Ev ev ev... kasa kasa kasa.. hesap hesap
hesap.. Yığ babam yığ.. Telefonlar ortalıkta dolaşıyor. Urlalar, kaymakamlar,
el değmemiş SİT alanı koylar, villalar villalar villalar. İşi hallet, git konuş, haber veririz. Kendilerine milyarlarca TL
ihale, iş, ucuza özelleştirme, arsa, toprak, fabrika peşkeş çekilmiş “iş adamı”
kılığındaki iktidar-devlet-hazine sülükleri bile, gelen emirler karşısında dudakları
uçuşmuş, kalp krizleri geçiriyor... Neee
100 milyon mu?!
Para mı kardeşim 100’er milyon! Ne itiraz
ediyorsun! Hep alacaksın, yığacaksın, dört köşe olacaksın, ama atın çanağa 100’er milyon emri gelince
kalp krizi geçirip, telefonda milletin anasını avradını sinkaf edeceksin... Dil
dil değil, konuşma konuşma değil..
Dinci ne der? Vermeden almak Allaha mahsustur. Bu iktidar, bu ülke al-ver
yeridir.. Bazen önce vereceksin bol bol, sonra alacaksın. Veya alıp alıp
vereceksin. Gerekirse, sana veren kardeşinin, hepsine ihtiyacı varsa hepisini
vereceksin.
İktidar birilerine veriyorsa, sana ona buna,
üç beş de kendine.. Bir ona bir bana bir sana, üç ona -beş şuna -on buna.. Eeee
bir kaç da şuraya.
Bu bir nöbettir.. Önce haykıracaksın milletin
içinde taparım ben ona diye. Benim idolüüüümsün sen.. Liderim, müstesna
adamım.. Kırk yılda bir tanrının vasıflarına benzer bir adam ülkeye doğacak..
Ona taparımmm..
Ethemler methemler kathemler..
Sonra görüleceksin, besleneceksin..
Ama nöbete de kalkacaksın.. Yok öyle yağma!
Al şu gazete ve tv’yi.. Bir yıl iki yıl
askersin. Sana bahşedilenlerin bedeli olarak, bir yıl iki yıl, bu bataklığı
besleme görevi senin. Oradaki zurnalar ötecekler, eee yemlenmeseler nasıl
öterler. İri deliği var küçük deliği var, köşesinde, tevesinde şakıyacak, bütün
bu kara düzeni savunacak.. Öyle kolay mı insanın kendini bu kadar paçavra
etmesi... Karşılığı da büyük olacak tabii ki. Beş on yerden birden..
Seni yedirdik, milyarlar kazandırdık. Şimdi
bastır milyonları... İki yıl sonra görev değişikliği.. Sonra iktidardan
yemlenen bir başkasına devredeceksin işi.. Yap şu villayı denecek.. Sonra tamam
görevin bitti, şu kadarına şuna sat emri gelecek.. Bak ağzını bozma, sinkaf
yok, tansiyon krizi yok.. Yüzmilyonları alıp götürürken krizi geçirmezsin de,
verirken mi kötüleşirsin..
***
Sisteme karşı olan herkes vatan haini. Adam
diyor ki hukuk gukuk.. Siyasetin uygun gördüğüne hukuk, görmediğine guguk.
Böyle hukuk uygulanırsa yabancı sermaye gelmez, dersen vatan hainisin.. İtiraz ha! Vergi kamçılarını sal
üzerine.. yüzmilyonlarca ceza.. bir bankasına, bir o şirketine bir bu
şirketine...
Kendine ait olmayan sermaye, patron, hele
hele sana itirazlarda bulunuyorsa, düşman.. malı mülkü gaspedilecek..
***
Hepsi bu vatanın çocukları, sermayesi, patron
emeği, işçi alın teri, mühendis göznuru, bilgisi yaratıcısı.. tasarımcısı..
Hepsi bu vatanın sermayesi.. malı mülkü en
sonunda.. Bu yaptığın neye sığar..
Giderek büyüyen, Türkiye’yi saran sesi
duyuyorum, sanki duyulmuyor gibi ama gökgürütüsü gibi sarsıyor bedenimi, vatan
haini ha...
***
Tıpkı tv’de utanmazca o davaları bilerek
savunan yüzü gözü şişmişlerin duymadıkları sesler gibi. Mıy mıy mıy.. o mahkeme
demiş bu mahkeme onamış şu mahkeme imza çakmış.. hard disk sahte çıkmışsa eğer,
CD’ler varmış da.. O hakimlerin onca mahkemenin hepsi mi şeyin şeyiymiş de.. Al
o cd’lerin hepsini bi yerlerde sakla, hepsini.. Sen konuştukça cezaevlerinden,
ülkenin dört bir yanından yükselen ana avrat seslerini de mi duymuyor
kulakların.. Sen konuşurken cezaevlerinden yükselen gökgürültüleri beni sağır
ediyor da, senin kalkanın ne... Vicdanın mı çökmüş, utanmazlığın mı tepe
yapmış, konuştukça bankadaki hesapların mı şişiyor...
***
Türkiye hiç bu kadar yiye yiye
bitirilememişti. Vura vura öldürülememişti..
En alttan en tepeye, bu kadar büyük bir
örgütlü hırsızlık dolandırıcılık... ..örgütlü adaletsizlik haksızlık
hukuksuzluk..
..diktatörlük, demokrasi’sizlik, eşitsizlik,
namussuzluk, bütün ülkeyi örümceğin ağı gibi sarmamıştı. Biz hep bunları 70
yıldır yaşadık. Hep öldük öldük dirildik.. bu kadarını değil.
Ama bu büyük “ara dönemin”nin sonuna
geliniyor. Sessizlik yırtılıyor.. Duvarlar çatırdıyor.. Alacakaranlıktan gün
ışıkları süzülmeye başladı..
Büyüdük, dünyanın en zengin ülkeleri arasına
girdik masalları..
Yükselen ekonomi ninnileri..
Bir bir..
--- 30 Ocak 2014, Bilim ve Siyaset- Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder