SAYFALAR

23 Aralık 2013 Pazartesi

Haydi İşbaşına Bilim Hırsızlığı Serbest ve M. Perinçek Olayı

Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji, sayı 1396, Gündem, 20 Aralık 2013

Üniversitelerde Kendileri Üretemeyenlere Duyuru: Haydi İşbaşına Bilim Hırsızlığı Serbest

Evet Danıştay’ın verdiği bir kararla bilim hırsızlığı, yani başkalarının bilimsel eserlerini sanki kendin üretmişsin gibi alıp kullanmak, altına imza atmak ve bütün bunların karşılığında da bilimsel kariyer” yaparak üsktelik sıfır ceza almak serbest oldu… Aslında Danıştay’ın kararı taaa geçen yıl alınmış, YÖK’e de bildirilmiş, ama YÖK kılını kıpırdatmamış.. Olay, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünün bir yazısıyla “patladı”..

Kararı alan, bir dava nedeniyle, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu.. Yıl: Eylül 2012.. “Hukuka aykırı” bulunan karar şöyle: “Öğretim Elemanları Disiplin Yönetmeliği’nde intihal suçunun yaptırımı olarak yer alan üniversite öğretim üyeliğinden çıkarılma cezasının, 2547 sayılı YÖK Yasası ile  657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nda bu cezaya ilişkin bir düzenleme bulunmadığı”… (http://personel.istanbul.edu.tr/wp-content/uploads/2013/11/Üniversite-Öğretim-Mesleğinden-Çıkarma.pdf)
YÖK yasasının bir “Öğretim Elemanları Disiplin Yönetmenliği” var. Buna göre, “bir başkasının bilimsel eserinin veya çalışmasının tümünü veya bir kısmını kaynak belirtmeden kendi eseri gibi göstermek” yüzkızartıcı suç sayılıyor ve bilimsel hırsızlık kabul edilerek, cezasının “üniversite öğretim üyeliğinden çıkarılmak” olduğu belirtiliyor.
Danıştay’ın kararı, “kanuni” olabilir. Hukukçular bunu tartışır. Fakat, konu üzerine yazan Prof. Kayhan Kantarlı’nın dediği gibi, “Bu durumda YÖK’ün yapması gereken kararda belirtilen yasal dayanaksızlığı giderecek  bir yasa çıkarılması için Milli Eğitim Bakanlığı ve TBMM nezdinde girişimde bulunmaktır. Ancak YÖK yüksek yargı kararının alındığı Eylül 201 den bu güne kadar böyle bir girişimde bulunmadı.” Bu nedenle de geçen süre içinde ihtihal suçu işleyenlere ceza vermek mümkün olamıyor. Hoş, bugünkü YÖK’ün bu disiplin suçunu ne kadar işletiyor diye de sorulabilir. Çünkü Türkiye intihallerin kaynadığı bir ülke olmasına rağmen, herkes yerinde, al gülüm ver gülüm..
Bu konuda, intihal olaylarını yakından izleyen, yorum ve görüşlere yer veren http://plagiarism-turkish.blogspot.com isimli sitede, Danıştay’ın bu kararının yorumunu ve başka şeyler de okuyabilirsiniz! Bir yorumda örneğin, Danıştay’n bu kararıyla aslında öğrencilere verilen disiplin suçlarının da yasal dayanaktan yoksul kaldığı ileri sürülüyor. Örneğin D. Çiğdem Sever’in “Üniversitede disiplin hukuku ve bir Danıştay kararı.”
Bu internet sitesinde bir de “bilimsel yayıncılık” yapan ve kongreler düzenleyen bir Türk ailenin işlettiği, waste adlı bir kuruluş üzerine de ilginç ididalar var (http://plagiarism-turkish.blogspot.com/search/label/WASET) Bir de ingilizce site: “copy-shake-paste.blogspot.com/2012/06/turkish-mock-conferences.html‎)

MEHMET PERİNÇEK OLAYI

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, “soykırım yapılmamıştır” demenin suç olamayacağı ve bunun ifade özgürlüğüne aykırı olduğu kararını vererek, İsviçre’yi mahküm etti. Doğu Perinçek’in başvurusu üzerine alındı. İsviçre mahkemesi, bu konuda Doğu Perinçek’i mahkum etmişti.. Şimdi bu vesile ile Mehmet Perinçek’in İstanbul Üniversitesi’nde doktora sürecine keyfi olarak son verilmesi üzerine, CHP Milletvekili Oğuz Oyan’ın verdiği soru önergesini yayımlıyoruz. Önerge herşeyi anlatıyor..
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Araştırma Görevlisi Mehmet Perinçek, Eylül 2007’de doktora çalışmalarına başlamışken Dışişleri Bakanlığı tarafından Ermeni meselesi üzerine çalışmalar yapmak üzere Rusya’da görevlendirilmiştir. Rusya’daki çalışmaları verimli olduğu için görev süresi de bir yıl daha uzatılmıştır. Bu süre içinde doktora programı dondurulmuştur. Ancak Türkiye’ye döndükten sonra, doktora çalışmalarını sürdürürken bu defa Ermeni meselesi üzerine çalışmalarının “milli hassasiyetleri kullanmak suretiyle” sözde Ergenekon Terör Örgütü’nün propagandası olarak değerlendirilmiş ve Ağustos 2011 ile Ağustos 2013 tarihleri arasında Silivri Cezaevi’nde tutuklu kalmıştır. Şimdi de, İstanbul Üniversitesi yönetimi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü hocalarının karşı çıkışlarına rağmen, “doktorasını 6 yıl içinde savunmadığı” gerekçesiyle Mehmet Perinçek’in araştırma görevlisi kadrosuyla yani İstanbul Üniversitesi ile ilişkisini kesmiştir.
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından yazılı olarak yanıtlandırılmasını saygılarımla arz ederim.
1-   Mehmet Perinçek’in 2007 yılında başlayan doktora programının iki yılı devlet görevlendirmesi nedeniyle dondurulmuş olmasına rağmen bunun dikkate alınmamasının nasıl bir üniversite yönetim anlayışı olduğu konusunda YÖK aracılığıyla bir inceleme başlatmayı düşünüyor musunuz?
2-   Bir bakanlığın (Dışişleri Bakanlığı) görevlendirdiği, diğer bakanlığın (Adalet Bakanlığı’na bağlı yargı sisteminin) cezalandırdığı, bununla da yetinilmeyip bağımsız, adil ve akademik liyakate saygılı olması gereken bir üniversite yönetiminin yeniden cezalandırdığı bir araştırma görevlisinin haklarını korumak için YÖK üzerinden bir soruşturma başlatmayı düşünüyor musunuz?
3-   Eğer bu katmerli cezalandırmaların, Mehmet Perinçek’in İşçi Partisi’nin Genel Başkanı Doğu Perinçek’in oğlu olmasından dolayı aile boyutunda bir intikam operasyonu olduğu kanısına varırsanız Başbakanlık Teftiş Kurulu’nu görevlendirmeyi ve sonucuna göre İstanbul Üniversitesi yönetimini uyarmayı düşünür müsünüz?
4-   Sözde Ermeni soykırımı iddialarının 100. yıldönümü olan 2015 yılı yaklaşırken, Ermeni meselesi üzerinde çok sayıda nitelikli akademik yayına (ortalama bir profesörün gerçekleştirdiğinden  daha fazla yayına) imza atmış olan değerli bir araştırmacıyı şimdi de işsiz bırakarak cezalandırmanın kimin çıkarına hizmet edeceğini görerek Başbakan olarak elinizdeki bütün olanakları bu haksızlığı durdurmak üzere harekete geçirmeyi düşünür müsünüz?”
***

Gelecek Cuma yeniden buluşmak üzere...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder