorun. Zaten Irak merkezi hükümetini hiç takmadan, Irak Kürdistanı ile
işler geliştirdiği, Irak’ı birbirine düşürdüğü somut olaylarla ortada iken..
***
Bir de, şu Şam çevresinde atılan “kimyasal silah olayı” var. Çoğu çocuk,
1500’e yakın insanın kurban olduğu.. Ertuğrul
Özkök,
Amerikanını en önemli ünivresite kurumlarından MIT (Massachusetts Institute of
Technology)’nin raporunu haberleştirdi geçen gün.
Öğreniyoruz ki, kimyasal silah Esad
hükümet kuvvetlerince atılmamış. Zaten bunu o sıralarda, Birleşmiş Milletler
görevlileri de söylemişti! Raporla kesinleşmiş bir durum var şimdi..
MİT ise o sıralarda “çok gizli” raporla,
Esad’n attırdığını iddia etmişti..
Bu rapor da, tıpkı TIR’lar gibi MİT’in ve
hükümetin kucağında kaldı.. Atsasalar atamazlar satsalar satamazlar..
Bu kimyasal silah olayı ve MİT raporu hangi
koşullarda patlamıştı biliyor musunuz?
Ben biliyorum, Başbakan’ın ve Davutoğlu’nun bütün kartlarını, ABD’nin Suriye’ye askeri
müdahale etmesi veya Türkiye’ye müdahale izni vermesi üzerine oynadıkları zaman.
“Kumar” tutmamıştı, şimdi herşeylerini yitirme ile karşı
karşıya kaldılar..
Evet, iktidarları dahil..
-- 20 Ocak 2014 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyt
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder