AKP üç ağır
bakanını seçimlere sürmekten başka bir heyecan yaratmazken, CHP daha şimdiden
yerel seçimlerin en çok konuşulan partisi oldu. Aylar boyu süren Mustafa Sarıgül tartışmasından ve
dalgasından sonra (*), şimdi de eski MHP’li Mansur Yavaş dalgası CHP ile birlikte siyaset kazanını dipten
kaynatmaya başladı.
Anımsatalım:
Ankara’yı AKP %38,5 ile kazandı (İ.Gökçek). CHP 31,5 (M. Karayalçın) ve MHP
26,9 (Mansur Yavaş). Zaten yukarıdaki tablo, CHP’nin aday belirleme politikası
için çok şey anlatıyor! MHP tabanından oy çalmadan Ankara’yı alması zor
gözükmekte. Zaten MHP’nin de sinirlendiğini ve Yavaş’ı ihanetle suçlamaya
başladığını görüyoruz. Burada temel mesele, M Yavaş’ın ne kadar CHP’li gibi
davranacağı ve politikalarının sorumluluğunu, CHP’nin üstlenip
üstlenemeyeceğidir.. İşin bu yönü var.
CHP’nin bu
“yeni” politikasını anlamaya çalışalım... CHP’nin, bu politikasının artık
bayatlamış deyimle “şifreleri” bize
ne anlatıyor? Olayın 6 yönü var.
Şimdi bunlara bakalım.
***
1) Kazanmak ve İktidarı Yıkmak:
CHP yönetimi ne pahasına olursa olsun “kazanmak”
istiyor. Bunu tersten söylersek, ne pahasına olursa olsun, iktidarın bir veya
bir kaç kalesini “yıkmak” istiyor.
Yerel seçimlerden mutlaka önemli, başarılı sonuçlarla çıkmak istiyor.. Bunu da
geniş bir “cephe” politikasıyla gerçekleştirebileceğini düşünüyor. Cephe derken
kastettiğim ittifak değil, CHP tabanını alabildiğine genişleterek, AKP ve
MHP’ye oy vermiş seçmenleri partiye çekmek istiyor. Bunun önemli bir yolu da, “kitle partisine uygun” siyasal ve
sosyal mesajlar ve adayın kimliği!
M. Sarıgül,
AKP’li seçmenin de dilinden anlayan bir politikacı olarak görülüyor. Şişli’de
ve partisi Türkiye Değişim Hareketi’nin izlediği kitle politikaları,”her kesimi
kucaklamak” şeklinde tanımlanabilir. Bu politikanın görünümü şöyle: İdeoloji az
veya hiç yok; ben sizdenim sosyal mesajları... irili ufaklı hizmetle memnuniyet
yaratma vb.
Aslında CHP’nin
anlayışı, “Sarıgül’leşiyor” bile
diyebiliriz. Şimdi buna bakalım:
2) İdeolojiden Arınma- Kitle Partisi. CHP,
“kitle partisi” olmayı ön plana çıkardı. Bu şu demek: Bir ideolojik saplantımız
veya kılavuzumuz yok. Herkesi kucaklayacağız. Cemaatçisini, tarikatçısını,
AKP’liyi, sosyal demokratı, dindarı, türbanlıyı... Bu, ideoloji ön plana
çıkarmaktan aynı zamanda vazgeçmek de demek. İdeoloji, CHP’nin geçmiş kimliği
olarak var. Tabii, partinin sosyal demokrat kimliği, özgürlük ilkeleri,
okyanusa atılmış değil. Programı bunun üzerine kurulu. Partinin yürütücü
liderlerinin, yöneticilerinin kökenleri de buradan geliyor.
3) Peki, Parti, “sağcılaşıyor mu?” Bu
yönde tanımlamalar yapılıyor. Ben, bir “sosyal demokrat” partinin
sağcılaşmasını, salt “kitle partisi politikalarına” bakarak karar verilebilir
olduğunu sanmıyorum. İki önemli kriter
ararım: Liderlerin kökenleri, anlayışları ile parti programı (ekonomik,
sosyal). CHP liderliği sağcı olarak tanınan, bilinen politikacılara mı geçti?
Ekonomi politikası sağcılaştı mı yoksa hala sosyal demokrat tabanlı mı? Bügünkü
CHP’nin kitle açılımı ve ideolojiden kaçınması, bunları içeriyor mu? Hayır.
CHP sanki daha
çok, AKP’den önce çöken ve yokolan “merkez sağ” partilerin, aslında tamamen
AKP’ye yamanmış olan, “yerini” doldurmak, veya merkez sağda kendisinin kontrol
edeceği yeni bir “yer açmak” ve bu
yerin bir kısım eski seçmenini de AKP’den çalmak istiyor...
Çünkü AKP,
“köktenci/dinci” politikalarıyla, merkez sağda giderek daha büyük boşluklar yaratmakta.
4) Yükseliş Rüzgarı: CHP, iktidarı yerel
seçimlerde sarsarak, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve Genel Seçimler için büyük bir rüzgar
yakalama peşinde. Yerel seçimlerde önemli bir başarının, sonraki her iki seçime
de büyük etkisinin olacağı kesin. CHP, buradan alacağı güçle, iktidar olma
düşleri kuruyor..
5) Parti içi Çalkalanma:
Peki, CHP yönetiminin bu politikaları parti çiinde çalkalanma yaratmaz mı?
Şüphesiz.. Muharrem İnce Ankara aday
adayı ve parti içinde gücü var. Aylin
Nazlıyaka aday adayı.. Şimdi bir kalemde bu isimleri yoksayarak, MHP’li bir
adaya tepeden teklif götürmek, önemli rahatsızlık yaratıyor. Bu büyür mü,
bilmiyorum, yerel seçim sonuçlarıha bağlı!
Belki geçici
bir son söz olarak: Maksat ve hedef AKP’yi sarsmak ve yıkmak olunca, eğer bu
politikalar da amaca uygunsa, bunu deneyecektir.
Ben bu politikanın
CHP’ye seçmen kaybettireceğini düşünmüyorum. Çünkü, CHP’lilerin büyük
çoğunluğunda odak düşünce, RTE ve AKP iktidarından bir an önce kurtulmak ve
umudu yeşertmek.. RTE, seçmenin iradesini de belirliyor gibi.
6) Kılıçdaroğlu ve Ekibinin Geleceği:
Gördüğüm kadar, yerel seçimlere kadar ciddi bir karşı çıkış olmaz. Seçimlerde
eskiyi aşan önemli bir yükseliş, yönetime genel seçimlere kadar yans verir. Ama
ilk seçimde hoşnutsuz bir sonuç, parti için tartışmaları ve politikaları
keskinleştirecektir. Hele sonraki iki seçim....
(*) Can
Ataklı da cesur bir çıkışla aday adaylığını koydu. Sevgili meslektaşım ve
dostum keşke aday olarak seçilse ve seçimleri kazansa! Ama görünen o ki, ne
Gürsel’i ne Ataklı’yı ne de başka birisini gözü görüyor CHP merkezinin, Sarıgül’den
başka!
--17 Aralık 2013, Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder