İkisinden biri
boyun eğmezse, vuruşma sürer..
So dediğim buydu. Birbirlerine boyun eğme, daha iyi bir anlatımla, birbirlerini
devlet içindeki erklerde ve politik süreçlerde kabul etme sürelerini ise çoktan
geçirmişlerdi.
2012 başında sadece iki yazının başlığını belirteyim, size bir
şeyler söyler: “Büyük Kapışma,
Devamını Bekleyin”, “Erdoğan’ı Kuklalaştırma” ve “Cemaat- Erdoğan”.
Bazı siyasal aptallar, siyasi olayları ve iktidar savaşlarını
dini kardeşlik falan gibi zırvalıklarla ve birbirlerine risale ve kuran
okumalarla açıklamaya kalkışmıyor mu, dayanamıyorum!
7 Şubat 2012, devlet içinde birbirlerine
tahammüllerinin sonuydu. İlk Büyük
Deprem, MİT üzerinden Erdoğan’a saldırıdır. Erdoğan sandıktan çıkmıştı! Ama
Cemaat devletin esas sahibi durumundaydı. Zaten Gülerce’nin “Bu bir devlet
operasyonudur” tviti, bu sahipliğin de ilanıdır! 40 yıl boyunca devlet
içine yerleşmeyi hem de iyi kadrolarla büyük bir sabır, azim ve mücadele ile sürdüren
Gülen Hareketi’nin, sen gel yolunu kesmeye kalk: Tek çaren, iktidarı paylaşmak ve yükselişlerine izin vermektir..
Yoksa…
İki yıldır, RTE’yi bertaraf etme operasyonunun geldiği
bugünkü noktayı, tam bir kafa kesmenin
başlangıcı olarak görebiliriz. Ortalığı kaplayan yeşil dolarlar ve avrolar,
üzerinde, iktidarın adamları ancak danslar-valsler edebilirler, hayal edin!
Yolsuzluk, rüşvet vb. iktidarın en zayıf karnıdır
(Tabii demokrasiyi saymazsak!) TOKİ, dünyada hiç bir diktatörde bile olmayacak
bence anayasal ve yasal olmayan “yasal” yetkilerle donatıldı. Tam bir astığım
astık kestiğim kestik.. Bu iktidarın icraatinin odağı inşaattır. Yüzmilyarlarca
liranın el değiştirdiği, millet arsalarının bütününün peşkeş çekildiği,
inşaat izinlerinin alınıp satıldığı bir ülkede, siyasiler işin içinde
olmayacak, öyle mi!?
AKP iktidarında, büyük bir orta ve üstü zengin sınıf
yaratıldı! Tamamen hükümet, devlet ve kurumları aracılığıyla… Muhafazakarlığın
yükselişinin anlamı ve temeli budur.
Bu dönüşüm esas olarak inşaat yoluyla gerçekleşmiştir.
İşte Cemaat tam buradan vuruyor. Bunları saptamak da o
kadar zor olmasa gerek! Yüzmilyarların döndüğü ortama bir olta sallasan, bir kaç büyük balık mutlaka yakalarsın! Cemaatin
yaptığı budur!
***
Dün Twitter ortamında belirttim: Müthiş bir gizlilikle aylarda sürdürüldü operasyon. Tek bir
sözcüğün sızmadığını, Cemaat-Hükümet çatışmasının ayyuka çıktığı, herkesin
birbirini gözlediği böyle çatışmalı bir ortamda MİT’in bile hiç bir duyum
alamadığı ve iktidarı haberdar edemediği bir süreç yaşandı..
Ne İstanbul ve Ankara Emniyet Müdürleri ne Emniyet
Genel Müdürlüğü.. Cemaat bu noktada çok iyi bir sınav vermiş gözüküyor!
Ama bu bir
paradoksu (karşıtlığı) da içinde barındırıyor; iktidarın bu sızdırmaz
yapıyı, “gizli örgüt” yapılanması olarak
algıladığı da kesin.
Size Başbakanın geçen haftaki açıklamasını
anımsatırım: “Biz elimizdeki belgeleri açıklasak yer yerinden oynar..”
Ne demek bu? Başbakanın torbasında neler var?
Bunun ipuçlarını da çeşitli konuşmalarında verdi
veriyor: Dış güçlerin operasyonları, Türkiye muz Cumhurileti değil (ABD’nin
oyuncağı ülkeler), bize operasyonlar yapılamaz… Devlet içindekiler..
Dün de Arınç, zor konuşmasında, devlet içindeki
güçleri deşifreye gideceklerini dolaylı söyledi.. Devletin içinde yuvalanmış
illegal (yasadışı) örgüt!
İktidarın beklediğim
karşı hamlesinin içeriği budur. Acaba bu yapıyı CİA ajanlığını
çağrıştıracak, dış gizli güçlere hizmet
edenler biçiminde sözlerle dışa vuracaklar mı? MİT’in Başbakanın masasına
koyduğu “belgelerde” neler var? Bir MİT- savcılık gibi bir hükümet
soruşturması, devlet içinde bir şekilde sürüyor olabilir…
Söyleyeceğim, RTE bu operasyonun altında kalmaz.
Yoksa, iktidarını kaptırır..
***
RTE ilk kez sandığın iktidar olmak için yetmeyeceğini
gördü mü? Devleti arındırmak, sorunu çözmez. Sadece geniş demokrasi, demokrasi
için, sandığın çok ötesinde katılımcı ve bütün kurum ve kurallarıyla
işletilmesi gereken bir değerlen sistemi, olduğu sonucunu çıkartabilir mi,
yaşadıklarımızdan?
Bence hayır. Demokrasiyi
içselleştirmemiş hiç bir lider bunu yapamaz. Sadece “daha çok kontrol ve
daha çok otoriterlik / diktatörlük”, Başbakanın bugüne kadarki pratiğinden
çıkartabileceğimiz tek sonuçtur.
Bu nedenle “devlet
içinde illegal yuvalanmış ve hükümete karşı psikolojik harekat yürütenleri tasfiye”
sonucunu çıkartacaktır. Arınç, dün, başbakanı dillendirdi!
***
Şunu da belirtelim: Bu operasyon, şüphesiz dershaneler
bahanesinin ardından, ama RTE ve iktidarının en zayıf olduğu bir dış
konjonktürde gerçekleştirildi..
ABD, Avrupa, Suriye, İsrail…
Gezi Terörü, demokrasi eksikliğinin ve basın
özgürlüğüne darbelerin tavan yaptığı bir dönem…
Özellikle özel ve terör mahkemeleri kurumlarının,
hukuk yerine tamamen bir kara delik yarattıkları bir ülke koşulları..
Avukatların hapishaneye tıkıldıkları ve aylarca
haklarında iddianamanenin hazırlanmadığı.. Çağdaş Avukatlara büyük baskılar..
KCK’da da avukatların içeri tıkıldığı.. Savunma hakkınının çiğnendiği ve işkencenin bu süreçte
devrede olduğu, bir iktidar ve
ülke koşullları…
Ve tamamen çöken ve yalnızlaşan bir dış politika..
Ve seçimlere giden bir ülke..
Zamanlama çok iyi!
--- 19 Aralık 2013, Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder