Kafası sürekli “komplo teorisine” çalışan biri şöyle sorabilir: “Acaba Erdoğan diktatoryal yönetiminin eksik
halkalarını tamamlamak için mi bir ‘Cemaat
ile çatışma krizi’ yarattı?”
Baksanıza, birbir ardına alınmakta olan kararlarla, elimizde ne var ne yok tüm
kırıntılar RTE’nin kumandasına geçiyor! Cemaat çatışması bahane mi Erdoğan
için? Bir taşla iki kuş, hem cemaati hem de geri kalan yargıyı, hak ve
özgürlükleri, tam doksandan, gözünden!
Aranızda yukarıdaki soruya “evet” diyecek
bazıları olabilir.. Ama bilimsel yaklaşımın “komplo teorileri” ile ilgisi
yoktur. Bilimsel düşünce, eğer ciddi göstergeler - veriler söz konusu ise,
bunlardan bir varsayım üretir. Bunun doğrulanmasını da, sosyolojik ve siyasal
hayatın testine bırakır… Bazı varsayımları, “üç koltuk boşalıyor- üç iktidar
odağı çatışıyor” yazılarımızla, iki yıl önceden ileri sürdük.. Hayat
sanırım bunları doğrulamakta.
Bu nedenle ilk paragraftaki cümleyi şöyle
kurmalıyız: Başbakan ve ekibi, Cemaat ile çatışmayı, Cemaatin saldırılarını
bahane ederek, bu ülkede tek adam / diktatoryal yönetiminin eksik kalan halkalarını tamamlıyor.
Çünkü RTE, artık buna otoriter demek çok hafif kalıyor, dikta yanlısı bir
yönetim anlayışına sahip. Kendisinde muazzam güçlerin varolduğuna inanıyor. Tek
adam, tek lider… Türkiye tarihinde görülmemiş nitelikte, ölçüde hacimde..
Menderes ve Özal ne kelime, onları tabii ki
aşacak..
Kendisi için yeni bir “kurucu mit” yaratacak…
Şimdi son bir haftada “yeni önlemlere”
bakalım..
***
·
Hakimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu’nu, “Cemaat
yönlendiriyor” gerekçesiyle, hükümetin bir şubesine dönüştürmek istiyor!
HSYK ağırlıklı olarak cemaatin güdümünden, ağırlıkıl olarak başbakanın güdümüne
sokuluyor.. Yargı özerkliği, güçler ayrılığı gibi masallara karnı tok
Başbakanın! Zaten 2010 Anayasa referandumuyla bunu amaçlamıştı. Sanmıştı ki, benim emrimdeler.. Ama Cemaat alicengiz
ayak oyunuyla olayı kendine bağlamıştı..
·
Şimdi birileri
sanıyor ki, hükümete bağlanması ve cemaatten kurtarılmasıyla “demokrasi” olacak.. Nedenmiş?
Çünkü iktidar seçilmişmiş! Anayasamız ise yargıyı iktidarlardan bağımsız,
erkler ayrılığının bir gücü olarak görüyor.. Yani “yargı senin mi benim mi” savaşının, demokrasi ve bizimle bir ilgisi
yok! Hükümetin, savcıların yolsuzluk ve rüşvet olayını kapatmak için, savcılar
üzerindeki baskısını seyrediyoruz! Ne demokrasi ama! HSYK’yı kendine
bağlayınca, bu seyirliğimiz de bitecek, herşey el altından kapatılacak!
·
Kolluk kuvvetleri üzerinde yargıyı denetleme
düzenlemesini Danıştay iptal etti, ama bunu fiili olarak gerçekleştirmeye
başladı.. Adalet bakanlığının adamı, İzmir’e savcıya telefon edip, davayı
kapatın diyebiliyor! Soruşturmanın gizliliğini tamamen ortadan kaldırıyorlar ve
hükümetin herşeyin ayrıntılarıyla izleyeceği UYAP’a yazdırıyorlar! Böylece
isterlerse daha başlangıcında “bu davayı kapatın” baskısı
gündemde..
·
Internet sansürü artıyor. Hükümetin
adamları, mahkeme kararı olmadan doğrudan internet sitelerini veya sitelerdeki
bir yazıyı, fotoğrafı vb grünmek kılabilecek.. Siz ancak mahkemeye itiraz
edebilirsiniz! Bu yolla kendilerini eleştiren herşeyi siberuzayda erişilmez
kılacaklar! Bu arada, iktidar ve
çevresinin yolsuzluklarını izlemek dirnhemek söz konusu olunca, telefon
dinlemelerine çok sıkı izne bağlama ve 1 aya indirme gibi önlemleri güdeme
getiriyorlar.
·
Sayıştay ve Kamu
Denetçiliği Kurumu’nun etkinliğini azaltacak yeni düzenlemelerin peşinde
koşuyorlar!
·
İktidar, HSYK’ye benzer
şekilde Yargıtay’ı da tamamen
kendine bağlı kılacak düzenlemeler üzerinde çalışıyor…
·
İktidarın bu kaosta tek olumlu adımı,
Silivri davalarına yeniden yargılama yolunun açılması olacak, eğer onu da adam
gibi yaparlarsa..
***
Herşey kabus gibi
görünüyor, değil mi? Öyle bakmayın.. Tamamen yalnızlaşan ve zayıflayan bir
iktidar var karşımızda.. Bakmayın siz yukarıda sıraladıklarımıza..
Bütün bu önlemlerin
tek amacı var: 12 yıllık dönemi belirleyen yolsuzluk ve rüşvet dönemini
saklamaya yönelik olduğunu belirteyim..
Bugünkü “herşeye hakim olma” çabalarının temel
içgüdüsünün bu olduğunu bilelim..
Ama heyhat ki
heyhat!..
--12 Ocak 2014 / Bilim ve Siyaset- Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder